Tekil mesaj gösterimi
Alt 04 Şubat 2024, 19:02   #2
Çevrimdışı
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Yanıt: Sokrates Sözleri | Ünlü Sözler



Yeşillikler toprağın çirkinliklerini kapattığı gibi, tatlı söz de insanların kusurlarını örter.

Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendi istediğim gibi konuşup ölmeyi tercih ederim.

Akıllıca yönetilen bir toplumda, her insanın çıkarı ilkelere ve toplumsal davranışa bağlı olur.

Güç olan ölümden kaçınmak değil, kötülükten kaçınmaktır. Çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar.

İş göremeyen adama tembel denmez, tembel o adamdır ki, iş görmeye zorlansa elinden bir şey gelir.

Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz.

Ey Atinalılar! Beni dinsizlikle suçluyorusunuz; oysa bilgisizlik daha büyük bir günah değil midir?

Tehlike karşısında direnişe geçmek; ölümü ve diğer tehlikeleri değil, sadece namusu dikkate almaktır.

Başkalarının sizi eleştirmesini engellemek yerine, mümkün olduğunca daha iyi biri olmaya çalışmalısınız.

Bütün sözlerinizi ve hareketlerinizi övenleri değil; hatalarınızı nazikçe eleştirenleri sadık kabul edin.

Ölümden sakınmak o kadar zor değildir, zor olan kötülüklerden sakınmaktır, çünkü kötülük ölümden hızlı koşar.

Kendimi şimdi savunduğum şekilde savunduktan sonra ölmeyi, yalvarıp yakararak ölümden kurtulmaya yeğ tutarım.

Bir yargıç: iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.

Değersiz insanlar sadece yemek ve içmek için yaşarlar, değerli insanlar ise sadece yaşamak için yer ve içerler.

Konuşmacının asıl erdemi doğruyu söylemekse, hakimin erdemi de, söyleyişe değil söylenendeki doğruya bakmaktır.

Beni dinleyenlerden kimileri iyi, kimileri kötü insan olduysa sonradan, bunun suçunu bende aramak haksızlık olur.

Maddi hayat bir derttir ve yalandır. Bu yüzden maddi hayatın yok edilmesi bir mutluluktur ve biz bunu dilemeliyiz.

Her seferinde, karşımdakinin bilgeliğini çürüttükçe, orada hazır bulunanlar benim o alanda bilge olduğumu sandılar.

Benim mahkum olmama sebep olan, başkalarından görmeye alıştığınız ancak bende görmediğiniz merhamet dilenciliğidir.

Endişelerinizden kurtulmak istiyorsanız, yaşamaktan en çok korktuğunuz şeyin bir gün başınıza geleceğini kabul edin.

Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz,yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz.

Kimse bile bile kötü değildir. Her kötülük, yanlış yargılar ve yanlış düşünceler, bilgi sanılan bilgisizlikten doğar.

Ne duruşmada, ne savaşta, ne de başka bir yerde insan kendini ölümden kaçmak için her şeyi yapacak duruma getirmemeli…

İnsanları öldürerek, kötülük içinde yaşadığınızın yüzünüze vurulmasını engelleyeceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

Savaşlarda çok kez görülür, bir kimse silahlarını atmakla, kendini kovalayanlardan aman dilemekle kurtulabilir ölümden.

Aslında söylediklerimden çok, sakladıklarımda gizliyim. En iyisi anlamak için, konuştuklarımdan çok, sustuklarıma kulak ver.

Kendini toplum için önemli gören ve değeri olduğuna inanan bir kimse, yaşayacak mıyım yoksa ölecek miyim? diye düşünmemelidir.

Kimse beceremeyeceği ticarete atılmaz; ama herkes ticaretlerin en zoru olan “hükümet” işine gözünü bile kırpmadan girmek ister.

Hayatımı yitireceğimi bildiğimde dahi, hiç kimsenin karşısında ölüm korkusuyla geri adım atmadım ve haksızlıklara göz yummadım.

Ayrılma saati geldi ve kendi yollarımıza gidiyoruz; ben ölmeye, siz yaşamaya. hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca tanrı bilir.

Ne yaparsa yapsın tek şeye bakmalıdır insan: doğru mu yanlış mı yaptığına, yürekli bir adam gibi mi, korkak gibi mi davrandığına…

– Sokrаtes sormuş: “Kimdir insаn, insаn nedir?”
Agorа’dаki gönüllü öğrencileri: “Onu bilmeyecek ne vаr? İnsаn; iki аyаklı, tüysüz bir yаrаtıktır.” demişler.
Ertesi gün, pаzаr yerine tüyleri yolunmuş bir horozlа gelen Sokrаtes, cаnlı hаyvаnı göstererek sorusunu yinelemiş: “Yаni böyle bir şey midir insаn dediğiniz?”– İdаm edilmeden önce kаrısı Sokrаtes’e şöyle der: “Amа sen suçsuzsun; suçsuz yere idаm ediliyorsun.”
Sokrаtes de bunа kаrşılık şöyle bir cevаp verir: “Be kаdın, suçlu olаrаk idаm edilmemi mi yeğlerdin?”

Kötülük olduğunu bildiğim şeylerden korkarım; ama iyilik olup olmadığını bilmediğim şeylerden hiçbir zaman ne korkarım ne de kaçarım.

İnsan adalet için gerçekten savaşmak ve birazcık yaşamak istiyorsa, bunun tek yolu özel yaşama çekilmek ve kamu yaşamından uzak durmaktır.

Sorgulanmamış bir hayat süren insanların hayatı, kendi ellerinde ya da kendi kontrollerinde değildir. Onların denetimi dışarıdan gelmektedir.

Herhangi biri, benden özel olarak, aynı anda başkalarının duymadığı bir şey duyduğunu ya da öğrendiğini savlarsa, bilin ki yalan söylüyordur.

İnsan ruhunun üstlendiği veya katlandığı her şey, bilgeliğin rehberliği altında olduğu zaman mutluluğa sağduyudan yoksun kaldığında da, felakete götürür.

Adalet yolunda çaba sarf eden bir kimsenin, kısa bir zaman olsun yaşayabilmesi için, politikacı değil de sıradan, ama bilinçli bir vatandaş olarak kalması gerekiyor.

Çoğunluğun ne düşüneceğinden bize ne? Düşüncelerine önem verilmeye değer bilge kişiler, nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranıldığını düşüneceklerdir nasıl olsa.

Konuşmak için para almadım, para almadığım içinde susmadım. Zenginlerin olduğu kadar yoksulların da sorularına açık oldum, beni dinlemek isteyen herkese yanıtlar verdim.

Ben onlardan daha bilginim, çünkü onlar hiçbir şey bilmedikleri halde bildiklerini sanıyorlar, ben ise bilmiyorum ama, bildiğimi de sanmıyorum, demek ki ben onlardan daha bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum.

Sokrates bir gün eve geç gelmiştir. Karısı da sürekli bu gecikmenin nedenini sormaktadır. Konuşmuş, bağırmış, çağırmış; Sokrates karısına karşı hiçbir tepki vermeyip önüne bakmaya devam etmiştir. Bunun üzerine karısı bir kova suyu Sokrates’in kafasına boşaltmıştır. Sokrates ise gayet sakin bir şekilde karısına şu cevabı vermiştir:

Adalet, insanın kendi üzerine düşeni yapması, en iyi ve en uygun olduğu işi yapması, herkese hak ettiğini vermesidir. Peki o zaman; bir insan bilgeliğe, kendisine ilişkin bilgiye sahip oldukça, nasıl olur da, kendisine ait, kendisinin bir parçası olan şeyi, en uygun olan işi yapabilir? Bütüne, başkalarına ilişkin bilgiye sahip oldukça, nasıl olur da, başkasının hakkını verebilir, bütünün adaletine katkıda bulunabilir?

  Alıntı