Tekil mesaj gösterimi
Alt 01 Eylül 2023, 23:37   #1
Çevrimiçi
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Tarihin Çağlara Göre Taksimi

Tarihin Çağlara Göre Taksimi



Tarihi sürecin çizgisel bir şekilde ilerlediği düşüncesi, tarihin çağlara bölünmesine zemin hazırlamıştır. Kitab-ı Mukaddes ve Hristiyan inancına dayanan çizgisel akış mantığını zemin alan Katolik ve Protestan teologlar ve tarihçiler, Hristiyanlık’ın belli öğretilerini esas alarak ilk defa tarihi, çağlara bölmüşlerdir. Sonrasında ise, çağları Batı Avrupa tarihi ile alakalı olaylarla doldurmuşlardır. Bu şekilde kurgulanan tarihin çağlara ayrılması, önce altılı ve sonra üçlü olmak üzere iki aşamada gerçekleşmiştir. Bu sistemin oluşmasına katkıda bulunan farklı teolog ve tarihçilerin oluşturduğu farklı dönemlendirmeler, tarihin dönemlendirilmesindeki göreceliliğe bir kanıt olarak gösterilebilir.

Altılı Sistem
Tarihin çağlara ayrılmasının birinci döneminde Katolik Kilisesi babaları ve din adamlarının fikirleri yer almaktadır. Bu aşamada Kitab-ı Mukaddes’in Ahd-i Atik kısmı esas alınmıştır.
Aurelius Augustinus (354-430)
Tarihin çağlara taksimi konusunda ilk fikir yürüten insan Katolik Kilisesi babası, azizi Augustinus olmuştur. Dünyanın altı günden yaratılması fikrinden yararlanarak tarihi her biri bin yıldan oluşan 6 çağa ayırmıştır. Augustinus tarih kurgusunu iki aşamada gerçekleştirmiştir. Birinci aşamada insan ömrünü altı döneme ayıran Augustinus, ikinci aşamada ise tarihi 6 çağa bölmüştür. Bu çağların başlangıç ve bitişlerini de Kitab-ı Mukaddes’te geçen peygamber isimleriyle belirlemiştir.

Sophorinius Eusebius Hieronymus (347-419)
Hieronymus, tarihi dönemlere ayırırken Kitab-ı Mukaddes’te Ahd-i Atik’te geçen Daniel peygamberin kehanetinden yararlanmıştır. Daniel’in kehanetinde geçen dört büyük imparatorluktan (Babil, Pers, Grek, Roma İmparatorlukları) esinlenen Hieronymus, tarihi süreci dörde ayırmıştır. Dördüncü imparatorluğun (Roma) son bulmasıyla dünyanın sonu gelmeyince bu dönemlendirmenin bir hatası bulunmuş oldu. Yani Avrupa merkezli bu sistemdeki dönemlendirmenin tamamen doğru olmadığı da kanıtlanmıştır.

İsodor von Sevilla
İsodor, tarihi dönemlere ayırırken Augustinus’un aksine Hz. İsa’yı merkeze oturtmuştur. Bu günümüzde de yaygın olan Hz. İsa merkezli tarih kurgusunun temelini oluşturan ilk ifadesidir.
Üçlü Sistem
Tarihin çağlara ayrılmasının ikinci döneminde Ahd-i Cedid’e göre yani Hz. İsa ve Hristiyanlık merkezli bir taksim yapılmıştır. Bu dönemlendirmede etkili olan bazı din adamları ve tarihçiler şunlardır:
Joachim von Fiore (1130-1202)
Tarihin dönemlendirilmesinde üçlü sistemin bulunmasında ilk isim olan Joachim, altılı sistemi gözden geçirerek üçlü şekilde yeniden kurgulamıştır. Bu uygulamasında Hristiyanlık’taki Teslis inancından hareket etmiştir. Joachim, tarihi sürecin tam merkezine ise Hz. İsa’yı koymuştur.

Gisbert Voetius (1589-1676)
Voetius, Kalvinist bir teologdur. Dönemlendirmesinde “Ortaçağ” kavramını ilk defa kullanmıştır ve bu dönemlendirmeyi yaparken kilisenin tarihi süreçteki oluşum ve bölünmesine dikkat etmiştir. Martin Luther’in tezlerini tarihte yeni bir çağ olarak sayan Kalvinist teologun bu hareketi, dönemlendirme yapılırken kendi inancının merkeze yerleştirilmesine bir örnek oluşturmaktadır.

Christoph Cellarius (1634-1707)
Cellarius, bugün kullanılan üçlü sistemi ortaya koyan tarihçidir. Cellarius’un dönemlendirmesi şu şekildedir:
  • Historia Antiqua / Antik veya Eski Çağ (Başlangıç-337)
  • Historia Medii Aevi / Ortaçağ (337-1453)
  • Historia Aevi Moderni / Yeniçağ (1453-sonrası)




To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


“ Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim.
Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok.
Kimse için 'EN' değilim, 'DAHA' değilim.
Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım. ”


To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı