2020'de "Nirvana" ile başlayan bu düet serisi geçtiğimiz günlerde Serdar Ortaç'a ait 17 yıl önceki "Sor" adlı parçanın coverlanması ile devam etmiştir.

Gülşen'i gerçekten hem yazdığı şarkıların sözlerindeki kalitesiyle, hem de müzikalitesiyle severim. Eleştirilen sahne şovlarına, siyasi duruşuna ve hakkındaki dava muhabbetine falan değinmeyeceğim. Biraz iddialı olacak ancak günümüzün ve geleceğin Sezen Aksu'sudur Gülşen.

Edis'e gelecek olursam her ne kadar ona da yeni nesil Tarkan PR'ı kasmaya çalışsalar da olmuyor. Bir olmamışlık var yani. Onun da güzel şarkıları var, o stilde ve hatta taklidini yaparak şarkı söylemesini de severim. Ama şarkıları insanların aklında kalmıyor. Yani yeni nesil Tarkan olacaksan gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında herkesin Kuzu Kuzu duyduğu anda Tarkan demesi gibi bir olay yapman lazım. Edis'in şarkılarını insanlar biliyor olsalar da bu şarkı Edis'in diyemiyorlar. O popülariteyi işin ilgilileri dışındaki klasik dinleyiciye aşılayabildiğini ve çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Bir erkek olarak adamın yakışıklı ya da seksapalite durumlarını değerlendiremem elbette. -Ki dans mevzusundan vs. yürüyerek de yeni Tarkan olmaya çalıştığı çok açık.

---

Ancak asıl gelmek istediğim Edis & Gülşen düetleri. Ayrı ayrı niye ele aldıysam ikisini de? @[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!] ile takıla takıla konuyu çarpıtıp, çorba etmek huy oldu. Neyse...

Bu yeni çıkan Serdar Ortaç'ın Sor coverını birkaçtır dinliyorum ve önümüzdeki günlerde radyolarda, tatil mekanlarında da daha çok popüler olacağını düşünüyorum. Ancak aranje kesinlikle olmamış. Edis kısmında fazla ve gereksiz auto-tune kullanmışlar.

Nirvana'da da şarkıya ısınma sıkıntısı vardı. Neresi nakarat, neresi ne anlayamadan şarkı bitiveriyordu. Bu arada bu Sor'da da yine aynı kısalık sorunu var. 2 dakikada şarkı bitiyor. Oysa orijinaline baktım; Serdar versiyonu 4 küsür dakika.

Klip ve görselliğe özen gösterip, birlikte göründüğünde yakıştıklarının farkındalar ki bu düetlerin devamının da geleceğini düşünüyorum. Ancak görselliğe, klibe sığınıp cinsellikle işi kotarmaya çalışmak yetmiyor. Şarkı seçimlerinde, seçilen bu şarkıların özellikle aranjmanında çok daha özenli çalışılırsa daha çok ses getireceğini ve güzel olacağını düşünüyorum.

Mesela bu şarkının düzenlemesini niye Ozan Çolakoğlu yapmamış, diye düşünmeden edemiyor insan. Halbuki kendisi hem Gülşen'in işi hem de aranjörlük konusunda oldukça başarılı bir müzisyen.