07 Eylül 2024, 22:42
|
#3
|
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Yanıt: Sait Faik Abasıyanık Sözleri | Ünlü Sözler
Teselliye ihtiyacım yok, dedi. Sizin kuyumcu çarşısına dönen dişleriniz başkalarının etini, ekmeğini yemek için bir vesile ise ben halimden memnunum.
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku. Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
forumadasi.com
Yazı yazmam için bana çiçek, kuş hürriyeti değil, içimdeki aşkın, deliliğin, oturmaz düşüncenin hürriyeti lazım. Küçücük hürriyetler değil, alabildiğine yüz verilmiş çocuk hürriyeti istiyordum.
İnsanlar tuhaf! Kendilerini sevmeyen, önem vermeyene daha bir büsbütün tutuluyor, kendisini küçük görür gibi olana musallat oluyorlar.
Camları buğulu bir kahvenin içinde elleri nasırlı, yüzleri güneş ve rüzgarla çizgili insanların arasında, bugünü de bir günah, daha doğrusu bir kötülük işlemeden bitirecektim.
Bir saadet denizi içinde felaketlerden kurtulmuş bir sandal gibiyim; yelkenler paramparça, sandal su içinde. Hayır, sandalcı gibiyim.
Birdenbire her şeyi hoşuma gitmişti. Ama ben onun birdenbire hoşuna gitmemiştim. Ağır ağır hoşuna gider miyim acaba? Buralarını düşünmedim. Düşünmedim, hemen o gece ona aşık oldum.
Konuşurken düşünmüyor muyduk? Düşünüyorduk ama hatalara düşüyor, bir türlü onaramayacağımız haltlar karıştırıyorduk. Sonradan ne kadar pişman oluyor, söylediğimiz, hırsla söylediğimiz bir sözden ne kadar utanıyorduk.
Sabahleyin evden çıkarken büyük adamlar gibi ciddi, tüccar gibi hesaplı, zeki olmayı kararlaştırıyor; akşama doğru deli dolu, hesapsız, sersem bir halde evime dönüyorum.
Kitaplar, bir zamanlar bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler.
Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da görmeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük.
Dilerim Allah’tan: Onu da benim gibi belalara müptela kılsın! Bir insanı özlesin! İşini gücünü, havayı suyu, yemeği bir tarafa bıraksın! Böyle bir pencere önünde beklesin!
Artık denizin dibi kapkaranlık kesildi. Denizin dibine, iki yüz metreden sonra yedi rengin yalnız moru girer. Orada hiç bitmeyen lacivert bir gece vardır. Bu gecenin içindeki canlıların ışıkları kendiliklerindendir; yıldızlar gibi.
Ben ne istediğini adamakıllı bilen birisi değilim. Yalnız bildiğim bir şey varsa o da, başkaları iyi şeyler yaparsa derhal anlıyorum. Ben hakiki bir köylüyüm. Yarım yamalak tahsilimle iyiyi, kötüyü tefrik ediyorum; bu bana yeter!
|
|
Alıntı
|