29 Ekim 2022, 11:33
|
#44
|
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim.
Ne haftaydı günlüğüm ya,
Nasıl yoruldum anlatamam...
Muhabbet kuşum geçen haftasonundan halsiz ve hiçbir şey yemiyordu. Zorla da olsa artık ne su içiyor, ne yem yiyordu.
Çevrede veteriner klinikleri var, mahallemizde dahil... Ama sağ olsunlar muhabbet kuşlarından anlayan veteriner yok. Tüm hayvanlara bakmayacaksınız o zaman bu mesleğin ticari boyutuyla ilgilendiğinizi gösteriyor.
Eskiden, eski kuşumuzu İstanbul'da otururken veterinere götürmüştük yine, kuşlardan anlıyordu. İshalini tedavi etmişti. Verdiği antibiyotiği de piyasada bulabiliyordun.
Bir keresinde kuşumuz ayağını kapıya sıkıştırmıştı çok kötüydü ama ayak bileğini sarıp halka takmıştı. Bir süre sonra kuşumuzun ayağı iyileşmişti. İşte ben böyle işinin ehli anlayan veterinerler arıyorum yok.
Şimdi veterineri geçtim ilaçta bulamıyorsun tedavi eden. Tüm faydalı kuş ilaçları piyasadan kaldırılmış, yok bulamıyorsun.
İnsanlarda olduğu gibi yani... Nasıl bizler, sakladığımız faydalı eski ilaçlarımızı artık piyasada bulamıyoruz... Bu durum tüm canlılar için geçerli duruma gelmiş. Daha çok anlık çözüm üreten, hasta olsun yine gelsin mantığıyla hazırlanıyor sanki ilaçlar...
En son üniversitenin hayvan hastanesine götürdüm kuşu... Verdikleri bir ilaç tüm hayvanlarda kullanılan antibiyotik, diğer bir tanesi insanlarında kullandığı vücudun minerallerini geri kazanması için kullanılan bir ilaç.
Kereta toparladı ama şimdi daha iyi... Onu hasta görünce odama almıştım, o sabah rahatsızlığı nedeniyle sabaha karşı uyuyamadım seslerinden, zor nefes alıyordu.
Onu veterine götürmek ilk gece işe yaramasa da, bir kaç güne toparladı.
Ama kuşu doktora götürdüğümüz günün gecesi bu kez üst kat komşumuz kalp krizi geçirmiş. Gecenin bir yarısı zil çalmaya başladı, nasıl tedirgin uykudan uyandım bilmiyorum.
O gece de uykusuz kaldım, erken uyuyamadım falan haftayı yorgun kapattım...
Kapıyı kim çalardı ki gece gece abimler sandım bir şey oldu sandım ilk. Sonra üst kattan babamı çağırdılar, adamı ambulansa taşımak için.
O gece sanırım götürdüklerinde vefat etmiş komşumuz. Ama ambulansa bindirirlerken ki hali gözümün önünden gitmiyor hala...
Yalnız o gün cenazesini alıp başka şehre götürdüler sanırım. Ailesi ve yakınları akşama eve geldiğinde, kapının önünde kavga çıktı. Ailesinde hiç üzülme falan göremedik, sanki gezmeye gitmiş gelmişler gibi.
Üzüntü olsa cenaze günü kavga çıkar mı sokakta... Daha adam öleli 24 saat olmadan. Olan ölene mi oluyor, kalana mı bilemedim.
Aynı gün mahallede karşı evde bir komşunun da annesi vefat etti, aynı gün. Mahalle vefat edenler mahallesine döndü. Hatta konu komşu esprisini bile yapmaya başlamış.
Kendimize dikkat edelim, azrail kapımıza geldi diye.
Az kalsın muhabbet kuşum da nasibini alıyordu, çok şükür tedaviye cevap veriyor artık.
Üzerimde ki o üzüntü bulutları kalktı ama yerini kendini salmışlığa bıraktı...
Dengesiz uyuyarak, stres ve yorgun bir halde bir de işe gittim ölü gibi. Böyle psikolojik olarak yorucu bir haftanın içinden çıktım.
Dilek dilemicem, yeni bir hafta, güzel şeyler olsun diye... Ben dileyince aksi oluyor.
Akışına bırakıyorum... Hem daha bu hafta bitmedi...
Bugün için olan dilek ve duygularım ise kalbimde saklı
Sana da söyleyemem
|
|
|