Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Dinler ve Kültürleri > Ateizm

Ateizm Ateizm ve Ateistlik hakkında paylaşımların yapılabileceği bölüm.


Ateizmin tarihçesi

Ateizm ve Ateistlik hakkında paylaşımların yapılabileceği bölüm.


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 13 Temmuz 2022, 11:43   #1
Çevrimdışı
Zeynep - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Ateizmin tarihçesi

Ateizmin tarihçesi

ATEİZMİN TARİHÇESİ
Ateizm tarihi Tanrı inancı kadar olmasa da çok gerilere kadar gitmektedir. Ateizm öncelikle Tanrı inancına bir tepkidir. Ateizmin tarihçesini İlkçağ, Yeniçağ ve Modern olmak üzere üç döneme ayırabiliriz.[13]

1. İLKÇAĞDA ATEİZM
İlkçağ felsefesi denilince Yunan felsefesi ile bu felsefeden doğmuş olan Helenizm-Roma felsefesi anlaşılır. İlkçağ denilince sadece eski Yunan kültürü anlaşılmamalı. Bu dönemde Uzakdoğu ve Hint kültür çevrelerinin yanında Mısır, Mezopotamya (Sümer, Akad, Babil, Asur) , Hitit, Fenike, Yahudi, Pers, Roma ve Kartaca kültürleri de önemli bir yer tutmaktadır. Bu çağın düşünürleri daha çok doğa üzerinde araştırma yapmış ve eserlerini bu doğrultuda ele almışlar. Ateizmin geniş anlamda “inançsızlık” olarak görüldüğü bu dönemde, Democrite, Epikur, Sofistler, Tales gibi düşünürler inançsızlık konusunda tez ileri süren ilk düşünürler olmuştur.

Maddeyi bütün varlıkların kaynağı ve yaratıcısı olarak gören, yani Allah yerine maddeye tapan maddeci ateizmin ilk temsilcisi, Yunanlı filozof Democrite’dir. Democrite’den sonra bu düşünceyi diğer bir filozof Epiküros geliştirmiş ve Epikürcüler diye bilinen felsefi ekolü kurmuştur.[14] Epikur’a göre doğrunun pratik alandaki ölçüsü haz ve acı duygularıdır. Felsefenin amacı insana mutluluğunu sağlamaktır. Bunun için de insanı tanrı ve ölüm karşılığında duyulan korkudan kurtarmak gerekir. Tabiatın işleyişinde de Tanrı inancına gerek yoktur. Kâinat sonsuz atomlardan oluşmuştur. Kâinatta üç ezeli hakikat vardır: “Atomlar, hareket ve boşluk”. Atom zerrelerinin hareket etmesi, tesadüfî zaruretlerden doğan bir sonuçtur.[15]

Şüpheci ateizmin ilk temsilcileri sofistlerdir. En meşhuru ise Protogoras’dır. Protogoras’a göre hakikatler insana göre değişir. Bilginin kaynağı akıl değil hislerdir. İnsan her şeyin ölçüsüdür. Yani tümel (külli) bir hakikat yoktur.[16]

Yine felsefenin başlangıç döneminde filozofların dünyanın ve evrenin yapı taşını oluşturan maddeleri Tanrı mertebesine çıkardıkları ortadadır. Mesela, Tales, kâinatın yapı taşı olarak ezeli ve ebedi bir maddenin olduğuna inanmış ve bunun “su” olduğunu savunmuştur. Diğer filozofların bazısı “hava”, bazısı “ateş”, bazısı “toprak”ı bu konuma koymuşlardır.

Deney sonuçlarından başka hiçbir bilgi kaynağı kabul etmeyen ampirik ateizmin ilk temsilcileri ise Theodoros ile Euhemeros’dur. Bu filozoflara göre idrak ve maneviyatın esası en kaba duygular ve içgüdülerdir. İnsanda doğuştan gelen hiçbir şey yoktur. Bütün duygu ve fikirler dış intibalardan ve bunların gelişmesinden ibarettir. Tanrı’lara tapmak, kralları ve bu gibi başka büyük unsurları saymaktan doğup gelişmiştir. Dolayısıyla inanç, saygının daha bir büyültülmüş, ileri götürülmüş biçiminden başka bir şey değildir.[17]
YENİÇAĞ’DA ATEİZM
yüzyılda gerçekleşen Rönesans’la birlikte felsefede yeni bir anlayış ortaya çıkmıştır. Akılcılığın egemen olduğu bu dönemde bilgi en önemli konuma yerleşmiştir. Her şeyin din de dâhil akıl ve bilgiyle açıklanılmaya çalışılmıştır. 18.yüzyılda Aydınlanma dönemi ile beraber, metafiziğe karşı sistemli bir şüphecilik oluşmuştur.
Ortaçağda gerek felsefi ve gerekse teolojik açıdan semitik dinlerin egemenliği söz konusudur. Monoteizmin ağırlığını hissettirdiği bu dönemde inançsızlık yüksek seviyeye ulaşmamış ve taraftarları açıktan eylemlerini yapmamışlardır. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi özellikle kilisenin baskısı olmuştur. Kiliseye aykırı davranış ve sözlü eylemde bulunanlar ölüm cezasına çarptırılmıştır. Böyle olunca kiliseye gösterilen tepki içte kalmıştır. İkinci neden ise felsefi açıdan daha önemli olanı ise ateizmin ortaya çıkabileceği teorik bir boşluğun bulunmamış olmasıdır. Ortaçağda dini düşünce zirvede olmuş ve çok çeşitli düşünürler tarafından dile getirilip temellendirilmiştir.

İslam dünyasının yakmış olduğu bilgi meşalesi Hıristiyan âlemini de ateşlemiş, Rönesans ve Reform gibi köklü hareketlerin oluşmasına neden olmuştur. İslam dünyasında da dini inançları eleştiren düşünürler olmuştur. Ancak

bu düşünürler Tanrı’nın varlığı ile ilgili değil de dini kurumlarla ya da peygamberlik kavramı, mucize, vesile gibi terimlerle uğraşmışlardır. Müslüman ilim adamlarının eserleri ve görüşleri daha sonra birçok dile çevrilmiştir. Ve o dönemde bu ilim adamları ile teorik tartışmaya girecek güçlü ateistler çıkmamıştır. Varsa bile biraz önce söylediğimiz baskılardan dolayı açığa çıkmamışlardır.

Aydınlanma çağının en ünlü ateisti Baron D’Holbach’dir. O, Doğa Sistemi adlı eserinde materyalizmi savunmuş, insanların mutsuzluğunu doğayı yeteri kadar tanıyamayışlarına bağlamış, ahlaki çöküntünün de dinden kaynaklandığını belirtmiştir.[18] Ve yine Holbach’e göre Tanrı inancı mistik düşüncelerden kaynaklanır. Aslında anlamsız olan bu kavramlar insanın kişileştirmesi sayesinde bazı önemli anlamlara kavuşur.

3. MODERN DÖNEMDE ATEİZM
19.yüzyıldan itibaren ateizmin Batı’da yeni bir karakter kazandığı gözlenmiştir. Artık Tanrı’nın varlığını inkâr etmektense, O’na atfedilen nitelikler eleştirilmeye, sonlu bir varlık olan insanla ebedi bir varlık olan Tanrı’nın birlikteliğinin imkânsızlığı ileri sürülmüştür.[19]

Modern dönemde ateizm felsefi bir problem olmaktan öte politik bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Özellikle Karl Marx ve Lenin’in görüşleri doğrultusunda ideolojik bir dünya görüşü oluşturulmaya çalışılmıştır. Ve ateizm komünist partilerin propaganda aracı olarak kullanılmıştır.

Deneye dayalı ilimlerin ve teknolojinin ilerlemesi sayesinde doğa ve canlılar daha ayrıntılı incelenmeye başlandı. İlk elde edilen veriler sanki bir yaratıcının olmadığını ispatlar nitelikte yorumlanmaya başlandı. Bu rüzgârı da arkasına alan inançsızlar bir adım öne geçmiş gibi göründü. Ama bu yanılgı özellikle bu yüzyılın başındaki çalışmalar ve bunların sonucundaki veriler sayesinde giderilmiştir. Uzay ve uzaydaki yaşam, metafizik olaylar ve olgular, varlığı ispatlanmasına rağmen nasıl olduğu açıklanamayan şeyler deneylerin ve pozitif ilimlerin de açıklayamayacağı şeyler olduğunu göstermiştir. Böylece metafizik alanın inkârı da artık imkânsızlaşmıştır.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
ateizmin, tarihçesi


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 07:03.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.