|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
30 Haziran 2022, 12:31 | #1 |
|
Arkeoloji Sözlüğü
Arkeoloji Sözlüğü
-A-
ABAKUS: Sütun başlıklarının en üstünde yeralan taş levhaya verilen ad. AEDILIS: Roma İmpatorluğu'nda kentin ekonomik ve polisiye işleriyle ilgilenen devlet memurlarına verilen ad. AGER PUBLICUS: Savaşlarda elde edilen kamu topraklarının adı. AGONOTHETES: Eski Yunanistan'da yarışmaların düzenlenmesinden sorumlu yöneticilere verilen ad. AGORA: Eski Yunanistan'da pazar yeri ya da antik kentin merkezine verilen ad. AKROPOL (Sitadel): Genellikle sur duvarlarıyla çevrili, bir saldırı anında koruma amaçlı kullanılabilen yukarı şehir. Bu kelime genellikle Antik Yunan yerleşimleri için kullanılır. Ancak bu nitelikleri taşıyan diğer yerleşimler de bu terimle adlandırılabilir. Kentin dini ve idari binaları genellikle bu bölümde yeralmaktadır. Özellikle M.Ö. V. yüzyıldan başlayarak tamamen kutsal yapılara ayrılmıştır. AKROTER: Alınlığın üst köşelerine yerleştirilen oyma bezemeler ve heykelciklere verilen ad. ALINLIK: Tapınağın ön yüzü boyunca ve çatı düzeyinde yer alan ikizkenar üçgen biçimli duvara verilen ad. ALLOGENLER: Eski Yunan kentlerinde yaşayan ve kölelerden daha fazla, fakat yurttaşlardan daha az haklara sahip olan kişilere verilen ad. ALTAR (Sunak): Tapınaklarda tanrılara adanan kurbanların kesildiği yere verilen addır. AMPHIKTYONES: Komşu kent devletlerinin biraraya gelmesiyle kurulmuş bulunan dinsel birliklere verilen ad. ANALEMMA: Bir tiyatroda cavea'yı iki yandan sınırlayan istinat (=destek) duvarına verilen ad. ANDRONITIS: Hellen evlerinde erkekler için ayrımış bölüme verilen ad. ANTA: Bir tapınakta naos yan duvarlarının ucunda yer alan pilastr'a verilen ad. Bir başka deyimle, tapınakların cella duvarlarının iki yanından ileriye doğru uzanan çıkıntıların ucunda yeralan, dörtgen planlı ve bir yanından duvara bitişik yarım sütunun adı. AOIDAS: Hymnos'ları yaratan ve şarkı gibi okuyan rahiplere verilen ad. APELLA: Sparta'da Halk Meclisi'ne verilen ad. APSIS: Bir mekanda yarım daire şeklinde yapılmış bölüm ARİ: Hint-Avrupa dil ailesinin, Hint-İran kolunu konuşan insanlara verilen ad. Bu terim bir bütün olarak, M.S. XIX. yüzyılın sonlarında, Hint Avrupa ırkı için kullanılmaya başlanmıştır. AREOPAGOS: Eski Yunanistan'da Soylular-Aristokratlar Meclisine verilen ad. ARKAİK DÖNEM: Eski Yunanistan'da M.Ö. VII.-VI yüzyıllara denk gelen döneme verilen ad. Bu dönemde Marksistlerin 'Köleci Toplum' adını verdikleri şehir-devletler (=poleis) kurulmuştur. ARKEOMETRİ: Fizik, kimya, biyoloji, botanik, zooloji ve jeofizik gibi bilimlerin, arkeolojik alanlarda gerçekleştirilen uygulamalarına verilen addır. Örneğin, metal buluntulardan alınan örneklerin elektron mikroskopla incelenerek yapım tekniklerinin araştırılması, seramiklerin kesitlerinin alınıp, kullanılan kilin yatağının belirlenmesi, seramik kaplarda buluna mikroskopik miktardaki yemek kalıntılarının analiz edilip tanımlanması arkeometri biliminin işidir. Organik buluntuların tarihlendirilmesi için başvurulan 'Karbon 14' tarihleme yöntemi de arkeometrinin en önemli uygulamalarından biridir. ARKHITRAV (Baştaban): Sütunların üzerindeki üst yapının en alt elemanını oluşturan yatay bloklara verilen ad. Bir başka deyimle, saçaklığın kiriş görevi yapan en üst parçasının adı. ARKHON: M.Ö. VIII.-VII. yüzyıllarda kent devletlerinde siyasal yapılanmanın değişmesi sonucu seçimle işbaşına gelen yöneticilere verilen ad. Daha sonraları bu isim (Arkhon ya da Arkhont olarak), Bizans İmparatorluğu'nda büyük toprak sahibi aristokratlar için kullanılmıştır. ARTABE: Üç Modii (modius=8,754 litre)'ye eşit olan Perslerin, Yunanlıların ve Mısırlıların küçük değer farklılıklarıyla kullandıkları bir kuru ürün ölçeğine verilen ad. AUCTORITES: Latince'de 'saygınlık' anlamına gelen kelime. AYRIŞKAN DİLLER: Çince ve İngilizce gibi, göreceli olarak az çekimi olan, fakat anlam aktarmak için büyük ölçüde sentaksa (=sözdizimi) ve sözcüklerin konumuna dayanan dillere verilen ad. Konu Fiona tarafından (30 Haziran 2022 Saat 12:33 ) değiştirilmiştir. |
30 Haziran 2022, 12:32 | #2 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-B-
BASILEUS: Kent devletlerinin ilk yıllarında Yunan krallarına verilen ad. BASTİYON: Tunç Devri ve Erken Demir Çağı kalelerinde, sur duvarlarına belirli aralıklarla yapılan gözetleme kulelerinin taban yapısına verilen ad. Bastiyon ve kurtinler, bir taraftan savunmayı kolaylaştırırken, diğer yandan da surların, üstündeki yüksek yapıların ağırlığına dayanmasını sağlardı. BELİRTEÇ: Hiyeroglif yazıda, bir sözcüğün sesini değil, anlamını belirleyen ögeye verilen ad. BEMA: Tiyatroda sahnenin önündeki platforma verilen ad. BİNDİRME KEMER (İng. Arch): Bir açıklığın iki yanındaki taşların, birbirlerinin üzerindeki her sırada biraz daha ileriye kaydırılarak, sonunda birbirlerine dokunacak şekilde yaklaştırılmaları sonucu oluşturulmuş kemere verilen ad. Bu kemerlerde taşan yüzeyler kesilip düzeltilirdi. BOIOTIA: Orta Yunanistan'da Tunç Çağı Dönemi'nde zenginliği ve gücü ile ünlü bölgeye verilen ad. En önemli kenti Thebai idi. BOULEUTERION: Eski Yunanistanda Senato binasına verilen ad. Aynı zamanda Boule'nin toplantı yeri BUCELLARI: Roma İmparatorluğu'nda bucella (=asker maaşı) alan silahlı birliklere verilen ad. BOULE: Kent devletlerinde danışma meclisine verilen ad. Bu görevinin yanısıra, parasal konular,savaş ve dış siyaset sorunlarıyla da uğraşan, Halk Meclisi'nde görüşülecek maddeleri hazırlayan etkin bir hükümet organıydı. Demosların nüfuslarına göre gösterdikleri belirli sayıda aday arasından seçilen üyelerden oluşurdu. BULUNTU (İng. Find): Arkeolojik kazılardan elde edilen insan elinden çıkma (İng. Artifact) taşınabilir eşyalara verilen isimdir. Seramik parçaları, heykeller, metal eşyalar buluntulara örnektir. |
30 Haziran 2022, 12:34 | #3 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-C , Ç-
CAPUT MUNDI: Latince'de dünyanın başkenti anlamına gelen sözcük. CARDO: Roma şehirciliğinde, kentin orta yerinde decumanus ile kesişen kuzey-güney caddesine verilen ad. CARTULARIUS: Kamuyu ilgilendiren anlaşma sözleşme benzeri belgeleri koruyan kilise görevlilerine verilen ad. Sonraları Papalık sarayında ve Bizans'ta yüksek bir memurluk konumuna gelmiştir. CAVEA: Bir tiyatroda izleyicilerin oturduğu kademeli bölüme verilen ad. Genellikle yamaçlara yaslanan cavea'ların biçimi, ilke olarak yarım yuvarlaktı. Ancak M.Ö. IV. yüzyıldan sonra, kimi tiyatrolarda cavea, tepeden analemma'ya doğru genişletilerek elip biçimini almıştır. Cavea, topografik özelliklere göre değişen, ancak genelde 26-27 derece olan bir açı yapardı. Düzlük alanlarda ise bu açı 10 dereceye inerdi. Cavea eğiminin araziye oranı 1 / 2:26.6'dır. CELLA: Tapınağın içinde tanrı heykelinin korunduğu kutsal bölüme verilen ad. CENOTAPHE: Ünlü kişilerin anısına dikilmiş fakat içine gömü yapılmamış boş mezar-anıtlara verilen ad. CENSOR: Roma'nın cumhuriyet olduğu dönemde, önceleri yurttaşların daha sonraları ise senatörlerin listelerini düzenleyen devlet memurlarına verilen ad. CENTURIA: 'Patrici' ya da 'Pleb', her sınıftan insanın servet dilimlerinin ölçüt olarak alınarak beş sınıfa ayrıldığı toplumsal ve askeri örgütlenme birimlerine verilen ad. CENTURION: Bir centuria'ya, yani 100 kişilk bölüğe komuta eden subaylara verilen ad. CIVITAS: Roma İmparatorluğu'nda duruma göre şehir ya da devlet anlamlarında kullanılmıştır. CIVITAS SENATUS: Roma İmparatorluğu'nda, kent sınırları içinde hukuken örgütlenmiş özgür insanlar kuruluna verilen ad. CLIENT: Bir yurttaşın koruması altında bulunup ona hizmet etme yükümlülüğüyle bağlanmış, sığıntı ya da yanaşma konumundaki insanlara verilen ad. COLON: Roma İmparatorluğu'nda kuramsal olarak özgür ama fiilen işlediği toprağın kiracısı durumundaki köylü sınıfına verilen ad. Roma İmparatorluğu'nda ve daha sonraları Bizans'ta (=Doğu Roma İmparatorluğu) çiftçiler, 'bağımsız küçük mülk sahipleri', 'özgür kolonlar' ve 'sicilli kolonlar' (=coloni adscriptii) olmak üzere üçe ayılmıştı. COMES: Roma İmparatorluğu'nun son dönemlerinde imparatorun maiyetinden bazı kişilere verilen ad. Daha sonraları bu ünvan 'Kontluk'a dönüşmüştür. COMITATENSES: Roma İmparatorluğu'nda bir savaş alanından diğerine kolaylıkla aktarılabilen seyyar birliklere verilen ad. COMITIA CENTURIATA: Roma'nın cumhuriyet olduğu dönemde, savaş ve barışa karar vermek ve 'Imperium' yetkisine sahip konsülleri seçmek de dahil olmak üzere 'Comitia Curiata'nın tüm yetkilerini elinde toplayan seçici meclise verilen ad. COMITIA CURIATA: Roma'nın krallık olduğu dönemde, yurttaşların curia'lar olarak katıldıkları, her curia'nın tek bir oy kullandığı, yasama yetkisiyle donatılmış ve kralı seçmekle görevli olan meclis. COMITIA TRIBUTA: Patrici ve Pleb yurttaşlardan oluşan ve 'Consillium Plebis'in yerini alan meclis. Bu mecliste oylama, diğer 'Comitia'larda olduğu gibi gruplar halinde yapılıyordu. 4'ü kentli 31'i köylü kökenli olan 35 kavmin her birinin tek bir oy hakkı vardı. Kırsal kavimlere yalnızca toprak sahiplerinin kaydolabilmesinden ötürü, bu mecliste de ağırlık zengin sınıfların elindeydi. M.Ö. 287 yılında 'Comitia Tribunata'nın kararlarının senatörler tarafından onaylanma zorunluluğu kaldırılarak senatoyla eşit bir konuma ve yasama erkine sahip olmasına karar verildi. CONCILLIUM PLEBIS: Roma'nın cumhuriyet olduğu dönemde Pleb (=Halk) kurulu yada halk konseyine verilen ad. M.Ö. 451 yılında yasa çıkarma yetkisini elde etmiştir. CONSUL: Roma'nın cumhuriyet olduğu dönemde, 'Comitiata Ceturiata' tarafından bir yıllığına seçilen ve 'Imperium' yetkisiyle donatılmış iki magistratus'tan herbirine verilen ad. Bizans döneminde görevleriyle yetkisi son derece sınırlı bir hale gelmiş, daha sonra önemini yitirerek yalnızca onursal bir ünvan olarak kalmıştır. CUNEUS: Bir tiyatroda cavea'nın merdivenlerle bölünmesi sonucu ortaya çıkan üçgen biçimli alanlardan herbirine verilen ad. CURIA: Latince kelime anlamı 'kardeşler topluluğu'dur. Roma İmparatorluğu'nda yerel meclis anlamında kullanıldığı gibi, Roma'nın krallık döneminde de 'Populus Romanus'u oluşturan kabilelerin bölündüğü birliklere(=fratri) bu ad verilmiştir. CURIALES: Civitas Senatus'ta, yaklaşık 100 dönüm araziye sahip ve o civitas'ın soylularını oluşturan curia üyelerine verilen ad. (Tekili, Curio) CURIATA: Roma'nın krallık olduğu dönemde yurttaşların curia'lar olarak katıldıkları meclise verilen ad. Örneğin, Comitia Curiata Kralı seçmekle yükümlü olan meclisti. ÇEKİMLİ DİLLER: Yunanca, Latince ve Almanca gibi, anlamı aktarmak için büyük ölçüde çekimlere ya da sözcük biçiminin (morfoloji) değişimine dayanan dillere verilen ad. ÇİVİ YAZISI (İng.Cuneiform): Mezopotamya'da geliştirilen ve ıslak kile, çiviye benzer uçla bastırarak yazılan yazı sistemine verilen ad. ÇOKKÖKTENCİLİK (İng. Poligenesis): Özellikle insanları ve dillerin bir çok kökene bağlı olduğunu savunan inanca verilen ad. Tekköktencilik inancının tersi. |
30 Haziran 2022, 12:35 | #4 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-D-
DECUMANUS: Roma şehirciliğinde, kentin orta yerinde cardo ile kesişen doğu-batı caddesine verilen ad. DECURIA: Roma'nın krallık döneminde curia'ları oluşturan 10 kişilk gruplara verilen ad. Bu dönemde her boy içinde 10 decuria'lık 30 curia bulunurdu. DECURIONES: Roma'ya tabi kentlerin curia üyelerinin oluşturduğu soylular sınıfına verilen ad. DEİSTLER: XVII. ve XVIII. yüzyılda formel din kurallarını reddeden ve Tanrı'nın varlığının doğadan yola çıkılarak kanıtlanabileceğini savunan bir grup düşünüre verilen ad. Hz. İsa'nın tanrısallığından kuşku duymaları onları Ariusçuluğa ve Üniteryanizm'e sevk etmiştir. DEME: Yunanca 'demos' kelimesinden gelmektedir. Eski Yunanistan'da sitelerin, özellikle Atina'nın yönetim bölgesine verilen bir addı. Bizans İmparatorluğu döneminde ise, Constantinopolis'te ve diğer büyük kentlerde halkın tuttuğu yarı siyasi-yarı askeri hiziplere bu ad verilirdi. DEMOKRATIA: Eski Yunanistan'da halk egemenliğine verilen ad. DEMOTİK: Dar anlamda Hiyeroglif'ten ve Hiyeratik'ten yüretilen yazıya verilen ad. Mısır'da M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Terim, aynı dönemde kullanılan dili tanımlamak için de kullanılır. DENDOKRONOLOJİ: Bir ağacın yaşını ve içinde yer aldığı ya da kullanıldığı arkeolojik ortamın zamanını belirlemek için ağaç halkalarından yararlanma yöntemine verilen ad. DETERMİNATİF: Eski Uygarlıklara ait yazıların çözümü sırasında yararlanılan ve genellikle çözülmüş çağdaş ya da komşu uygarlıkların dillerine ait sınırlayıcı kelimeler. DIADOKH (Diadokhoi): İskenderin ölümünden sonra ona en yakın olan komutanlarına verilen ad. DIAZOMA: Eski Yunanistan'da tiyatrolarda cavea'yı yatay olarak parçalara ayıran geçitlere verilen ad. DIOECESE: Roma İmparatoru Diocletianus zamanında, Roma topraklarının ayrıldığı büyük eyaletler. Bunlar birleşerek Praefectura'ları oluştururdu. DİKİLİTAŞ (İng. Obelisk): Üzerine şekiller ya da yazılar oyulmuş ve dikey olarak yerleştirilmiş anıt-taşlara verilen ad. DOR DÜZENİ: Yunanistan'daki tapınaklarda çok sık, Anadolu'da ise ender kullanılan mimari düzene verilen ad. Bu düzende sütunlar doğrudan taban düzlemine oturur ve sütun kaidesi yoktur. Sütun gövdesinde genellikle yirmi adet sığ yiv, keskin bir kenar oluşturacak biçimde birleşir. DORLAR: Yunanistan'ın kuzeybatısından gelen Yunan kabilesine verilen ad. M.Ö. XII. yüzyılda Güney Yunanistan'ın büyük bir bölümünü istila etmişlerdir. En ünlü Dor devleti Isparta'ydı. DROMOS: Çeşitli kültürlerde, toprak altına ya da kayalara oyulmuş oda-mezarların önlerine eklenmiş kuyu biçimli küçük giriş bölümüne verilen ad. DUX: Roma İmparatorluğu'nda, eyaletlerin askeri idaresini elinde bulunduran komutanlara verilen ad. |
30 Haziran 2022, 12:35 | #5 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-E-
EKHINUS: Dor Düzeni'nde abakus'un altında kalan, dışbükey kesitli silmeye verilen ad. İon Düzeni'nde ise, başlığın volüt'leri arasında kalan bezemeli kesimdir. EKKLESIA: Siyasal haklara sahip yurttaşlar tarafından kurulan Halk Meclisi'ne verilen ad. Bu meclis, devlet görevlilerini seçer, yasa çıkartır, savaş, barış ve anlaşma imzalanması gibi konularda kararlar alırdı. EKKLESIASTERION: Ekklesia'nın toplandığı yere verilen ad. EKLEMELİ (Eklentili) DİLLER: Sözcüklerin kökenlerini etkilemeden, önek, sonek ya da ara ek katılması. Bu terim, çekimli ya da ayrışkan olmayan dilleri ifade eder. Eklemeli dillerin en tanınmışları Altay dilleridir. Bu dillerin en önemli örnekleri Türkçe ve Moğolca'dır. Fakat bu aileye Japonca ve Macarca gibi birbirinden çok uzak bölgelerde konuşulan diller de dahil edilebilir. (Osmanlıca=İltisaki diller). ELEKTRON: Eski Yunanistan'da altın gümüş karışımı sikkelere verilen ad. EMBOLE: Roma İmparatorluğu'nda Mısır'dan her yıl düzenli olarak yapılan yıllık buğday ithalatına verilen ad. EPHEROS (Ephoroi): Sparta'da devlet denetçilerine verilen ad. EPISTYL: Arkhitrav ya da baştabanın diğer adı. ERKEN HELLADİK: Erken Tunç Çağı'nda, yaklaşık olarak M.Ö. 2900-2000 yılları arasında, Yunanistan anakarasında uygulanan seramik dönemi'ne verilen ad. ERKEN MİNOA: Girit'te yaklaşık olarak M.Ö. 3000-2000 yılları arasındaki Erken Tunç Çağı seramik dönemi'ne verilen ad. EQUITES: Belli bir gelire sahip olduklarından askerliklerini süvari olarak yapan atlılar sınıfına verilen ad. EXCUBITOR: Roma İmparatorluğu'nda saray muhafızlarına verilen ad. |
30 Haziran 2022, 12:36 | #6 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-F-
FEODUS: Roma İmparatorluğu'nda tabilik anlaşmasına verilen ad. FİBULA: Daha ziyade kemikten yapılmış ziynet eşyalarına verilen ad. FİLİSTÎLER: M.Ö. XIII. ve XII. yüzyıllarda Anadolu ve Ege'den gelip Mısır ve Levant'ı işgal eden kavimlere verilen ad. FİZYOKRATLAR: Fransız filozoflarından ve resmi görevlilerinden oluşan gruba verilen ad. Bu grup XVIII. yüzyılın ortasında yönetimin rasyonelleşmesinde ve devletin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynamışlardır. En önde gelen temsilcisi olan François Quesay, eksiksiz bir ekonomi sistemi kurmuştur. Bu sisteme göre, Çin Ekonomik Teorisi uyarınca, bütün servet topraktan gelir. FOEDERATI (Gentili): Roma İmparatorluğu sınırları içine yerleştirildikten sonra orduya kabul edilen paralı barbar askerlere verilen ad. FONEM: Bir dilde anlam ayrılığı yaratan en küçük ses birimine verilen ad. FONETİK BENZEŞME: Kullanımda ya da kökeninde birbirine benzeyen seslere verilen ad. FORUM: Romalılarda kentin çekirdeğini oluşturan pazar yerine verilen ad. Hellen agoralarında olduğu gibi Roma forumlarında da kamusal ve dinsel yapılar yer alırdı. FRİZ: Bir şerit gibi uzunlamasına gelişen bezemelere verlen ad. |
30 Haziran 2022, 12:36 | #7 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-G-
GEÇ MİNOA: Girit'te yaklaşık olarak M.Ö. 1650 ile M.Ö. 1450 yılları arasındaki 'Seramik Dönemi'ne verilen ad. Bu dönemde Girit Adası Yunanlıların egemenliği altına girmiştir. GENS: Roma'nın krallık döneminde, 'Populus Romanus'u meydana getiren en küçük birlik olan klan'lara verilen ad. GERUSIA: Sparta'da otuz kişiden oluşan yaşlılar danışma meclisine verilen ad. GİMNOSOFİST: Yunanlılar tarafından 'çıplak filozoflar' anlamında Hindistanlı ya da Etiyoplı kutsak kişilere verilen ad. GNOSTİK: Sıradan müminlerin inandığı dinin arkasında, daha yüksek olan, sadece 'bilenlerin' (=Yun. gnô) ulaşabileceği başka bir isim katmanının bulunduğunu savunan Hıristiyan ve Yahudi tarikatlarına verilen ad. GRANÜLASYON: Toplu iğne başı büyüklüğündeki madeni tanelerin ısıtılarak yan yana yapıştırılmasıyla oluşturulan bir bezeme türüdür. GRİFON (İng. Griffin): Yarısı aslan, yarısı kartal olarak betimlenmiş mitolojik yaratıklara verilen ad. GYMNASION: Eski Yunanistan'da gençlerin bedensel ve düşünsel yönde eğitim gördükleri binalara verilen ad. GYNAIKONITIS: Hellen evlerinde sadece kadınlar için ayrılmış bölüme verilen ad. |
30 Haziran 2022, 12:37 | #8 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-H-
HARAPPA: Harappa ya da 'Mohenjo Daro' adı, Kuzey Hindistan'da yaklaşık olarak M.Ö. 2500 yılından, büyük bir olasılıkla kuzeyden gelen istilacı Ariler tarafından yıkıldığı M.Ö. 1700 yılına kadar gelişen Eskiçağ uygarlığı için kullanılmaktadır. Bu uygarlığın yazısı henüz deşifre edilememiştir. Fakat, bugün Güney Hindistan'da egemen olan ve Batı Pakistan'da tecrit edilmiş küçük alanlarda hâlâ konuşulan Dravid dil ailesine bağlı olması kuvvetle muhtemeldir. HASİDİM: İbranice 'hasid' (=dindar) kelimesinden türetilmiş olan bu sözcük, iki Yahudi hareketini nitelemek için kullanılmaktadır: Bunlardan birincisi, M.Ö. 300 ile 175 yılları arasında Selevkoslar tarafından yürütülen Yahudileri Helenleştirme girişimlerine direniş hareketi; ikincisi ise, M.S. XVIII. yüzyılda Talmudcu Yahudiliğe karşı ortaya çıkan Mesihçi tepkicilik akımıdır. HEILOT (Helot): Sparta'da toprağa bağlı bir tür yarı-köle (devlet kölesi) sınıfını oluşturan insanlara verilen ad. Heilot'lar M.Ö. VIII. yüzyıl ortalarında, Sparta'nın genişleme döneminde Peloponnessos'un güneyinden Lakonia ve Messenia bölgelerinden getirilen köle halklardı ve Sparta nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlardı. HELLADİK: Yunanistan anakarasında üç seramik dönemine verilen ad. Kabaca Girit'teki Minoa Seramik Dönemi ile aynıdır. HELLENİK: Yunanlı ya da Yunanca konuşan anlamında, fakat özellikle Kuzey Yunanistan'da yeralan Teselya ile ilgili olarak kullanılan sözcük. HELLENİSTİK DÖNEM: Doğu Akdeniz'in M.Ö. IV. yüzyılda Makedonyalı kral Büyük İskender tarafından fethedilmesinden, M.Ö. I. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus'un eline geçmesine dek süren döneme verilen ad. (M.Ö. 330-M.Ö. 30 yılları arasındaki dönem) HELLESPONT: Akdeniz ile Karadeniz'i birleştiren ve Asya'yı Avrupa'dan ayıran Çanakkale Boğazı'na verilen ad. HELIAIA: Solon'un Eski Yunan siyasal yaşamına kazandırdığı Halk Mahkemesi kurumu. HELMET: Eski Yunanistan'da askerlerin başlarına giydikleri kaska verilen ad. HERMESÇİLİK: Hermetik Metinlerin büyü, gizem ve felsefe gücüne sahip olduğuna duyulan inanç. Hermesçi hareket Geç Antikçağ'da ve daha sonra Rönesans'ta mevcut olmuştur. HERMETİK METİNLER: Gizem, büyü ve felsefe ile ilgilibelgelerden oluşan külliyata verilen isim. İlk kez büyük bir olasılıkla Demotik lehçede M.Ö. I. binyılın ikinci yarısında yazılmış olan bu metinler Tanrı Toth-Hermes'e mal edilmektedir. Daha sonra Hermesçilik için çok önemli olmuştur. HEROON: Tanrılaştırılarak bir kahraman (heros) olarak kabul edilmiş kişilerin öldüklerinde onurlarına inşa edilen yapılara verilen ad. HIERON: İnsanlarca kutsal kabul edilen alan, tapınak ya da kutsal yerlere verilen ad. HIPPEIS: Solan zamanında Atina kent devletinde süvari sınıfına dahil yurttaşlara verilen ad. HİNT-AVRUPA: Baskça, Fince ve Macarca hariç, bütün Avrupa, İran ve Kuzey Hindistan dillerinin dahil olduğu dil ailesine verilen ad. HİYERATİK: M.Ö. 2500 yılı civarında, hiyerogliften aşamalı olarak doğan Mısır yazısına verilen ad. Hiyeroglifteki formel resim yazısını, aynı ilkelere dayanan yuvarlak hatlı bir yazıya dönüştürmüştür. HİYEROGLİF: İlk kez M.Ö. 4 bin yılının sonunda yazıldığı belgelenen Mısır yazısına verilen ad. Harfler, çift harfler, üçlü harfler ile sözcüğün anlamının dahil olduğu kategoriyi işaret eden 'belirteç'lerden oluşmaktaydı. HOPLIT: Eski Yunan ve Makedon ordusunda ağır piyade sınıfına verilen ad. HÖYÜK (İng. Mound): Düzlük ovalar ve platolarda görülen, tepe biçiminde ancak insan eliyle yapılmış, kültürel katmanlardan oluşan yerleşim alanlarına verilen ad. İnsanların aynı bölgede yüzyıllar hatta binyıllar boyunca yerleşmeleri ve yaşamaları sonucunda, yukarıda bahsettiğimiz coğrafi alanlarda kolayca farkedilebilecek yüksekliklere ulaşırlar. Örneğin Anadolu'da bulunan Gavurtepe, Asartepe, Hisartepe, Çatalhöyük, Kültepe bu höyüklerden sadece bir kaçıdır. HYMNOS: Eski Yunanistan'da dinsel içerikli şiirlere verilen ad. |
30 Haziran 2022, 12:37 | #9 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-I-
IMMORTAL: Kralları korumakla görevli seçme Pers birliklerine verilen ad. IMPERIUM: Roma'da, kralların sahip olduğu yürütme yetkisine verilen ad. İDEOGRAM: Bir fikri ifade etmek için harf yerine kullanılan şekillere verilen ad. İNSİTU: Birincil konteksti bozulmaksızın günümüze kadar gelebilmiş buluntulara verilen ad. Bir arkeolojik kazıda, bir buluntu üç bin yıl önce bırakıldığı yerde ele geçirilebilirse, bu buluntudan çok önemli bilgiler edinebiliriz. İON DÜZENİ: Anadolu'daki tapınaklarda en sık kullanılan düzene verilen ad. Sütunlar profilli kaideler üzerinde yükselir ve Dor Düzeni'ne oranla daha ince yapılıdır. İnce bir silmeyle ayrılan derin sütun yivleri yirmi dört tanedir. Sütun başlıkları basıktır. Sağ ve sol yüzünde (bazen dört yüzde de) birer volüt yani koç boynuzu ile sonuçlanır. Volütler İon Düzeni'nin tanıtıcı özelliğidir. İONLAR: Yunanistan'ın orta ve kuzey kesimlerinde yaşayan ve Dor fetihlerini yol olmadan atlatan halka verilen ad. İonların bir bölümü Anadolu'nun batı sahillerine göç etmiştir. En ünlü devletleri Atina'ydı. |
30 Haziran 2022, 12:38 | #10 |
|
Yanıt: Arkeoloji Sözlüğü
-K-
KALKOLİTİK ÇAĞ: Bakırtaş Çağı'na verilen ad. Khalkos=Bakır ve Lithos=Taş sözcüklerinden türetilmiştir. Anadolu'da daha çok M.Ö. VI bin yılın ilk yarısı ile M.Ö. IV bin yılın sonları arasına tarihlenir. KARANLIK ÇAĞLAR (Yunan): Yunan tarihinin, M.Ö. XII. yüzyılda Miken saraylarının yıkılmasından sonraki ve VIII. yüzyılda Arkaik Yunanistan'ın doğmasından önceki dönemine verilen ad. KARANLIK ÇAĞLAR (Hıristiyan): Genel olarak Batı Roma İmparatorluğu'nun M.S. V. yüzyılda yıkılmasından sonra ve IX. ya da X. yüzyılda başladığı kabul edilen Ortaçağ'dan önceki dönemine verilen ad. KARUM: Asurlularda büyük ticaret merkezlerine ve limanlara verilen ad. KATAGOGION: Eski Yunanistan'da Epidauros ve Delphoi gibi birkaç yerde rastlanılan konuk evlerine verilen ad. Bu evlerde ya konuklar ya da Epidauros'ta olduğu gibi iyileşmeye gelen hastalar barınırdı. KATARİZM (Albigensçilik): Bu isim, Yunanca 'saf-katıksız' anlamına gelen 'Kathar' sözünden gelmektedir. Ortaçağ Avrupa'sında Manici sapkın bir gruba verilen addır. İlk defa IX. yüzyılda, Bulgaristan'da görüldüğü kaydedilmiştir. En ünlü merkez, XII. yüzyılda Languedoc'ta (Güney Fransa)'daydı. KERAMİK (Seramik): Erken Neolitik Çağ'da, M.Ö. VII. bin yılın başlarında insanoğlunun doğada rahatlıkla ve bolca bulunan kilin özelliklerini keşfetmesi ve bununla yaptığı çanak-çömlekler kültürel yaşamda çok önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu nedenle Neolitik Çağ, Akeramik (Seramiksiz, Çanak-Çömleksiz) Neolitik Çağ ve Çanak-Çömlekli Neolitik Çağ olmak üzere bölümlere ayrılır. KESİT (İng. Section): Arkeolojik kazılarda açılan açmaların dört bir yanında oluşan çukur duvarlarına verilen ad. Kesitler özellikle stratigrafinin okunması ve anlamlandırılmasında kullanılırlar. KESME TAŞ: Dikdötgen prizması şeklinde kesilmiş taş blokların yatay düzlemler oluşturarak dizilmesini içeren duvar örgüsüne verilen ad. KLAROS: Sparta'da dünyaya gelen her yurttaşa işlenmek üzere verilen toprak parçası. KLASİK ARKEOLOJİ: Bu uzmanlık dalı en genel anlatımla, Eski Yunan ve Latin dillerinde yazılı kayıtlar bırakan ulusların ürettikleri materyal kültürle ilgilenir. Yunan ve Roma uygarlıklarından günümüze kalan eserleri inceler, bu uygarlıkların şemsiyesi altında yaşamış olan insanların hayatlarıyla ilgili bilgiler edinmeyi amaçlar. Örneğin, Anadolu'da Efes, Afrodisyas, Priene ve Milet gibi Yunan ve Roma şehirlerinde yapılan kazılar, klasik arkeoloji kazılarına örnek oluşturur. KLASİK DÖNEM: Yunan tarihinde M.Ö. V. yüzyıla verilen ad. Genellikle, Yunan dehasının en büyük ve en 'saf' ürünlerinin görüldüğü dönem olduğu savunulur. KLERUKHIA: Fakir Yunan yurttaşlarının yaşayabilmesi için oluşturulan kolonilere verilen ad. KOMPOZİT BAŞLIK: İon başlığındaki volüt (koç başı) ile Korinth başlığındaki akanthus yapraklarını kaynaştıran geç dönem sütun başlığı tipine verilen ad. KOPT (Kıpti): Önceleri Mısır'ın yerleşik halkına, daha sonra da Hıristiyan Mısırlılara da verilen ad. KONTEKST: Arkeolojik buluntuların kontrollü kazısı sırasında, içinde keşfedikleri üç boyutlu ortama verilen ad. Herhangi bir arkeolojik buluntunun anlamlandırılabilmesi için kontekstinin son derece dikkatli bir şekilde kaydedilmesi gerekmektedir. Kontekst, kontrollü kazılarda elde edilen buluntuların nasıl ve niçin kullanıldıklarını inceleyebilme ve anlayabilmemiz için son derece önemlidir. Örneğin, mutfak olduğu tahmin edilen bir odada ele geçen bir metal tas ile bir mezarda ya da tapınakta bulunan aynı tür bir metal tasın anlamladırılması tamamen farklı olacaktır. KORINTH DÜZENİ: Tapınaklarda ve diğer yapılarda kullanılan bir düzendir. Sütunlar İon Düzeni'ndekine benzer ancak başlık farklıdır. İon Düzeni'ndeki volüt yerine akanthus yapraklarının fışkırdığı bir kasnağa sahiptir. KREMASYON (İng. Cremation): Kimi kültürlerde ölü yakma geleneğine verilen ad. KREPIS (Lat. Crepidoma): Eski Yunanistan ve Roma'da tapınağın oturduğu platformun çevresindeki basamaklı kesime verilen ad. KRYPTA: Eski Yunanistan'da yanları çevrili olduğundan hiçbir yeri görmeyen avlulara verilen ad. KTISTES: Hellen kentlerinin mitolojik kurucularına verilen ad. KURTİN: Antik Dönem sur yapılarının burçlar arasında kalan beden duvarlarına verilen ad. KÜLT: Tapım. Değişik kültür özelliklerine sahip halkların tapınma ve ibadet biçimlerine verilen ad. KYKLOP DUVAR: Düzgün olmayan büyük taş blokların, belirli bir düzen gözetilmeksizin ve harç kullanmadan üst üste konulmasıyla oluşturulan duvara verilen ad. |
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
arkeoloji, sözlüğü |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 5 (0 üye ve 5 konuk) | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |