Koç Burcu;
Kavganın göbeğinde çığlıklar atıp yastıkları yumruklarken, burnundan dumanlar, kulağından alevler tüten Koç, ortalığı ateşe verir! Duvarlar titrer, komşular kaçacak delik arar, mahalle ayağa kalkar! İçi boşalıp öfkesi dindikten sonra önünü görmeye başlayan Koç, durulduğunu külahımıza anlatırken soluğunu bir türlü düzenleyemez! Niçin bağırdığını soran sevgiliye cevaben, “Bağırmıyorum diye haykırıp, kızgın değilim ben!” demez mi! Duy da inanma!
Boğa Burcu;
Önce hem bilginin, hem maddenin her türlüsüne sahip olmak için türlü yollara başvurur, sevginin en gerçeğini bulmak için sabırla zamanı durdurur! İmasını ciddiye alıp, sorusuna doğru yanıt bulmak için uygun kelimelerden bir izah geliştirip, en makul dille güzelce anlatırsınız! Eksik bir şey kaldı mı, anlaşılmayan bir yer oldu mu diye teyit edeceğinizi düşünürken acayip bir güven sağlamasıyla karşılaşırsınız! “Eminim öyledir!”. Bir süre öylece kalır, bana yalancı mı demek istiyor diye düşünürsünüz, aslında sadece “Evet, öyle!” demenize ihtiyacı vardır da yolu yol değildir!
İkizler Burcu;
İkizler, tartışma esnasında açmış ağzını, yummuş gözünü, derince aldığı çokça nefesin ardından güzelce dökmüştür içini! Kavga biter, üstünden zaman geçer, İkizler sus durak bilmez, içine bir damla su serpmez! Tüm kelimelerini bitirene, aklında ne var ne yok tek bir kırıntı bırakmayana dek soluksuz konuşur, bu hız rekor sayılır! Sonunda İkizler bir cümle eder ki ne duyanlar kulaklarına inanır, ne söyleyenin lafına! “Ben sana artık bir şey demiyorum!”
Yengeç Burcu;
Olmuşları ipe dizmiş, olacakları önceden görmüş de olmuş farz etmiş Yengeç, nasihat üstüne nasihat verir; ne ayağının sıcağı, ne karnının doyması, ne insanlara güvenmeyişi, ne çok sevmesi kalır! Konuşur anlatır, tembihlerinin sonu bir türlü gelmez! Gerekeni çoktan yapmış, her şeyi düşünüp planlamış da olsa, “Ne halin varsa gör!” demez mi! Güldürme Yengeç, ne hali varsa görsün mü gerçekten? Karışmayacak mısın yani!
Aslan Burcu;
Bir de “Sen bilirsin!” demez mi, “Senin bileceğini bile ben bilirim!”, “Ancak ben müsaade edersem sen bilebilirsin!”, “Bilmene izin veriyorum!”, “Bil!” gibi bir surat ifadesiyle! Gören de söylediğine itimat edecek, yeni bir şey öğrenip hasırına atacak, ne dersen onu yapacak sanır! Ne yapıp edip kendi bildiğini yaptıracağı hikâyeye sen bilirsin diye başlayıp, en çok ben bilirim noktasını koyacağı lafın gelişinden belli değil mi?
Başak Burcu;
Sevgilisinin ikametini üstüne almış, bakımını üstlenmiş, ev ödevlerinin kontrollerini çoktan yapmış Başak; elini yüzünü yıkamadan masaya oturtacak, sol eliyle yemesine müsaade edecekmiş gibi, işi gücü bırakıp partilere akmasına göz yumacak, gözünün üstündeki kaşında bir kusur bulmayacakmış gibi, zaten her bir anını tasarlayıp gözcülük etmezmiş gibi; “Ne yaparsan yap!” demez mi! Saniyeler süren bir tebessümün ardından, gel de inan!
Terazi Burcu;
Ne elini bırakmış ne kolundan ayrılmıştır! Çarşı Pazar, hafta içi sonu, tatil önü arkası dememiş, yapışık ikiz olmuştur! Ne saatlerce birlikte alışveriş yapmak kalır ne mutfakta birlikte yemek, el ele verip cam silmek, işe birlikte gitmek, yatağa birlikte girmek! Uykum yok benim de, olsun gelir der, kitap okumak istemiyorum de, birkaç sayfa sonra hevesin gelir der, bu neymiş ölmek istiyorum de, aslında yaşamayı seviyorsun der! Bir de bazen istekleri bitmek tükenmek bilmeyince ufacık bir tepki görsün, “Tamam yok bir şey” der! Ama vardır, olmaz mı? Hem de çok şey vardır!
Akrep Burcu;
Sorularının ardı arkası kesilmez, düğününde kar altında kalacağı kehaneti olsa dahi bilginin dibini sıyırmadan masadan kalkmaz, şüphelerinin tümü giderilmeden, ortalık apaydınlık olmadan Akrep işin peşini bırakır mı? Ölür de bırakmaz! En basit izahı, en açık cümleyi dahi öylece bırakmaz, yanında yöresinde kuşkulanılacak bir mimik var mı, imaya müsait bir tonlama söz konusu mu iyice emin olmadan konuları kapatmaz! Sen çokça anlattın, Akrep sadece “Peki!” dediyse, arkasından ya gürültü kopar ya tufan çıkar! Akrep’in tribi ortalığı birbirine katar!
Yay Burcu;
Yay maceraya koşarken yarmadığı kafasını, yüksekten atlarken kırmadığı bacağını, normal bir insanın badire atlatması gereken gözünü karartıp atladığı ekstrem deneyimlerinde vermediği canını; şansına borçludur! Aklına kötülüğün baş harfi gelmez, insanlara güvenmek konusunda bir dünya markasıdır! Kendi abartmayı birleri küçük bir sıfırla on yapmayı sever, insanların yalan söyleyeceği aklına gelmez! “Sana inanmıyorum!” diyorsa inanmayınız, inanıyordur! Triptir o trip!
Oğlak Burcu;
Her şeyin iyisini bilirim, tecrübelerimden biliyorum kararımda sabitim diyen Oğlak, kendine danışılmasına, alınan kararlarda pay sahibi ilan edilip, bilgisine hürmet edilmesine bayılır! Tüm yaşamını çalışıp didinerek geçiren Oğlak, ömrünce danışanlarına yol gösterse sıkılmaz! Ama kalbi kırılmış, saygınlığına zeval getirecek, bilgisini küçümseyecek bir durum vuku bulmuş ise “Ben nereden bileyim, sen karar ver!” deyiverir! Neden böyle yaptığını da siz söyleyeceksiniz! Ne yaptınız da gücendirdiniz?
Kova Burcu;
Geldik ununu elemiş, eleğini asmış, dünyanın bilgisini zihninde harmanlamış, uzman olduğu alanları tartışmaya kapatmış Kova’nın tribine! Kimi zaman bilgisinden aldığı güç ile kibirini donatan, en iyi ben bilirimci tavrıyla egosuna birkaç üfürük hava basan Kova, trip atarken sizce bildiğini inkar eder mi? Sade bir kinayeyle işin içinde çıkar! “Sen ne bilirsin ki!” demenin Kova’cası “Çok biliyorsun!” kelime öbeğine tekabül eder! Bu da isabetli bir trip atışıdır!
Balık Burcu;
Balık oyuncu olsaydı; kurban rolünden kırk senaryo değiştirse çıkamaz, kahramanın yolculuğuna bir türlü katılamazdı! Bayılır, “Hepsi benim yüzümden!” gereksiz yüklenmelerine, “Ben kimim ki zaten!” temalı self eziyetlere! Kimsenin de bir şey dediği yoktur! Sever kendine feleğin çemberinden geçmiş süsü vermeyi! Aslında olan asırlar önce yolda bulup rengini beğenip hediye ettiği yaprağı kitabın arasında görmesidir! Neden duvar üstünde çerçeve içinde değil de kitabın arasında göz görmeyen yerdeymiş! Balık kimmiş ki zaten!