Koç
Çoğu zaman vücudunda enerji fazlası bulunan, dört nala koşsa da yorulmayan, fiziksel gücü tükenmek bilmeyen Koç, fazlaca aceleci yaşar! Çok hızlı düşünüp, aklına gelen ilk fikre fırsat verir! içsel enerjisinin fazlası sinir yapınca, stresi artan Koç önüne gelene çatar. Koç lafını kimselerden esirgemez, gizli kapaklı iş yapmanın yolunu bilmez, açık yüreklilikle de itiraf eder; “Bazen sırf spor olsun diye kavga çıkarıyorum.”
Boğa
Dünya üzerinde henüz Boğa’nın acele etmesi için bir gerekçe bulunamadı! Kendi keyif vakitlerinin uygunluğuna göre yaşayan Boğa, hiçbir şeyi yapmak zorunda hissetmez. Canının istediği için zaman bulur, istemediğine yan gözle bakmaz. Tüm zamanlarını huzur içinde kendi dünyasında geçirebilecek potansiyele sahip olan Boğa, çalışması gerektiğinde başlangıç saatini mazeret sunarak biraz geciktirse de işin aslı başkadır. Aslında “Trafik yoğunluğundan değil, keyfinden geç kalır”
İkizler
İkizler’in zihnini okumanın yolu olsa, kendini bile şaşırtacak bilgilere rastlanabilir. Zira zihinsel eyleminin hızına ne sözcükleri yetişebilir ne bedensel hareketi. Çok öğrenir İkizler ama daha çok anlatır. Bilginin hiçbir çeşidine burun kıvırmaz, zihnini taşırmadan öğrenmekten geri durmaz. Zihninin musluğunu açtığı vakit ise tümden boşaltmadan çenesi durmaz. Neden bu kadar çok konuşuyorsun diyen birinden hoşlanmadıysa itirafını içinde tutmaz, lafı gediğine koyar; “Çok konuşuyorum çünkü karşı tarafı dinlemek çok sıkıcı.”
Yengeç
Yengeç sevdiklerine karşı aşırı korumacıdır. Bir Yengeç mutfağında herkese yetecek erzak, tüm sevdiklerinin barınmasına yetecek kadar yastık, yorgan ve tüm yaraları sarmak için yüreğinde sonsuz şefkat vardır. Ancak çok sevdiği ve sonsuz güvendiği birine duygu seli arasında göz yaşları içinde yapacağı bir itirafı vardır Yengeç’in; “Ne yapayım yani çok seviyor, herkesten korumak istiyorum. Bazen haklı haksız dinlemeden sevdiklerimin tarafını tutuyorum.”
Aslan
Herkes bilir Aslan’ın kendine olan hayranlığını. Çoğu insan fazla kendini beğenmiş bulur, küçük dağları yaratmış tavırlarından haz etmez, ukalalıkların katlanılmaz olduğunu söylerler. Bazen biraz abartılsa da Aslan özgüveni yerinde, kendine güvenli bir kral/kraliçedir. Kimi zaman duydukları karşısında şaşkın bir tavır takınsa da Aslan karşısına çıkan ilk aynada kendine yapar en büyük itirafını; “Kendimi sizin tahmin ettiğinizden daha çok seviyorum. Tabi ki en iyisi tartışmasız benim!”
Başak
Başak da zihninde ağır konuşup, ağzına filtre takanlardan. Dağınık ve pis insanlarla karşılaşınca, alelade insanların hataları gözüne batınca, kusurlar devleşip hayatını sarınca, aslında günlük yaşamın her alanında Başak çileden çıksa da eleştirilerini mantıklı cümlelerle ifade etmeyi tercih eder. Başak etrafına bir göz bakar ve kusurluluk seli içinde kaldığını anlar, o sırada zihninde tek bir cümle çınlar; “Kimseyi beğenmiyorum, herkes aptal ve beceriksiz.”
Terazi
Terazi sosyalleşmeden bir gün geçirmez, pijamalarını çıkarır çıkarmaz özenle hazırlanıp, giyinip kuşanıp, arkadaşlarına koşmadan duramaz! Yalnız kalmaktan korkan Terazi, sevgilisiz de yapamaz. Herkesle uyum içinde arkadaşlık eder ne kimselere karışır ne de hayatına tutsak edip yargılar. Onunkisi sosyal arkadaşlık, fazla derinleşmelerin yükünü kaldıramaz! Terazi kimselerle arasını açmamak, huzurunu kaçırmamak için pandoranın kutusunu kapalı tutsa da biz söyleyelim; Terazi’nin “Yalnız kalırsam ararım diye yedekte tuttuğu insanlar var”
Akrep
Telepati yoluyla anlaşmanın yolu bulunsa tüm insanlık biraz korkarız ama Akrep’in ödü patlar. Zira dünyanın bilgisini zihninde tutar, bir de her dakika tüm bildiklerini birbirinin ucuna bağlar, dolulardan taşırır, boşları doldurur! Zihni okunsa bir bilseniz kimler hakkında neler bilir, dili milyonda birini söze dökmez! Akrep itiraflarına başlasa geceler günleri kovalar, sözünün sonu gelmez. İlk itirafı ise; “Her şeyi biliyorum ama asla çaktırmıyorum.” Olur.
Yay
Yay fazla iyimser oluşu, sorumluluklardan uzak duruşu, korkusuzca adımladığı tehlikelerde aklının bir karış havada uçuşuyla bilinir. Herkes onun fazlaca abartılı hikayeleriyle kahkahalara boğulur, enerjisiyle canlanır. Duygularıyla yaşayan, ailesine, dostuna iyiden iyiye bağlanan biri değildir. Özel günmüş, bayrammış, yaşlı ziyaretiymiş bilmez, kutlamaları organize etmez. Hep biraz uçuş uçuş çokça havaidir. Gözü yolda, aklı seyahatte Yay’ın itirafı ise; “Unutkan değil, umursamaz olduğudur”. Onu seven de zaten böyle kabul eder.
Oğlak
Oğlak bir bilim adamı hassasiyetinde duygu yükünü kendi hayatının kapı önündeki resepsiyona bırakmış, geri almaya da niyet etmemiştir. Onunki emanet değil düpedüz bağıştır. Tüm yaşamını mantık çerçevesinde kurgular, kararlarını duygusal görüsünden ayıklar. Yaşamındaki istisnasız tüm ilişkilerinde karşılıklılık esastır. Oğlak sarsılmaz itibarını korumak, edindiği saygın statüsünü elinde tutmak için itiraf etmese de “Bana iki adım gelene ben bir adım giderim, o da işime gelirse” düsturuyla yaşar!
Kova
Muhalefet tavrı dillere destan olan, mantığının buyruğunun işaret ettiği yere çakılıp kalan, doğru bildiğinden hiçbir koşulda şaşmayan Kova, hatasını asla kabul etmediğini kabul eder mi? Tabi ki etmez! Tabiatına aykırı bir defa! Ama nasıl olur da bir eşref saati yakalarız, karşılığında hafta sonu için uzayda bir tesiste tatil mi ayarlarız bilinmez! Ama yola getirmeyi başarırsak bir defaya mahsus ağzından; “Hatalıysam aramayın, asla kabul etmem!” itirafını belki duyabiliriz. İnanın o gün ormanda mantar toplayan şirinleri bile görürüz.
Balık
Canımız Balık kimseleri kırmaya gönlü elvermez, kolay kolay “hayır” deyip kendine yüz çevirtmez ama dünyevi hayatın içine hatır için bir gün girer, yanında bir de çiğ tavuk yer, hadi ikinci gün de ısrarlara dayanamaz kalır da sonunda pek mutsuz olur! Bir süre sonra ne hikmetse telefonunun sesini hep kısıkta unutur, cayır cayır çalan kapı zilini duymaz olur! Onu buna çevresi mecbur etse de bazen ağzından “Aramaları görmüyor değilim ama canım açmak istemiyor.” itirafı duyulur.