Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Muratağa, Sandallar ve Atlılar Köyü (Kıbrıs Türkleri) Katliamı | 14 Ağustos 1974
Muratağa, Sandallar ve Atlılar Köyü (Kıbrıs Türkleri) Katliamı | 14 Ağustos 1974
Sandallar köyündeki eski ilkokul binası, günümüzde katliamı anmak için bir müze olarak kullanılmaktadır. Fotoğrafta yer alan her boş sandalye, katliamda öldürülen bir çocuğu temsil etmektedir. Duvarlarda öldürülenlerin resimleri yer almaktadır.
forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com
Muratağa, Sandallar ve Atlılar Katliamı, 14 Ağustos 1974 tarihinde EOKA-B tarafından Kıbrıs'ın Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde Kıbrıs Türklerine karşı gerçekleştirilen katliam. Katliamda en genci 16 günlük, en yaşlısı ise 95 yaşında olmak üzere silahsız 126 Türk öldürülmüştür. 1960 nüfus sayımına göre üç köyün toplam nüfusu 248'di. Fakat halkın bir kısmı çeşitli nedenlerden göç etmişti. Katliamlara ilişkin anma günü tektir ve 14 Ağustos'tur. Bunun sebebi üç köyün birbiri ardına basılmasıdır. Muratağa ve Sandallar köylüleri aynı toplu mezara gömülmüştür ve mezardan toplam 89 kişi çıkarılmıştır. Muratağa ve Sandallar köyleri ile Atlılar köyünde yapılan katliamlar yine de bazen ayrı ayrı ele alınır. Katliamın Türk birlikleri tarafından keşfi ve cesetlerin bulunması 1/2 Eylül 1974 tarihinde gerçekleşmiştir.
Katliamda otomatik tüfekler ve kesici aletler kullanılmıştır.
Muratağa ve Sandallar Katliamı
Muratağa (Maratha), o dönemde bölgedeki Türk köylerinin en büyüğüydü. 1960 yılında 94 nüfuslu bir Türk köyü olan Sandallar'ın (Santalaris) nüfusu ise, 1974 yılının ortalarında 50'ye kadar düşmüş durumdaydı. 13-14 Ağustos tarihinde EOKA-B tarafından Sandallar basılmış, daha sonra bu köylüler Muratağa'ya getirilerek 14 Ağustos günü basılan Muratağa köylüleri ile birlikte öldürülmüştür. Köylülerin tamamı bu olayda öldürülmemiş, Muratağa ve Sandallar köylülerinin birlikte gömüldükleri mezardan 89 kişi çıkarılmıştır. Time dergisi ise Muratağa ve Sandallar köylerinde 84 kişinin öldürüldüğünü belirtir. Köylüler öldürüldükten sonra buldozerler kullanılarak yakınlardaki terk edilmiş bir taşocağının yakınlarındaki bir toplu mezara gömüldüler. Cesetlerin büyük çoğunluğu parçalanmış haldeydi ve bu da katliamda otomatik tüfeklerin yanı sıra kesici silahların da kullanıldığını ortaya çıkardı.
Katliamdan kurtulanlar, katliamı yapanların bazılarının kimliklerini tespit ettiklerini söylemiştir. Muratağa köyünün imamı da kurtulanların arasındaydı. Katliam sırasında köy dışında bulunan köylüler de katliamdan kurtuldu. KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na göre Muratağa köyünde yedi kişi saklanarak kurtuldu.
Tony Angastiniyotis, saldırganlardan birinin Yunanistan anakarası aksanıyla konuştuğunu ve bu nedenle Yunan ordusuna bağlı olmuş olabileceğini iddia etmiştir.
Atlılar Katliamı
Atlılar (Aloda) köyünde 1960 nüfus sayımına göre 41 Türk yaşamaktaydı. 1974'e kadar bu sayı 35 civarlarına düşmüştür. 15 Ağustos günü köy basılarak köylüler köy dışına çıkarıldı. Burada toplu mezarları kazdırıldıktan sonra hepsi kurşuna dizilerek öldürüldü. Saklanarak kurtulabilen üç kişi dışında köy halkı tamamen öldürülmüştür. Atlılar toplu mezarından 37 kişi çıkarılmıştır.
Atlılar'da gerçekleşen katliamla ilgili detaylar uluslararası basına Türk ordusundan Binbaşı Aycan Eriş tarafından verildi; katliamdan saklanarak kurtulan köylüler tarafından da doğrulandı. Aktarılan bilgilere göre, katliam iki EOKA-B militanıyla bölgeden topladıkları otuz adam tarafından gerçekleştirildi. Militanlar adam toplamak için gittikleri ilk köyde kabul görmedi; ancak "Teyi" köyünden adam toplayabildiler. Önce 15 yaş üstü tüm erkekler esir alınıp götürüldü. Bunun ertesi günü köye dönen militanlar, geri kalan köy halkını civardaki "Teyi" köyüne götürdü. Burada dört gün boyunca kadınlara ve kız çocuklarına defalarca tecavüz edildi; sonrasında siviller öldürülüp toplu mezara gömüldü.
Tepkiler ve katliam sonrası
Toplu mezarların bulunuşu
Toplu mezarlar 1/2 Eylül 1974 günü bulundu. Atlılar köyündeki toplu mezar Muratağa köyündekinden daha önce, 20 Ağustos günü bulunmuştur. Muratağa'daki toplu mezarı toprak üzerinde bir el gören bir çoban fark etmiştir. Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 28. Tümeni'nin İstihkâm Taburu'na mensup olan askerler çukuru açmak üzere kazıya başladı. Kazıyı Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nde görev yapan İsveçli askerler de izledi. Kazıların ilk günü olan 2 Eylül 1974 gününde toplu mezardan 44 ceset çıkarıldı.
1 Eylül günü saat 20:50'de Lefkoşa'daki Türk basın ataşeliği katliamı doğrulamıştır. Toplu mezarların geriye kalanı yabancı basın mensuplarının önünde açılmıştır. United Press International, mezar açma çalışmalarını "Her saat başı yeni çukurlar ve onlarca ceset bulunuyor, çalışmalara dayanmak çok güç" şeklinde tanımlamıştır.
Tepkiler ve anma
Türk kaynaklarına göre mezarların açılışını izleyen The Sun gazetesinden John Akass, katliamı bir "alçaklık" olarak tanımlamıştır. 20 Ağustos 1974 günü Atlılar'daki toplu mezarın keşfi, Associated Press ve The Guardian gibi kaynaklarda yer aldı; The Guardian olayı ilk sayfasından aktardı. Gazeteciler bölgedeki Türk askeri tarafından toplu mezarlara götürüldü. Ankara'da Turizm ve Tanıtma Bakanı Orhan Birgit tarafından da konuyla ilgili bilgilendirme yapıldı; Türk yetkililerin açıklamalarında toplu mezarda 57 cesedin olduğu ifade edildi. United Press International ve BBC de mezarların açılışına tanıklık etmiş ve ilgili haberlere yer vermiştir. The New York Times, 3 Eylül tarihinden itibaren katliamla ilgili haberlere yer vermiştir. Die Zeit, 30 Temmuz 1974 günü (Atlılar toplu mezarının bulunmasından sonra), "Baf ve Mağusa bölgelerinde Türklerin katledilmesi Türklerin ağustos ayındaki ikinci askeri müdahaleyi gerçekleştirmesinin sebebiydi" dedi.
Kıbrıs Türk yönetimi başkanı Rauf Raif Denktaş, katliam haberini aldığında Rumlarla olan bir görüşmesini iptal etti. Denktaş, katliam hakkında şunları söyledi: Kıbrıs sorununu Türkleri öldürerek çözmeye çalışmak faydasız bir denemeydi. Muratağa'dan çıkarılan cesetlerin bir kısmı 3 Eylül 1974 günü dini törenle toprağa verildi. Olay adanın Türk kesiminde büyük bir tepkiye yol açtı. Kıbrıs Türk Yönetimi Kurulu toplu mezarların bulunmasının ardından olağanüstü bir toplantı yaptı. Kıbrıs Türk gazeteleri katliam haberlerine geniş yer verdi. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Yılmaz Alpaslan katliamı Paris'ta yapılan Nüfus ve Mülteciler Komisyounu toplantısında dile getirdi. Türk Kızılayı, katliamı Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne bir mektup yazarak protesto etti.
Rumlar, 1974 yılında katliam ortaya çıktığında katliamı kabul etmedi ve resmi radyodan yapılan bir açıklamada, katliamın inkâr edilmemesine rağmen bölgede pek çok Rumun da kayıp olduğu belirtildi ve toplu mezarda bulunan cesetlerin Rumlara ait olabileceği ileri sürüldü. Rauf Denktaş, bu iddialara cevaben, "Rumlar geride bıraktıkları Türklere ait cesetleri ne kadar tanınmaz hâle sokmuş olsalar da onlarda kimliklerini belgeleyecek işaretler kalmıştır. Bunları, suçluların telaşı içinde bulundukları için akıl almaz yalanlar ortaya atan Rumlara göstereceğiz," dedi. Glafkos Klerides, 4 Eylül 1974 günü Kıbrıs Cumhuriyeti hükûmetinin "son günlerde yasadışı olarak silahlanmış Rumlardan yüzlerce silah topladığını" belirtti. Türk basını, katliamla ilgili haberlerin Yunanistan'da yayınlanmasını Yunan hükûmetinin istemediğini, bu nedenle basına baskı yapıldığını ve bu konuda haberlerin çıkmadığını yazdı.
Türkiye, Birleşmiş Milletlere gönderdiği mektubunda, katliamı "Yunan ve Rum saldırganlar tarafından insanlığa karşı işlenen daha büyük bir suç" olarak niteledi. William Richard Mead, katliamın gerçekleşmesinde Birleşmiş Milletler'in de suçu olduğunu; çünkü BM'nin önlem almadığını iddia etmiştir. Rüstem Haliloğlu, "Atlılar, Sandallar ve Muratağa'daki toplu Türk katliamları"nın Türk ordusunun İkinci Kıbrıs Harekâtı'nı yapma kararını haklı çıkardığını savunur.
İlgili yayınlar ve araştırmalar
İskoçyalı Kıbrıslı Rum yazar Antonis "Tony" Angastiniyotis katliamın hakkında Kan Sesi adlı bir belgesel hazırlamıştır. Belgesel Türklerden olumlu tepkiler görse de Rumlardan çok sert tepkiler almıştır. Belgesel içeriği aynı zamanda kitap olarak da yayınlanmıştır. Muratağa, Sandallar ve Atlılar Şehitlerini Yaşatma Derneği ise katliam hakkında 1955-74 Adım Adım Soykırım - Muratağa, Atlılar, Sandallar adlı bir kitap yayınlamıştır.
Toplu mezarların açılması ve bireysel definler
Muratağa toplu mezarından çıkarılan naaşların DNA analizi yoluyla teşhisi sonrasında defnedildiği mezarlık (2021).
Muratağa-Sandallar ve Atlılar köylerinde 126 kişinin gömülü olduğu iki toplu mezar, iki toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesinin çalışmaları çerçevesinde 2015 yılında açıldı. Çalışmalar kapsamında katliamda öldürülenlerin DNA ile kimliklendirileceği ve insan haklarına uygun şekilde mezarlara sahip olacakları açıklandı. Dört arkeoloğun yürüttüğü mezarın açılması sürecinde, öncelikle şehitlik çevresi kapatıldı ve toplu mezar üzerine döşenen mermer kırıldı. Bu tarihten önce katliamda öldürülenler resmî olarak kayıp şahıslar listesinde yer almaktaydı.
6 Eylül 2018 tarihinde kimliklendirilmiş 12 kişi için cenaze töreni düzenlendi ve defnedilmeleriyle birlikte toplamda bireysel olarak defnedilmiş kişi sayısı 20'ye ulaştı. 7 Ekim 2019'da devlet töreniyle 21 katliam kurbanının daha definleri gerçekleşti.
26 Aralık 2020 tarihinde, katliamda öldürülen ve kimliği tespit edilen 14 çocuk defnedildi. Defnedilen çocuklardan en küçüğü dört aylık Hayriye Arif, en büyüğü 15 yaşındaki Ayşe Hasan'dı.
Anma
Muratağa toplu mezarının kazılması sonrasında, toplu mezar çukuruna yapılan anıt (2021).
Kıbrıs Türk toplumunda
Katliamın anısına "Muratağa, Atlılar ve Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği" adlı bir dernek kurulmuştur. Bu dernek, amacının "Muratağa-Atlılar-Sandallar şehitlerinin ölümsüzleşmesi, gelecek nesillere ve dünyaya bu üç köyde yaşanan vahşeti aktarmak ve şehitlerin anılmalarını sağlamak" olduğunu belirtmiştir. Katliamdan kurtulanların katliamın faillerini hatırlaması nedeniyle dernek katliamı yapanlardan 30 kadarının kimliğinin tespit edildiğini iddia etmiştir. 2010 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Polisi, konu hakkında araştırma başlatmıştır. Günümüzde Muratağa, Sandallar ve Atlılar köyleri "Şehitler" olarak da adlandırılmaktadır. Katliamda öldürülenler için iki tane şehitlik yapılmıştır. Cesetler, bu şehitliklere bulunduktan sonra nakledildi ve 1980 yılında çevre duvarlarının da yapılmasıyla şehitlik bugünkü hâline kavuştu. Orada bir de müze bulunmaktadır.
Kıbrıs Rum toplumunda
Niyazi Kızılyürek, üç köyde gerçekleşen katliamı, Taşkent Katliamı ile birlikte Kıbrıs Rum toplumunun "yüzleşmekten kaçındığı", "konuşmak istemediği" bir konu olarak nitelemektedir. Kızılyürek'e göre "Konuyu gündeme getirmeye çalışan az sayıda duyarlı gazeteci ve aydın, şu klişe yanıtla kestirmeden susturulmak isteniyor: 'Cinayetleri birkaç sorumsuz fanatik işledi, bunlar Kıbrıs Rum toplumuna mal edilemez!'" Yine Kızılyürek, katliamın faillerinin kim olduğunun Kıbrıs Rum toplumunda bilindiğini ve bu kişilerden tek bir tanesinin dahi pişmanlık duyduğuna dair bir açıklama yapmadığını aktarmaktadır. Bir Hınç ve Şiddet Tarihi kitabının çalışması bağlamında 2014 yılında ulaşılmış olan M. isimli bir fail, "Benim gözümde onlar insan değil taş idi. en taşlara kurşun sıktım, insanlara değil. Pişman değilim." ifadesini kullanmıştır.
Katliamın kurbanlarına dair bir Rum siyasi partisinden ilk anma, 9 Eylül 2015 tarihinde mezarları ziyaret edip çiçek bırakan AKEL tarafından gerçekleştirildi. AKEL milletvekili Eleni Mavru konuyla ilgili yazısında her iki toplumun da yalnızca kendilerinin başına gelenleri okullarında çocuklara öğrettiklerini yazdı. AKEL'in ziyaretine dair diğer Rum siyasi partilerinden herhangi bir yorum gelmedi. Fileleftheros gazetesinde yazan, milliyetçi görüşe sahip Aristos Mihailidis ise "birkaç fanatik Kıbrıslı Rum" tarafından gerçekleştirilen bu olayların "işgalci Türk ordusunun Kıbrıslı Rumlara karşı giriştiği katliamlarla karşılaştırılamayacağı" görüşünü savundu.
2011-13 yılları arasında Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Erato Kozaku-Markullis, 2016 yılında sosyal medya hasabından paylaştığı fotoğraflı bir mesajda, "14 Ağustos 1974 günü EOKA-B aşırılıkçıları tarafından işlenen korkunç cinayetlerin sonucu olarak Atlılar, Muratağa ve Sandallar'da öldürülen 126 kadın ve çocuk ve Taşkent'te öldürülen 85 sivil erkek nedeniyle Kıbrıs Türklerinden özür diliyorum" ifadelerini kullandı.
|