03 Mayıs 2024, 10:34
|
#1
|
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Mustafa Kemal Atatürk'ün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ile ilgili Sözleri
Mustafa Kemal Atatürk'ün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ile ilgili Sözleri
23 Nisan ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk'ün Sözleri ve Düşünceleri
Gerektiğinde yurt için, bir tek kişi gibi tüm çaba ve kararla çalışmasını bilen ulus, elbette büyük bir ulus, elbette büyük geleceğe hak kazanmış ve aday olmuştur.
Türkiye'nin bağımsızlığı kutsaldır. O, sonsuza dek güven altına alınmış ve korunmuş olmalıdır.
genel forum sitesi forumadasi.com
Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.
Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur.
Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.
“Kayıtsız şartsız” tabiriyle belirtilen egemenliği, milletin üzerinde tutmak demek, bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir. Bununla kastettiğim mânayı kolaylıkla anlayabilirsiniz. (1923) (Atatürk’ün S.D. II, s. 80)
Millî emeller millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil bütün millet fertlerinin arzularının emellerinin bileşkesinden ibarettir (1923)
Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir (1923)
Kuvvet birdir ve o milletindir (1937)
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütün programlarının ilkesi şu iki temeldir: Tam bağımsızlık, kesinlikle ulusal egemenlik.
Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur diktatör yoktur! Tacidar yoktur ve olmayacaktır Çünkü olamaz (1923)
Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur hiçbir makam yoktur Yalnız bir kuvvet vardır O da millî egemenliktir Yalnız bir makam vardır O da milletin kalbi vicdani ve mevcudiyetidir (1923)
Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet bu mukaddes egemenliğine karşı başgösterecek her tehliaaai kahredecektir (1923)
Millî egemenlik uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun (1923)
Süngü ile, silâhla, kanla elde ettiğimiz zaferden sonra, kültür, ilim, fen, ekonomi gibi alanlarda zafer kazanmak için çalışacağız. Milleti refah ve mutluluğa götürecek bu alanlarda güvenle, başarıyla yürüyebilmek ise, yalnız bir şarta bağlıdır. Bu şart bulunmazsa o alanlarda başarımız imkânsızdır. Bu şart şudur: Milletin, doğrudan doğruya kendi egemenliğine kendisinin sahip olmasıdır! (1923) (Atatürk’ün S.D.II, s.135)
Yeni Türkiye'nin öz cevheri ulusal egemenliktir. Ulusun, kayıtsız şartsız egemenliğidir.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.
Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikrî ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün, bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik! (1920) (Nutuk III, s. 1185)
Türk Milleti'nin istikbali, bugünkü çocuklarının isabetli görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır,
Mahkûm olmak istemeyen bir milleti esareti altında tutmağa gücü yetecek kadar kuvvetli müstebitler artık dünya yüzünde kalmamıştır (1924)
Büyük Millet Meclisi Türk milletinin asırlar süren aramalarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canlı bir timsalidir (1923)
Türkler, yüzyıllardan beri özgür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığını hayat gereği saymış bir kavmin yiğit çocuklarıdır.
Egemenlik ulusundur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden başka hiç bir makam, ulusun alın yazısında etkin olamaz.
Egemenlik hiçbir mâna hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez (1922)
Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısının ruhu, millî egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Bir milletin egemenliğini anlayabilmesi ve onu güvenle koruyabilmesi, birtakım hususi vasıflara ve üstün terbiyeye sahip olmasına bağlıdır. Bir milletin ki siyasî terbiyesinde, sosyal terbiyesinde, vatan sevgisinde noksan vardır, öyle bir millet, egemenliğini lüzumu derecede kuvvetle elinde tutamaz. (1923) (Atatürk’ün S.D. I, s. 299-300)
Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkumdurlar (1929)
Kendilerine bir milletin talihi bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini, yalnız ve ancak yine milletin hakikî ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi zapt ve işgal etmek, o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Oysa ki asırların getirdiği bir millî ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez. Mahkûm olmak istemeyen bir milleti, esareti altında tutmaya gücü yetecek kadar kuvvetli müstebitler, artık dünya yüzünde kalmamıştır. (1924) (Atatürk’ün B.N., s. 81)
Türk milleti mukadderatını Büyük Millet Meclisinin kifayetli ve vatanperver eline tevdi ettiği günden itibaren karanlıkları sıyırıp kaldırmış ve ümitle istikbale yönelmiştir (1923)
Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması, ancak ve ancak, tam ve kesin anlamıyla millî egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, millî egemenliktir. Toplumumuzda, devletimizde hürriyet sonsuzdur. Ancak, onun hududu, onu sonsuz yapan esasın korunmasıyla mevcut ve çevrilidir. Bir insan, belki kendi arzusuyla şahsî hürriyetini yok etmek ister; fakat bu teşebbüs koca bir milletin hayatına ve hürriyetine zarar verecekse, muazzam ve şerefle dolu bir millet hayatı bu yüzden sönecekse ve o milletin çocukları ve torunları bu yüzden yok olacaksa bu teşebbüsler hiçbir vakit meşru ve kabule değer olamaz. Ve hele böyle bir hareket hiçbir vakit hürriyet namına müsamaha ile telâkki edilemez. Hiç şüphe yok, devletimizin ebedî müddet yaşaması için, memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mutluluğu için, hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz. (1923) (Atatürk’ün S.D. I, s. 298)
|
|
Alıntı
|