Eğlenceli bir eğitim hayatım yoktu benim.
Okulu asanların sıkıcı bulacağı bir öğrenciliğim oldu.
Okuldan kaçma hikayem bile yok. Okulun son günleri okulu ekecekken bile evdekilere okula gitmeyeceğimi arkadaşlarla cafede toplanacağımızı söylemiştim. Siz düşünün sıkıcılığı
Çılgınlık demeyelim de, cesaretli bir davranış sergilemiştim bir konuda.
Serseri bir öğrenciyi babasının parasıyla herkese emir verebileceğini zanneden çocuğun okuldan gönderilmesinde tek payı olan kişiyimdir.
Derslerde zaten öğretmenlere saygısızlık yapmayı kendine hak gören, bir gün başka bir derste daha da ileri gidip tüm sınıfa emir vermeye kadar gidip, eğer ayağa kalkıp hocanın selamını alırsak ......... şeklinde ağza alınmayacak çok ağır bir küfür etmişti. Ailelerimizi karıştırmıştı küfre. Ben hayatta böyle bir şeyi kabul etmem kaldıramam. Dersteyken izin aldım hocadan, müdürün yanına gittim, durumu anlattım.
Müdür dinledi beni. Ama tabi bir tek benim sözümle hareket edemez sonuçta. Şahit de göstermemi söyledi. Başka bir arkadaşın adını da söyledim. Kız ilk çekindi konuşmak istemedi, müdür biraz fırça attı. Kız anlattı sonra olanları.
Çocuğu o günden sonra daha görmedim. Çünkü bu olay bardağı taşıran son damla olmuştu. Ailesine söylemişler ve ailesi okuldan aldı çocuğu. Serseri bir çocuktu, belki başıma bela da alabilirdim. Belki benim şikayet ettiğimi hiç öğrenmedi. Bende öğrenip öğrenmediğini hiçbir zaman bilmedim. Öyle işte.