MÜTEVÂTİR HADİSLER
Her tabakada, yalan üzerinde birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun rivayet ettiği hadise mütevatir hadis denir. Hadisin sahabe, tabiin ve etba’ut-tabiîn dönemlerinde râvîlerinin sayısının çok olması, o haberin reddedilemez bir kesinlik kazandığını gösterir. Bu bakımdan mütevatir hadis*ler, kendilerinden hiç şüphe edilmeyen en sahih hadislerdir.
Mütevatir hadis ile amel etmek farz olup, onu inkâr eden dinden çıkar. Bu çeşit hadislerin ortaya koyduğu hüküm kesinlik ifade eder. Mütevatir hadisler, delil olma bakımından Kur'ân'a yakın kuvvettedir.
Mütevatir Hadisler ikiye ayrılır:
A. Lafzî Mütevatir:
Senedi oluşturan tüm râvîlerin aynı lafızlarla rivayet ettikleri hadistir. Meselâ;
"Kim bilerek bana yalan söz isnat ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın”[4] hadisi buna örnektir.
Bu hadis Hazreti Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in ağzından çıktığı şekliyle tevatür derecesinde tüm râvîler tarafından aynı lafızlarla rivayet edilmiştir.
B. Manevî Mütevatir:
Lafzı farklı olmakla beraber senedi oluşturan tüm râvîlerin aynı anlam ile rivayet ettikleri hadistir. Mütevatir hadislerin çoğunluğunu manevi mütevatir hadisler oluşturur.
Dua sırasında ellerin kaldırılması bu çeşit mütevatire örnek gösterilebilir. Çünkü Hazreti Peygamber'in dua sırasında ellerini kaldırdığına dair yüz kadar hadis rivayet edilmiştir. Fakat bunlar değişik olaylarla ilgili, değişik şekillerde ve farklı ifadelerle nakledilmiştir. Belki her olay hakkında lafzî tevatür gerçekleşmemiştir, fakat bütün rivayetlerin birleştiği ortak anlam, dua sırasında ellerin kaldırılmış olmasıdır. Bunun gibi namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerin yapılış şekilleri de manevi mütevatir sünnete örnek verilebilir.