Tekil mesaj gösterimi
Alt 30 Haziran 2022, 05:14   #1
Çevrimdışı
Asrevya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Aristoteles'in Altın Orta Anlayışı | Nikomakhos’a Etik

Aristoteles'in Altın Orta Anlayışı | Nikomakhos’a Etik



Aristoteles’e göre bölünebilir yapıdaki her şey iki uç ve bir de orta noktadan oluşur ve bölünebilir her şey için daha az, daha çok gibi ifadelere başvurulabilir.

Matematikte, bir doğrunun ortası, iki ucundan eşit uzaklıkta olandır. Ama insani olaylarda bu denli kesin yargılara başvurmak, herkes için geçerli olacak bir “orta” tanımına ulaşmak elbette imkânsızdır.

Aristoteles, insani olaylar ve durumlar söz konusu olduğunda herhangi bir şey için çok az ya da orta gibi ifadelerin kişiden kişiye değişeceğini kabul etmekle birlikte, herkesin kendi durumuna göre bir az, çok ve orta anlayışına sahip olduğunu da benimser.

Aristoteles’e göre erdem, insanın aşırılıklardan ve eksiklikten kaçması, daima ortayı araması, onu tercih etmesidir.
Bu orta, elbette matematik kesinlikte bir orta değil, “bize göre” orta olandır. Erdem, işte bu ortayı hedef edinmektir.

Aristoteles bize göre ortayı “gerektiği zaman, gereken şeylere, gereken kişilere karşı, gerektiği için gerektiği gibi davranmak” olarak tanımlar ve bunu erdeme özgü bir hâl tarzı olarak kabul eder.

Sonuçta şu yargıya ulaşır; “O hâlde erdem, tercihlere ilişkin bir huy: Akıl tarafından ve aklı başında insanın belirleyeceğiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda bulunma huyudur”
(Nikomakhos’a Etik, 1106a-1106b).

Erdem, tercihlere ilişkin bir huydur. Aklı başında bir insanın, aklını kullanarak seçtiği, bizle ilgili olarak orta olanda bulunma huyudur.

Aristoteles bu genel belirlemelerden yola çıkarak çeşitli erdemleri incelemeye koyulur.

Örneğin; savurganlık, vermekte aşırılık, almakta ise eksiklik sergilemektir. Cimrilik ise almakta aşırılık, vermekte eksiklik sergilemektir. Oysa cömert kişi almakta da vermekte de ne aşırılık ne eksiklik gösterir. Cesaret korkaklıkla gözü karalık (ya da gözüpeklik) arasında orta olma durumudur ve aynı durum tüm erdemler için geçerlidir
(Nikomakhos’a Etik, 1107b).

Örneğin; samimiyet, dalkavuklukla asık suratlılığın; alçakgönüllülük, utangaçlıkla utanmazlığın; doğrusözlülük, övüngenlikle öz güven yokluğunun; kibarlık, öfkelilikle öfkesizliğin; ılımlılık, sefihlikle duyarsızlığın ortasında durur (Ross, 2002: 240).

Böylece Aristoteles, insana gündelik yaşamında eylemde bulunurken başvurabileceği genel bir seçme ilkesi sunmuş olmaktadır. Bu seçme iradesi, daha önce de ifade edilmiş olan amaç olanlarla araç olanların bilgisiyle birleştiğinde insanı erdemli bir yaşama yani iyiliğe, mutluluğa götürecek etkili bir yol olacaktır. Çünkü Aristoteles’e göre eylem, hiçbir zaman kendinde bir amaç olamaz. O bir amaç değil, son aşamada insanın ereği olan teorik hayatı hedefleyen bir şeydir. Amaca yönelmiş bir araçtır.

İnsan, her eylemini, kendisini nihai amacına, mutluluğa vardıracak bir araç olarak görmeli, mutluluğu elde etmesini sağlayacak eylemleri seçmelidir. Bu eylemler de yukarıda görüldüğü üzere daima aşırılıklardan ya da eksikliklerden uzakta olana yönelmelidirler.

Aristoteles insanın seçimlerinde daima göz önünde bulundurması gereken bu temel kuralı ortaya koyduktan sonra ahlaksal süreci çözümlemeye girişir.

Buraya kadarki kısımlarında verilen bilgiler ışığında süreç en genel ifadesiyle şu şekilde ilerler;
a) Kişi bir ereği ister,
b) Kişi düşünüp taşınır, B’nin A’ya, C’nin B’ye vs. araç olduğunu görür. Yani araçlarla amaçlar arasındaki ilişkiyi çözümler, ereğe giden yoldaki araçları ya da aşamaları tespit eder,
c) Ereğe ulaşma adına, burada ve şimdi yapabileceği şeyin ayırdına varır,
d) Kişi burada ve şimdi yapabileceği araç eylemi seçer,
e) Son olarak seçtiği eylemi yerine getirir
(Copleston, 1997: 75).

Bu temel kural gereği, örneğin bir öğrenci, her insan gibi mutlu olmayı amaçlamaktadır. Öğrenmenin, bilmenin kendisini mutlu kılacağını görmektedir. Böylece bilmek ve bilgiyi edinmek için bir okulda öğrenim görmek onun için araç eylemler olur. Bu amaç ve araçlar adına burada ve şimdi yapabileceği şey ders çalışmaktır, bunu seçer ve yapar.

Aristoteles’in bu çözümlemesi, herkesin gündelik yaşamında farkında olarak yahut olmaksızın gözettiği durumların bir özeti gibidir. Bu yönüyle Platoncu ahlaka nispetle gerçekçi bir görünüm sergiler.


Alıntı

  Alıntı