ForumAdasi.Com

ForumAdasi.Com (https://www.forumadasi.com/)
-   Dini Hikayeler (https://www.forumadasi.com/dini-hikayeler/)
-   -   Hikmetli Fıkralar (https://www.forumadasi.com/dini-hikayeler/13855-hikmetli-fikralar.html)

Asi Ruh 22 Şubat 2023 13:06

Hikmetli Fıkralar
 
1. Hz. Ömer (ra) Veysel Karanî’yi (ra) ziyarete gider. Peygamberimizin kendisine götürmesini vasiyet ettiği hırkayı da yanına alır ve Karen’e gider. Sohbetten sonra Hz. Ömer (ra) “Ya Veysel! Bana nasihat et!” der. Veysel Karani “Ya Ömer halk seni tanır mı?” diye sordu. “Evet, tanır” diye cevap verdi. Veysel Karani, “Halkı bırak Rabbin seni tanıması senin için yeterli olmalıdır” der.

Bu nasihat Hz. Ömer’in (ra) hoşuna gider. Nasihatine devam etmesini ister. Veysel Karani, “Yâ Ömer sen Allah’ı bilir misin?” dedi. Ömer (ra) “Elbette bilirim” diye cevap verdi. “Peki başka şeyleri de bilir misin?” diye sorusunu tekrarladı. Ömer (ra) “Evet!” diye cevap verince “Başka şeyleri unut, Allah’ı bilmen sana kafidir” diye cevap verdi.

2. Halktan bazıları “dualarımız kabul olmuyor, sebebi nedir?” diye İbrahim Edhem hazretlerinin yanına geldiler. İbrahim Edhem (ra) “Sizlerde on hastalık var. Bu nedenle dualarınız kabul edilmiyor” dedi.
“Bizim hastalıklarımız nelerdir?” dediler. Cevap verdi:

A. Allah’ı biliyorsunuz; ama emrine uymuyorsunuz.

B. Kur’âna inanıyor; ama onunla amel etmiyorsunuz.

C. Peygambere inanıyor; ama sünnetine uymuyorsunuz.

D. Şeytanı tanıyorsunuz; ama kedinize düşman bilmiyorsunuz.

E.Cennete inanıyor; ama ona girmek için çalışmıyorsunuz.

F. Cehennemden korkuyor; ama günahlardan kaçmıyorsunuz.

G.Ölümü biliyorsunuz; ama onun için hazırlık yapmıyorsunuz.

H.Kardeşlerinizi ayıplıyor; ama onların yaptıklarını yapıyorsunuz.

I.Allah’ın nimetlerini yiyorsunuz; ama şükretmiyorsunuz.

J.Kardeşlerinizi mezara götürüyor; ama ibret almıyorsunuz.

3. Mecnun deveye binerek Leylâ’sını ziyarete gitmek ister ve çöle çıkar. Devenin de bir yavrusu vardır ve bunu kendi barınağında bırakmıştır. Mecnun bir hayli yol alır. Sonra devenin üzerinde gaflete dalar, uykusu gelir ve uyur. Ayıldığı zaman bir de ne görsün geldiği yolun yarısını geri dönmüştür. Tekrar devenin yularından asılır ve tekrar yola çevirir. Bir müddet yol alır; ama yine kendisine gaflet basar ve uyuklamaya başlar. Ayıkınca bakar ki tekrar geldiği yolun başına dönmüştür.

Bu durum birkaç defa tekrar eder. Mecnun bakar ki bu deve ile amacına ulaşması mümkün gözükmüyor. Kendisinin gibi devesinin de bir sevgilisi ve ayrı bir amacı vardır. Devesinden iner ve onu serbest bırakır ve şöyle der:

“Anladım ki senin amacın başka, benim amacım daha başkadır. Bu durumda ikimiz de amacımıza ulaşamayız. Birlikteliğimiz sona ersin ki ikimiz de amacımıza ulaşalım” der.

Alınacak ders: “Bir amaca hizmet eden ve aynı yöne giden insanlar amacına ulaşır.”

4. İki derviş bir araya gelir ve sohbete başlarlar. Biri “Dem bu demdir, gün bu gündür” dedi. Diğeri buna karşılık verdi: “Nehirler aktı geçti. / Kurudu vakti geçti. / Nice Han, nice Sultan / Tahtı bıraktı geçti. / Şu dünya penceredir, / Her gelen baktı geçti” dedi.

Mevlana ne güzel söylemiş: “Dün dünle gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım” demiştir.

5. Ahir zamanın en önemli hassası ve en dehşetli hastalığı “Elması elmas bildiği halde camı ona tercih etme” ahmaklığıdır. Buna Kur’ân-ı Kerim “Onlar bile bile ahreti dünyaya tercih ederler” buyurur.

Bu ayetin anlamını soranlara bir alim şöyle cevap verdi: “O zamanda ilim vardır, amel yoktur. Amel vardır ihlas yoktur. Dini hizmetler dünyevi kaygılarla yapılır ve buna dine hizmet adı verilir. Müesseseler vardır ama hizmet yoktur. Yani dünyevi kaygılar için hizmet kurumları işletilir ve herkes menfaatini takip eder” diye cevap vermiştir.

6. Ehl-i hikmetten bir hükemâya sordular. “Yüce Allah yerleri ve gökleri yedi kat yarattı” diyorlar. Biz sadece bir katını görüyoruz. Diğerleri nerede?”

Hakîm cevap verdi: “Allah gökleri yedi kat, yerleri de onun misli yarattı. Bu nedenledir ki, yedi kıta vardır ve yedi büyük deniz bulunmaktadır. Her birinde yaşayan varlıklar farklıdır. Dünyanın merkezine kadar yedi tabaka vardır ve her tabakanın durumu ve orada yaşayan varlıklar farklıdır. Dünyamızı kuşatan ve bizim gök dediğimiz atmosferin yedi tabakası vardır ve her birinde farklı oluşumlar yaşanmaktadır. Bir hafta yedi gündür. Dünyamızda yedi farklı iklim vardır ve her iklimin etkileri farklıdır.

Allah Fatiha Suresini yedi ayet olarak inzal buyurmuştur. Buna uygun olarak varlık madde molekül, atom, esir, nur, arş ve kürsi olmak üzere yedi tabakadan teşekkül eder. İnsan da yedi azadan meydana getirilmiş ve yedi aza üzerinde Allah’a secde etmekle emir olunmuştur. İnsan bedeni de et, kemik, ilik, kan, kıkırdak, sinir ve tüy olmak üzere yedi şeyden teşekkül etmiştir. Aynı şekilde insan ruhu da akıl, kalp, sır, his, şehvet, gadab ve nefis olmak üzere yedi latifeden meydana gelmiştir.

İnsan Allah’ın kendisine verdiği yedi latife ve yedi aza ile günah işlediği için Cehennemin de yedi tabakası vardır. “Ceza amel cinsinden” olduğu için insan galip olarak en çok hangi nevi günahı işlemiş ise ona uygun cehennemde azap edilecek ve yedi azasını günahtan koruyan da cehennemden korunacaktır.

Görüyorsunuz ki saymış olduğum yedi şey birbiri içinde olup, bir bine engel değil birbirini tamamlamaktadır. İşte yedi kat sema ve onun misli olan yerler de birbiri içinde olup birbirini tamamlamaktadır” dedi.

Yine sordular: “İnsan kâinatın neresindedir?”

Cevap verdi: “İnsan kâinatın tam ortasında, sıfır noktası olan odak noktasındadır. Her şey insana göre düzenlenmiştir. İnsan sıfır noktasında olduğu için eksiye/aşağıya doğru sonsuza kadar ve artıya/yukarıya doğru sonsuza kadar yükselip alçalabilir” dedi.


Saat: 00:53.

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.