Tekil mesaj gösterimi
Alt 31 Mart 2024, 23:31   #1
Çevrimiçi
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Ünlem Soru Disipliner Çoğulculuk

Disipliner Çoğulculuk



Feyerabend, öncelikle insanı ele alırken onun başta özgürlük, doğruluk, dürüstlük, yiğitlik gibi pek çok değerin yaratıcısı olduğunu söyler. O, bilimin insanın mutluluğu için var olduğunu savunurken, tüm insani değerleri kucaklamaya çalışır; bakış açısının hedonistik boyutu dediği şeye vurgu yapmaya özen gösterirken, bilimin esas itibarıyla insanların özgürlüklerinin ve hayata sahip çıkma kapasitelerinin birincil önemiyle yakından ilişkili olmak zorunda olduğunu belirtir.
forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com
Ona göre, bilim eski zamanlarda böyle bir özgürleşim amacına hizmet etmiştir. Bilim geçmişte otoriteye, batıl itikatlara karşı verilen savaşın ön saf*larında yer almış; insanoğlu, köhnemiş ve katı düşünce biçimlerinden kurtuluşunu bilim yardımıyla elde etmişti. Bilimden beklenen de zaten bu olmak durumundadır. Bununla birlikte, batıl inançlar ve baskıcı yapılar karşısında kazanmış olduğu entelektüel özgürlüğünü bilime borçlu olan insanoğlu günümüzde, Feyerabend’a göre, on yedi ve on sekizinci yüzyıllarda kendisi için bir kurtuluş aracı olmuş olan bilimi putlaştırarak kendisini onun karşısında köle durumuna düşürmüştür.

Feyerabend, bilimin insanoğlunun doğayla olan mücadelesinde bulmuş olduğu araçlardan sadece biri olduğunu, bu yüzden mutlaklaştırılmaması gerektiğini savunur. Dahası, modern toplumda bu gerçeğin unutularak bilime gereksiz şekilde yüksek bir statü bahşedildiğini iddia eder. O, buradan hareketle bir tahakküm aracı olup çıkan bilimi, modern insan üzerinde Hristiyanlığın daha önceki toplumlar üzerinde sahip olduğu nüfuza benzer bir nüfuza sahip olan bir ideoloji ya da dine benzetir. Ona göre, Hristiyanlık geçmiş çağlarda toplum üzerindeki nüfuzunu, kurumlaşmış baskı yoluyla devam ettirmişti. Bilimin modern insanın gözündeki yüksek statüsünü benzer bir yöntemle idame ettirdiğini söyleyen Feyerabend, dolayısıyla bilimin yıktığı dinin yerini aldığını öne sürer. Bugün bilim bireylerin taleplerine uygun olarak benimseyebilecekleri ya da benimsemeyebilecekleri bir düşünce sistemi olarak değil, itiraz edilmesi mümkün olmayan bir şeymiş gibi görülmektedir.

Feyerabend, bilimin doğasında özel bir şeyler bulunduğunu kabul etmez; bilimin sadece ona üstün yanlarını, sınırlarını incelemeden bağlanan kimseler için üstünlük taşıdığını söyler. Bu iddiasını temellendirmek amacıyla bir yandan bilimin başarılarına değer biçerken onu çok eski çağlarda efsaneyi yaratan atalarımızın başarısıyla kıyaslar, bir yandan da çağdaş bilimin doğuşunun Batılı boyların Batılı olmayan boyları baskı altına almasıyla aynı zamana rastlaması olgusuna işaret eder. Gerçekten de Feyerabend, bilimin değer ve statüsünün ancak ve ancak bilim ciddi rakiplerle karşı karşıya kaldığı zaman, eleştirel bir gözle değerlendirilebileceği kanaatindedir. Bu ise ona göre, yalnızca bilimi değil de efsane ve dini, sanatı, felsefeyi, hatta gizemciliği ve büyüyü öğreten bir eğitim sisteminin kurulmasıyla mümkün olabilir. Feyerabend, bu tür bir eğitim sisteminin, bireye, benimseyeceği ideolojiyi özgürce seçme imkânı sağlayacağını öne sürer. Öte yandan, bu durum, Feyerabend’e göre, bilimin de lehine olacaktır çünkü bilim adamları, kendi disiplinlerine itibar gösterilmesini beklemek yerine, bilimi cazip kılmak için daha çok çalışmak ve mücadele etmek durumunda kalacaklardır.


To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


“ Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim.
Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok.
Kimse için 'EN' değilim, 'DAHA' değilim.
Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım. ”


To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı