Allah söze değil, niyete bakar.
Allah söze değil, niyete bakar.
Hz. Musa bir gün bir başına dağları dolanırken uzaktan yoksul ve yalnız bir çoban görmüş. Çoban dizüstü çökmüş ellerini semaya açıp dua etmekteymiş. Bu durum Musa'nın çok hoşuna gitmiş ama yaklaşıp da çobanın duasını duyunca afallamış
"Kurban olduğum Allah'ım seni ne kadar severim bir bilsen. Ne istersen yaparım yeter ki sen iste. Sürüdeki en yağlı koyunu kes desen gözümü kırpmadan keserim senin için. Koyun kavurması güzeldir Allah'ım kuyruk yağını da alır pilavına katarsın tadından yenmez olur."
Musa duaya kulak kabartarak çobana yaklaşmış.
"Yeter ki sen dile ayaklarını yıkarım. Kulaklarını temizler bitlerini ayıklarım. Ne kadar çok severim ben seni. Sana çok hayranım!"
Duydukları karşısında Musa öfkeden küplere binmiş. Bağıra çağıra kesmiş çobanın duasını: "Sus seni cahil adam! Ne yaptığını sanırsın. Allah hiç pilav yer mi? Allah'ın ayakları mı var ki yıkayasın? Böyle dua mı olurmuş? Külliyen günaha giriyorsun. Derhal tövbe et!"
Çoban Musa'dan azarı işitince kulaklarına kadar kızarmış utancından yerin dibine geçmiş. Özür üstüne özür dilemiş bir daha böyle kendi kafasına göre dua etmeyeceğine yeminler etmiş. O gün akşama kadar Musa çobanın yanında durup ona temel duaları ezberletmiş. Sonra "Allah benden razı olur iyi bir iş yaptım" diye düşünüp yoluna devam etmiş. Ama o gece bir ses işitmiş. Seslenen Rab imiş.
"Ey Musa sen bugün ne yaptın? Sen ayırmaya mı geldin buluşturmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın. Ağzından çıkan lafı bilmese de o çoban inancında samimiydi. Kalbi temiz niyeti halisti. Biz kelimelere bakmayız. Niyete bakarız. Kelimelere bakacak olsak yeryüzünde insan kalmazdı! Biz çobandan razıydık. Başkasına metih olan söz sana zemdir. Ona bal olan sana zehirdir. Sen işittiklerini inkar ve küfür saydın ama bilsen ki bir kabahati varsa bile ne tatlı kabahattir onun ki."
Musa hatasını anlamış. Ertesi gün güneş doğar doğmaz çobanı görmek için tekrar dağa çıkmış. Çoban yine duaya durmuş. Ama dünkü heyecanından samimiyetinden eser yokmuş artık. Öğretildiği gibi yakarmaya gayret gösterdiğinden aman bir yanlış laf etmeyeyim diye takılıyor kekeliyor terliyormuş. Musa çobana ettiğinden pişman olup sırtını okşamış ve demiş ki:
"Ey dost ben hatalıyım ne olur affet. Bildiğin gibi dua et. Allah'ın nazarında böylesi daha kıymetlidir."
Çoban Musa'dan bunları işitince hayrete düşmüş ama bir o kadar da rahatlamış. Ne var ki o artık bir üst aşamaya vasıl olduğundan masum inkarına tatlı günahına dönmeyip Musa'nın öğrettiği ezbercilikte de kalmayıp tüm bunların ötesine geçmiş. Rabbine yakın mutlu mesut mübarek bir hayat sürmüş.
|