Bilsen...
Bilsen...
Bilsen..
Ters yokuşa bile, düzden akardın,
Gönül vadisine akmayı bilsen.
Sönmüş her alevi özden yakardın,
Gönül ateşini yakmayı bilsen..
Girdiğin gönül’ü mamur ederdin,
Sevdiğin herkesi, memur ederdin,
Bastığın toprağı imar ederdin,
Gönül bahçesini ekmeyi bilsen..
Gül ekerdin toprak edip kayayı,
Koklatırdın gönle düşen dünyayı,
Yorumlardın sence en zor rüyayı,
Her gece düşüme girmeyi bilsen..
Yarışırken hayat denen kulvarda,
Arar mıydın olsa, başka kullarda,
Yorulmazdın hakka, giden yollarda,
Dizlerine derman bulmayı bilsen..
Attığın adımlar, sayılsa her gün,
Film olup sunulsa, koskoca ömrün,
Ha bugün yaşadın, ha dünden öldün,
Boş geçen zamana yanmayı bilsen..
Elinde mi gönlün ele sevdirmek,
Elde olan bence bir gönle girmek,
Girdiğin gönül’e sevgiler ekmek,
Gönlündeki gülü sunmayı bilsen..
Var olan her şeyin var ise sonu,
Varlığı yok saymak değildir konu,
Hikmet dağılırken, yapılmış sunu,
Verilen gizliyi almayı bilsen..
Etrafında her şey, aşikâr iken,
Düz yolda yürürken saplanır diken,
İbretlik her bir şey saklanır iken,
Gönlündeki gözle bakmayı bilsen..
03.03.2008
Necati ŞİMŞEK
Ankara
|