Tekil mesaj gösterimi
Alt 21 Ağustos 2023, 12:58   #108
Çevrimdışı
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim

Ben geldim günlüğüm...
Sana içimi dökmeye geldim, çünkü günlerdir içim çok doldu...

Muhabbet kuşumun bir süredir keyfi yoktu. Havalar sıcak olduğu için, bir de babamın yokluğundandır diye düşünüyordum.
Sonra zamanla zor nefes almaya başladı. Kendi imkanlarımla çözerim diye düşünürken, yemeden içmeden kesildi.
Her geçen gün biraz daha durumu kötüye gidiyordu ve her sabah sanki onu kafesin dibinde ölmüş bulacakmış hissiyle üzüntü yaşıyordum.

Hani derler ya boğulacaksan büyük denizde boğul diye. Geçen 10-15 metre ötemizdeki veterinere ilaç satıp satmadığını sordum. Kuşlara bakmıyormuş.
Eğer tüm hayvanlara bakmayacaksanız veterinerlik yapmayın. Sadece kedi ve köpek mi canlı?
Kuşlarda can taşıyor, kalp taşıyor. Öyle sevgi dolular ki...

Neyse biraz daha yukarda yan sokaklardan birinde ufak bakkal dükkanı gibi olan bir veteriner daha vardı. Bana sattığı antibiyotik hiçbir işe yaramadı.
Çünkü zaten ofis gibi bir ortamı var. Veterinerlik demeye şahit lazım. Adam burada ilaç kalmamış dedi arabada var dedi ve arabadan şişeden şırıngaya ilaç çekip verdi bunu her gün damla damla ver diye.
Komik değil mi? Aslında güvenmemem lazımdı ama işte yinede denemek istedim.
Adam seyyar satıcı gibi tüm ilaçları arabasında tutuyor, korsan mıdır nedir anlamadım

Keşke mahalledekilerle vakit kaybetmeseydim.
Kuşum belki daha az acı çekerdi, daha az yorulurdu.

Ona evde vitaminli sular mı yapmadım, suyuna sirke damlattım.
Havuçlu, mısır unlu mama yaptım zorla azıcık yedirmeye çalıştım, açlıktan ölmesin diye
Zorla su içirmeye çalıştım susuz kalmasın diye

Hayvanlar bir süs değil, can taşıyor onlarda ve bakmayacaksan, ilgilenmeyeceksen sahiplenmeyeceksin.
Kendi canın nasıl tatlıysa, bir parmağın çizildiğinde nasıl canın yanıyor hemen yarana bir çare arıyorsan, onlarada aynı özveriyi göstermen gerekiyor.

Baktım olmuyor... İyileşmiyor...
Hani dedim ya boğulacaksan büyük denizde boğulacaksın diye.
Geçen sene veterinerlik fakültesinin hayvan hastanesine götürmüştüm. Orada sağ olsunlar çok ilgilenmişlerdi. Doktor ilaçların temini için, özel veterinerlik kliniğine yönlendirmişti beni.
Onlar geçen sene çok ilgilenmişlerdi ve tüm teçhizatları vardı. Bir hayvanın oraya gidip iyileşmeme imkanı olacağını sanmıyorum. Geçen sene muayeneleri orada olmamıştı, sadece ilaçlarını oradan temin etmiştim.
Evimden uzakta bir yerde. Hayvanı kafesle de götüremem, çünkü otobüslerde klima, dışarısı sıcak bu kez hava akımına kapılıp direk ölümle sonuçlanabilir.
Kafes riskine giremedim, kutuyu delip, kutuya koydum. O da riskli ama kafes kadar riskli değildi.
Sağ olsunlar, röntgeninden, oksijenine kadar her türlü ilgilendiler. Keratanın kalp atışını, ciğerlerini bile dinlediler stetoskop ile.

Sonra yazdılar mı insanların kullandığı antibiyotiği. Koca kapsülü büyük şırıngada eritip, milimlik şırıngaya 0,03 milimlik kadar çekmek gerekiyormuş.
Her şeyi ölçüyle, ölçüsünün dışına çıkarsan risk.
Söylediklerini harfiyen uyguladım.
Ama tabi nasıl deli gibi korkuyorum, sonuçta 1000 mg'lık insan antibiyotiği.
Ne kadar düşük dozda dahi versen, ilacı her gün taze yenilesende, kuşun kaldıramama korkusu bende bambaşka endişelere neden oldu.

Günlerdir hayvanın nefes alırken ki, tık sesleri evin her yerinden duyuluyordu.
Ama korkunun ecele faydası yok demişler.
Bir de hemen iyileşsin diye bekliyorum ya, o akşam verdim ilacı ertesi gün 1.gün ilacın etkilerini görmek için kuşu takip ediyorum, iyileşme yok. Daha da ağırlaşmış gibi. Verdiğim oksijen daha da sıkıştırıyor sanki hayvanı.
İçim gidiyor, umudum tükeniyordu. Her gün dua ediyorum iyileşmesi için.
Emek ve gayret gösterip, takdiri Allah'a bırakmak gerekiyor. Sonrasında Allah yardımcınız oluyor.
Dün akşam 2.ilacı verdikten sonra gece salonda uyudum.
Nefes darlığı azalmış gibiydi, hatta gözle görülür, kulakla işitilir derecede iyileşme göstermişti.
Bu sabah arada ufak tefek muzurluklar bile yapıyordu.
Dün aldığım dal darıdan ufaladağım yemlerden yedi, vitaminli sudan benim zorum olmadan kendi isteğiyle kana kana içti.

Ve anladım ki ben kuşa dahi aşırı imtina gösteriyorum, aşırı üzülüyorum hastalığında,
Kendi evladım olsa düşünemiyorum kendimi.
Sırf bugün kuş için iş yerinden izin aldım, kuşu takipte kalmak için.
Onları öyle keyifli otururken görüyorum ya, yorgunluklar, uykusuzluklar önemsiz kalıyor.
Bebekler, çocuklar ve hiçbir canlı acı çekmesin
Biz büyük insanlar konuşup şikayetimizi, derdimizi, sıkıntımızı dile getirebiliyoruz.
Ama ne bebekler nede hayvanlar dertlerini anlatamıyor.
Bu yüzden onlar hiç acı çekmesinler, hasta olmasınlar...

Neyse bir ohhh çekip, artık bende rahat bir nefes alabilirim.
Görüşürüz günlüğüm...