Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Yanıt: Susanna Tamaro Sözleri | Ünlü Sözler
- Yanlışlık yapmak doğaldır, ama bunlardan ders çıkarmadan ilerlemek bir yaşamın anlamını yitirmesine yol açar.
- Can sıkıntısının panzehiri meraktır. Açık, sürekli harekette olan bir zihindir. Bilginin yolunu izleyen asla sıkılmaz.
- İnsanın kendi kendiyle derin bir biçimde baş başa kalabilmesi için uzun bir sessizlik ve karanlık saatler gerekir.
- Çınarın altına oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlar arasında insanlarla olun.
- Madenlerdeki kanaryaların ölmesi gibi benim içimde de doğallığım ve ender olarak sahip olduğum gülme arzum öldü.
- Çağdaş düşüncenin insana uyguladığı en büyük şiddetlerden biri, inanılası temellerin olmadığını fısıldamış olmaktır.
- En derin ruhsal arzular karşısında var olmak,suyun yüzeyini dalgalandıran aptal düşünceler karşısında ise yok olmak gerekir.
- Kendi kendime diyordum ki, zarar ziyan görmeden ergenlik yaşayanlar hiçbir zaman gerçekten büyük insan olamazlar.
- Eğerler dünyası bir girdap, bir hortum, bir kara deliktir. İnsan bir an dengesini yitirirse, içine yuvarlanmaması olanaksızdır.
- Akmayan gözyaşları kalpte birikirler; zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi, kalbi tıkayıp felç ederler.
- Ama insanlar her zaman giyindikleri, göründükleri gibi olmuyorlar. İnsan ruhu öyle karmaşık, öyle anlaşılması güç bir şey ki.
- İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.
- Yalnızca acı insanı geliştirir ama acıyla göğüs göğüse gelmelisiniz, kaçmaya çalışan ya da ağlayıp sızlayan kaybetmeye mahkumdur.
- Çünkü insan yüreği güzelliğe, şiire, paylaşmaya hasrettir. Çünkü gerçeğin titrek ve solgun alevi gömülüp kalmış olda da, daima yanar.
- Ben beyaz duvarlı bir odada, bir yatağa bağlanıp bir yıl daha yaşamaktansa, bostanımdaki kabakların arasına yüzüstü düşmeyi yeğlerim.
- Kendimizi vakumlu kutularda yaşamaya ne kadar tutsak etsek de, gizem çevremizde ışıl ışıl parlamakta ve yüreğimiz gereken yolu bize işaret etmekte.
- Aynı doğruları, aynı mutlak dogmaları paylaştığı bir grubun üyesi olduğunu hissetmek, onun kibirliliğe olan doğal eğilimini kaygı verecek biçimde güçlendiriyordu.
- Bir hayat kırıldığı zaman yeniden biraraya getirilemez, yalancıktan onarılır, kırık parçalar üzerine zamk sürülebilir; ama kırığın yapıştırıldığı nokta her zaman göz önünde kalır.
- Beni harekete geçiren ya da daha doğrusu harekete geçirmeyen, annemin bana öğrettiği davranıştı. Sevilebilmek için karşı çıkmamak, olmadığım gibi görünmek zorundaydım.
- Akıntıya kapılmamak ve kötünün sıradanlığı tarafından yok edilmemek için tıpkı akşamları sürüsünü ahıra teslim eden bir çoban gibi düşüncelerimizi ve duygularımızı denetlemeliyiz.
- Çevremizdeki kırılgan, hasta, korunmasız, derin çöküş içindeki toplum yorgunluk dışında bütün eğilimlere gönül indirir. Oysa zahmet bizim ve bütün canlıların yaşamlarının özüdür.
- Böyledir bu dünya, yaşam cömertlik ister. İnsanın kendi içindeki karakteri yetiştirmesi, ama bunu yaparken de çevredeki hiçbir şeyi algılamaması, hala soluk alsa da ölü olmaya benzer.
- Anlıyor musun? Böyledir bu dünya, yaşam cömertlik ister: İnsanın kendi içindeki karekteri yetiştirmesi, ama bunu yaparken de çevredeki hiçbir şeyi algılamaması, hâlâ soluk alsa da ölü olmaya benzer.
- Kendinin daima haklı olduğunu sanan insan kendini üstün hissetmeye de meyillidir; kendinde başkalarını yargılama ve etiketleme hakkını görür, kendini ulaşılması gereken bir model olarak ortaya koyar.
- Derinlerde bir yerde isyan etmeyi sürdürüyordum, bir yanım kendim olmayı sürdürmek istiyordu, öteki yanımsa sevilebilmek için dünyanın gerektirdiği kurallara uyum sağlamak istiyordu. Ne zor bir savaş!
- Gerçekte içimde yanıp tutuşan bir aile kurma arzusu yoktu. Dünyaya bir çocuk getirme düşüncesi gözümü korkutuyordu. Kendim çocukken çok üzülmüştüm, başka bir masum yaratığa acı çektirmekten korkuyordum.
- Çocuklarına, kullanım klavuzunu yitirdikleri elektrikli ev aleti gözüyle bakıyorlar; onları sadece teknisyenin devreleri birbirine bağlayacağını sandıkları elektrikli bir aygıt sanıyorlar her halde. Bu da son on yılın en vahim sonuçlarından biri.
- Ama ben, biliyorsun bir patatesten farksızdım. Çevremde olan bitenden hiç bir şey anlamıyordum. Sana tuhaf gelebilir, ama içimde derin bir dürüstlük duygusu vardı ve bu dürüstlük asla ama asla bir erkeği kandıramayacağımı söylüyordu.
- Sabır, yüklendiği rol gereği bir tuğlaya, sadakat ise bir köke benzer. Sabır acelenin sadakat ise tüketimin panzehiridir. Bu iki duyguyu fiziksel bir imge olarak düşünmek istersem sadece minik tuğlalar ya da kökler geliyor aklıma. Dostluk tuğlalarla örülür, kökler sayesinde gelişir.
|