Tekil mesaj gösterimi
Alt 05 Aralık 2023, 10:44   #1
Çevrimdışı
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Kavimler Göçü’nün Avrupa’ya Etkisi

Kavimler Göçü’nün Avrupa’ya Etkisi



5. yüzyılda Galya’yı bir baştan diğer başa kadar geçen barbarlar, her yeri yakıp yıkarak hiç silinmeyecek izler bırakan etkili savaşçılardı. İlerlemelerine son verdikleri noktalarda kalıcı krallıklar veya zaman içinde yok olan krallıklar kurdular. Devletlerini örgütlerken önlerindeki Roma İmparatorluğu örneğinden yararlandılar, hatta zırh ve eflatun pelerin gibi bazı iktidar simgelerini Roma İmparatorluğu’ndan miras aldılar. Yalnız Frank kralı, mızrağı ve ortadan ayrılmış uzun saçları ile Germen’lerin iktidar simgelerini de koruyordu. Barbarlar ele geçirmiş oldukları topraklardaki Roma İmparatorluğu’ndan kalmış olan kalıntıları silmek ve yok etmek için çalışmadılar. Aslında istemiş olsalardı bile birçok bölgede bunu yapamazlardı çünkü eski Roma İmparatorluğu’nun topraklarındaki nüfusları Romalılaşmış kavimlere oranla çok azdı. Dolayısıyla bu kavimler, boyundurukları altına aldıkları halklar ile uyum sağlamak, onlarla kaynaşmak zorundaydı. Nitekim devlet yönetiminde Roma İmparatorluğu’nun uygulamalarını, maliye sistemini ve Latinceyi korudular. Romalı senatör ailelerinin yeni kuşakları bütün sivil ve askeri görevlerini tekellerine alarak Germen soylularıyla kaynaştı.

Ama Germen nüfusunun az veya çok olmuş olmasının sebebiyle zamanla birtakım bölgesel farklılıklar ortaya çıktı. Örneğin; Galya, İspanya ve İtalya’nın güneyinde hâlâ Roma uygarlığının egemenliğindeydi. Yalnız İngiltere tüm haliyle Germenleşti. Ren Irmağı’nın Doğu kıyısı ise, Hristiyan misyonerler gelene kadar yerel özelliklerini koruyabildi. 8. yüzyılda Avrupa’da artık sadece 3 dil bulunuyordu: Germen, Roman ve Latin dilleri. Germen kralları, kilisenin en tehlikeli mezhep sapkınlığı olarak gördüğü Ariusçuluğu benimsemişti, yalnız Frank Kralı Clovis pagan olarak kalmıştı.

Ariusçulara göre İsa, tanrısal bir varlık değildi. Bir insandı. Burgond prensesiyle evlenen Clovis, karısının da etkisiyle Katolik Hristiyanlığını kabul ederek vaftiz oldu (488 veya 499) ve sapkın olarak gördüğü Vizigotlara karşı savaş açtı. Savaş dönüşünde Orleans kentinde bir konsil topladı. Amacı, kilisenin birliğini sağlamak, Ariusçuluğu ortadan kaldırmak, Roma hukukunu, Hristiyan dininin yasalarını hayata geçirmekti. Ayrıca halkına Germen özelliklerini unutturmamak için 65 maddelik Sal Yasa’sını yürürlüğe koydu. Paris’i ülkenin başkenti yaptı. Böylelikle Clovis, “barbar” krallıkların en büyüğünü kurmuş ve Katolik olan Fransa’ya doğru evrilecek süreci başlatmış oldu.

Büyük çatışmalardan sonra Vizigotlar, Burgondlar ve Lombardlar Katolik mezhebini benimsemişlerdi. Katolik Kilisesi’nin piskoposları, katedral ve manastırlarda okullar kurdular. Buralarda Latin kültürüne dayalı dini eğitim veriliyordu. Din adamlarını ve bütün Katolikleri bağlayan yasalar çıkardılar. Manastır hayatı ve keşişler, ilk kez Mısır’da ortaya çıktı, oradan da Avrupa yayıldı. Benedikteki Manastırları aracılığıyla zaman içinde Kuzey Avrupa da Hıristiyanlaştı. Eski Yunanlılar Helen olmayan bütün halkalara “Barbaros” derdiler. Bu kelime başlangıçta Romalıları da kapsamaktaydı. Roma döneminde Romalılar da Roma-Yunan etkisi dışındaki halklara “barbar” demeye başlamıştılar.

Arkeolojik bulgular, Avrupalı “barbar” halkların M.Ö. 1000 yıllarında tarih sahnesine çıktığını göstermektedir. Bunlardan Keltler, Germenler ve İskitler; Antik Çağ yazarları tarafından en fazla dile getirilmiş olanlarıdır. Keltler uzunca bir dönem Avrupa siyasi hayatını ve kültürünü etkilemiş olan çeşitli kabilelerden oluşan bir topluluktu. Ama hiçbir zaman bir imparatorluk veya konfederasyon olarak ortaya çıkmamışlardı. Avrupa’nın bildiği en önemli ve etkili diğer “barbar” halk ise İskitlerdir. Herodot, yazığı tarih kitabında bu halk ile ilgili çok önemli bilgiler vermiştir.




To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


“ Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim.
Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok.
Kimse için 'EN' değilim, 'DAHA' değilim.
Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım. ”


To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı