06 Temmuz 2024, 09:33
|
#153
|
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
Şu üzerimdeki yorgunluk bir süredir geçmiyor. Serin ve ferah bir havada, yağmur sesi eşliğinde, toprak kokusunun buram buram yayıldığı, bahçeli bir evde, yanan sobanın yanında kedi gibi kıvrılıp tatlı tatlı uyuma hayallerim var. İnsan şehirde ne uyuduğundan bir şey anlıyor, ne uyandığından. Ölmeden şehirlerin ölüleştirdiği insanlara dönüştük. İçinde her şeyi yapacak istek olup, onları yapacak enerjiyi kendinde bulamamak benimkisi.
Düşünüyorum, hani ölen kişiyi mezara koyduklarında oradaki herkese seslenip sesini duyuramazmış ya, kafasını tahtaya çarpınca fark edermiş öldüğünü.
Şimdi biz insanlarda bu dünyanın ölüleri değil miyiz? Aslında ölmediğimizin farkındayız fakat bir türlü hapsolduğumuz bu bizi her gün öldüren yaşamın içinden kendimizi çekip kurtaramıyoruz. Sıkışıp kaldığımızı fark etsek bile elimizden bir şey gelmiyor veya bıkmışlık ve yılgınlık ile kolumuzu kıpırdatacak mecali kendimizde bulamıyoruz. Sahi bizler ne zaman bu yaşamın, etrafımızdaki sahteliklerin bizi öldürdüğünü fark edeceğiz?
Kimbilir...
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
“ Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim.
Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok.
Kimse için 'EN' değilim, 'DAHA' değilim.
Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım. ”
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
|
|
|