Tekil mesaj gösterimi
Alt 03 Mayıs 2024, 08:52   #3
Çevrimiçi
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Yanıt: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Konuşma Metinleri

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Konuşma Metni - Örnek 3

Selamlama…

23 Nisan, Cumhuriyetimizin temelini oluşturan önemli bir gündür. Çünkü ilk “Büyük Millet Meclisi”, 1920 yılında, bugün açıldı. Günün çok anlamlı, başka bir özelliği daha vardır: Ulusal egemenlik bayramı olarak kutlanan bugün, Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiştir.
genel forum sitesi forumadasi.com
Ulusal egemenlik, yönetim yetkisinin ve hakkının millette olması demektir. Milletin onayı alınmadan, bu yönetme yetkisi hiçbir sınıfa, kişiye, aileye ya da topluluğa bırakılamaz. Millet, kendi kendini yönetmek suretiyle, bu hakkını kendisi kullanır. Bu nedenledir ki bir halk yönetimi olan Cumhuriyetimizin temel kaynağı milletin egemenliğidir. Bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşı’ndan (1914-1918) sonra yurdumuz düşmanlarca (İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan) işgal edildi. Osmanlı Devleti’nin yöneticileri de bu işgale boyun eğdi. Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, ulusumuzu bu haksız işgale karşı direnmeye, karşı koymaya çağırdı. Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra, bütün direniş örgütleri, tek bir savunma örgütü çatısı altında toplandı. Düşmana karşı bir “Kurtuluş Savaşı” başlatıldı. Savaşın yönetimi ve kurtuluşun gerçekleşmesini sağlayacak çalışmalar için bir “Temsil Heyeti” seçildi, başına da Mustafa Kemal’in getirilmesi kararlaştırıldı.

Mustafa Kemal başkanlığındaki “Temsil Heyeti”, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelerek, çalışmalarını orada sürdürmeye başladı. Ankara, çalışma merkezi olarak çok uygun bir konumdaydı. İşgal altında değildi. Düşmana karşı kurulan Batı cephelerine yakındı. Ayrıca, her bölgeyle bağlantı kurabilecek bir demiryoluna sahipti.

O sıralarda, İstanbul’da da bir Meclis (Meclis-i Mebusan) vardı. Ama Osmanlı padişahı ve hükümetine bağlı olarak çalışan bu Meclis, kendisinden bekleneni verecek özgürlükte ve güçte değildi. Mustafa Kemal, bu Meclisin er geç dağılacağını düşünüyordu. Öyle de oldu, İngiliz işgal birliği Meclisi dağıttı. Bazı milletvekilleri tutsak edilerek Malta’ya sürgüne gönderildi. Bazıları da ulusal kurtuluş hareketine katılmak üzere Anadolu’ya kaçtılar.

Mustafa Kemal, Ankara’da ilk iş olarak, Padişah ve düşman gölgesinden uzak, özgürce çalışabilecek bir Meclisin toplanmasına çalıştı. İstanbul’daki Meclisin dağıtılması üzerine, çalışmasını hızlandırdı. 19 Mart 1920’de illere yaptığı bir çağrıyla, Ankara’da toplanacak olağanüstü yetkili Meclise, beşer temsilci seçilerek gönderilmesini istedi. İstanbul’dan kaçan milletvekilleri de Meclise katılacaklardı.

Mustafa Kemal, 21 Nisan 1920’de yayınladığı bildiriyle, “Büyük Millet Meclisi”nin Ankara’da, 23 Nisan günü toplanacağını duyurdu. 22 Nisan’da yayınladığı başka bir bildiriyle de, toplanacak Meclisin tüm yönetim ve askeri sorunların merkezi olacağını açıkladı.

Açılış, duyurulduğu gibi 23 Nisan’da (Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basışından II ay sonra) yapıldı. Meclise 115 temsilci katıldı. İlk konuşmayı, en yaşlı üye olan Sinop milletvekili Şerif Bey yaptı. Bunu Mustafa Kemal’in konuşması izledi.

Büyük Millet Meclisi’nin ilk benimsediği ilke şu oldu: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir; millet bu hakkını Meclis aracılığıyla yürütür. Meclis’in üstünde bir güç yoktur.”

Meclis’in yapacağı çalışmalar ise, şu amaca yönelikti: Yurdun düşmandan kurtarılması ve bağımsız bir Türkiye’nin kurulması.

Bu amacın gerçekleşmesi kolay olmadı. Tarihsel değeri yüksek olan ilk Meclis, 3 yıl, 3 ay 3 hafta olağanüstü bir çalışma yaptı. Çalışmalar, tam bir demokratik hava içinde yapıldı. Her iş, titizlik içinde yürütüldü. Üyeler, yapılan işleri, yakından izlediler. Bakanların her kararını, kılı kırk yararcasına incelediler, eleştirdiler. Kimi zaman Mustafa Kemal’den bile hesap sordular.

Ulusumuzu kurtuluşa ulaştırmak, ilk anayasayı yapmak ve Cumhuriyet’i kurmak, bu tarihsel Meclis’in, onurlu görevlerinin başında gelir.

Görüldüğü gibi, 23 Nisan, tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Egemenlik hakkının Padişahtan millete geçtiği bir gündür. Milletimiz, bu hakkını, yurdumuzu ele geçirmek isteyen dış düşmanlara ve bunlarla işbirliği yapma gafilliğine düşmüş olan padişahlık yönetimine karşı savaşarak kazanmıştır. Bu nedenle, egemenliğimiz, ulusal varlığımızın başında gelir.
  Alıntı