Tekil mesaj gösterimi
Alt 23 Eylül 2023, 21:45   #2
Çevrimiçi
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Yanıt: Karanfil ile İlgili Sözler



Bir demlik çay kabında iki karanfil tadında, yudum yudum sev ki tadı çıksın aşkımızın bu bahar da.

Ne bir demet karanfil, ne bir damla gözyaşı. Bir hal hatır sormayı dener diye bekledim… (Cemal Safi)

Oysa ki seninle güzel olmak var. Örneğin, rakı içiyoruz içimize bir karanfil düşüyor gibi. (Edip Cansever)

Bazı şeyleri evime hiç almadığım karanfiller kadar çok özlüyorum. Güzel olduklarını biliyorum ama hiç sahip

Ne aşkım, ne emelim. Soluk bir karanfilim. Ben gurbette değilim. Gurbet benim içimde! (Kemalettin Kamu)

Papatyalar misali güzelliğin, karanfil misali kokun, mutluluğun tanımı sarılışın, hayatta kalma sebebi gülüşün…

Sen ve ben yazgılıydık sevdalanmaya, nice erkek nice kadın arasında karanfillerin kök salıp yetiştiği toprakla… – (Pablo Neruda)

Kitabının sayfaları arasında kuruttuğun o karanfili hatırla! Eline aldığında parçalanan o kurumuş küçük karanfili… Kokumu hatırla!

Bir süre sonra ölenlerin mezarlarına değil, gidenlerin sokaklarına karanfiller bırakıyorsun ama o bahar hiçbir zaman geri gelmiyor…

Kavgalar biriktiriyorsun ve hep mağlup oluyorsun. Elinde bir demet karanfille hangi kavgadan galip çıkmayı düşünüyorsun ki sen?

Bir yerde okumuştum, karanfil mezarlara bırakılırmış. Giderken adım attığın her kara parçasına bir demet karanfil bıraktım, bil istedim.

Hayat işte! Papatya gibi hüzünlü bazen, karanfil gibi yasta insan. Fakat bülbül nasıl aşıksa, işte insan da öyle aşık umuda. (Neşe Ağaoğlu)

Bir karanfilin aşkına ihanet etmek ancak beceriksiz bir bahçıvanın işi olabilir. Zakkumlarla dolu bahçesine bir tanecik bile karanfil ekmedi o bahçıvan.

Bu ne mavi, bin kere mavi. Bu ne karanfil, bu ne yoğun karanfil böyle. Bu ne zulüm işkence. Bu ne ölmezlik insandaki. (Edip Cansever)

Suya düşen bir karanfilse yüreğin, bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm vursun seni o taştan bu taşa o çağlayandan bu çağlayana. (Ahmet Telli)

Bir keresinde bir karanfili kopardım. Sana göre bu anlamsız bir hareket ama benim için sonsuz bir iyilik, hatta merhamet. Çünkü onu karanfil olmaktan kurtardım.

Senin ağzın tarçın kokardı, benimki karanfil… Birbirine karışırdı soluklarımız. Tek başınayız şimdi ikimiz. Bende karanfil, sende tarçın kokusu. Yapayalnız, kimsesiz…

Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte. Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel. O başkası yok mu bir yanındakine veriyor. Derken karanfil elden ele. (Edip Cansever)

Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu? Her seher yüreğimde açan karanfillerin, her akşam ellerimde sararıp solduğunu? Nereden bileceksin. (Nurullah Genç)

Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların. Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen. İndiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz. Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz. (Şükrü Erbaş)

Sadece bir karanfil kokusu kalacak hafızanda, rüzgarla savrulup konarak öpmek istediğim burnunun tam ucunda. Kokusunu beğenmediğin karanfil baş belan olacak. “Karanfil özlenir mi?” deme. Hep onu özleyecek, onu arayacaksın.

  Alıntı