Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Eğitim - Öğretim > Dersler > Felsefe - Sosyoloji


Bilimin Tarih İçindeki Gelişimi, Bilimin Kronolojisi


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 31 Mart 2024, 22:11   #1
Çevrimiçi
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Ünlem Soru Bilimin Tarih İçindeki Gelişimi, Bilimin Kronolojisi

Bilimin Tarih İçindeki Gelişimi, Bilimin Kronolojisi



İnsanlığın ortak mirası olan bilim, günümüzdeki yüksek gelişmişlik düzeyine, uzun bir tarihsel süreç sonunda ve çeşitli aşamalardan geçerek ulaşmıştır.
forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com
Bilimin tarihsel gelişimini belirli dönemlere ayırarak açıklamak konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. İlk bilimsel çalışmalar Çin ve Hint’te başlamış, daha sonra Mısır ve Mezopotamya’da devam etmiştir. Bu dönemde bilimin mitoloji, din ve büyü ile iç içe olduğunu görüyoruz. Bu coğrafyalarda astronomi, tıp, matematik gibi bilimlerin temelleri atılmıştır.

Bilimsel faaliyet daha sonra milattan önce 600’lü yıllardan başlayarak eski Yunan’da devam etmiştir. Önceki uygarlıklardan alınan bilgilerin de etkisiyle bilim eski Yunan’da büyük bir ilerleme göstermiştir. Yunan’da bilim felsefeyle iç içe olmuştur. Bakıldığında o dönemin büyük filozoflarının aynı zamanda büyük birer bilim adamı olduğu görülür. Örneğin ilk filozof Thales, aynı zamanda astronom ve matematikçi, büyük filozoflardan biri olan Aristoteles ise aynı zamanda biyologdu. Antik Çağ’da Yunan dünyasında filozofların ilk nedenlerden yola çıkarak yaptıkları spekülatif açıklamalar doğa bilimi olarak nitelendirilmiştir.

Orta Çağ’a gelindiğinde Avrupa’da özellikle V. ve X. yüzyıllar arasında bilimsel faaliyetin genel olarak durma noktasına geldiğini görüyoruz. Ancak bu dönemde filozoflar yoğun olarak mantık tartışmaları yapmışlardır. Bu dönemde yalnızca dinsel düşünce ön plana çıkmış, bilim ve felsefe dinsel otoritenin izin verdiği kadar gelişebilmiştir. Avrupa’da karanlık ortaçağ yaşanırken İslam kültür çevresinde M.S. VIII. ve XIV. yüzyıllar arasında özellikle bilim alanında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmelerin nedeni İslamiyetin doğuşu ve yayılışı sırasında önderlerin bilimsel düşünceyi teşvik etmeleridir. Nitekim bu dönemde yoğun bir çeviri faaliyeti başlamış, özellikle Eski Yunan’dan bilimsel ve felsefi eserler Arapçaya çevrilmiştir. VIII. yüzyılda Harun Reşit tarafından kurulan Beyt-ül Hikme adlı çeviri ve araştırma merkezinde; Aristoteles, Platon, Galenos ve Hipokrates vb. düşünürlere ait eserler Arapçaya çevrilmiştir.

Harezmî (780-850) Doğuda ve Batıda ilk cebir kitabı sayılan Hisabü-l Cebr ve’l- Mukabele (Cebir Hesabı)’yi yazmıştır. Harezmî bu eserinde 1. ve 2. derece denklem çözümlerini vermiş, çözümlerinde binom formülünü kullanmıştır. Ayrıca Hintlilerden de yararlanarak sembollerden meydana gelen on tabanlı sayı sistemini bulmuştur. Yine astronomi ile ilgili de eserleri olan Harezmî, Halife Memun’un isteğiyle yer ve gökyüzü haritalarına yer verilen bir atlas hazırlamıştır. Astronomi, matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanındaki eserleriyle ün kazanmış olan Birûnî (Beyrûnî, 973-1051) “Kanun” adlı eserinde yerin ekseni çevresinde döndüğünü ileri sürmüştür. Matematikte trigonometri ile ilgili önemli çalışmalar yapmış, fizikte de özgül ağırlık değerlerini bulmuştur. İbni Sinâ (980-1037) özellikle tıp alanında verimli olmuş bir bilgindir. Onun “Kanun fî’t Tıp” adlı eseri Latinceye tercüme edilerek, batıda tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. O aynı zamanda hastalıkların hem bedensel hem de psikolojik nedenlerle meydana gelebileceğini ileri sürdüğü için modern psikolojinin öncüsü olarak kabul edilmiştir.

Batıda Orta Çağ boyunca büyük bir duraklama içerisine giren bilimsel çalışmalar, XV.ve XVI. Yüzyılda yaşanan Rönesansla birlikte yeniden başlamıştır. Önce İtalya’da ortaya çıkan, daha sonra Fransa ve Almanya’ya ve ardından da Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılan Rönesans, başta bilim ve felsefe olmak üzere, kültürün çeşitli alanlarında bir yeniden doğuş dönemidir. Orta Çağdan yeni çağa geçiş dönemi olan bu dönem, Orta Çağ’ın “birleşik toplum” yerine “bireycilik” anlayışını getirmiştir. Bireycilik; devlet, dil ve edebiyattan giyim kuşama kadar her alanda etkili oldu. Serbestliği, özgürlüğü ve hümanizmi getirdi. Hümanizm (insancılık) anlayışı merkeze insanı yerleştirdi. İnsanın dünyadaki yeri ve anlamı sorgulandı. Rönesans dönemi bireyin ve aklın ön plana çıkmasıyla; bilimsel gelişmelerin, teknik buluşların ve keşiflerin hız kazandığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde bilim, din ve felsefenin etkisinden kurtularak insanlığın yaşam koşullarını ve düşünce biçimini değiştirecek kadar hızlı bir şekilde ilerlemeye başlamıştır.

Rönesans içinde yaşanan ilk bilimsel devrimin Kopernik (1473-1543) tarafından geliştirildiğini söyleyebiliriz. Batlamyus’un yer merkezli evren anlayışı yerine güneş merkezli evren anlayışını benimsedi. Merkezde güneşin bulunduğunu, dünya ve diğer gezegenlerin ise onun etrafında hareket ettiğini söyledi. Onun bu görüşleri, Johannes Kepler (1571-1630) , Galileo Galilei (1564-1642) ve İsaac Newton (1643-1627) tarafından kanıtlanmıştır. Bu bilim insanlarının çalışmalarına ek olarak, bilimin hemen her alanında çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarla XIX. yüzyıl Sanayi Devrimine giden yolda önemli mesafeler kaydedilmiştir.

Bilimde büyük gelişmelerin olduğu bu dönem, aynı zamanda filozofların bilimin yöntemi üzerine düşünmeye, bilimler için metodoloji (bilimsel yöntem) sağlamaya çalıştıkları bir dönem olmuştur. Özellikle Francis Bacon (Frensis Beykın, 1561-1626) deney ve gözleme dayanmayan yeni bir bilgi ortaya koyma yerine, bir savı (iddia) kanıtlama yöntemi olarak gördüğü tümden gelimi reddetmiştir. O, bilimsel araştırmanın gözlem ve deneye, tek tek olaylardan genel sonuçlara giden tümevarımsal yönteme dayanması gerektiğini savunmuştur. Bir süre sonra Rene Descartes (Röne Dekart, 1596-1650), “Yöntem Üzerine Konuşma” adlı eserini yayınlamış ve bilimsel araştırmada izlenmesi gereken kuralları şu şekilde sıralamıştır: Apaçıklık, analiz, sentez ve sayma.

XVII. ve XVIII. Yüzyıllar, Newton fiziğinin doğaya uygulanmasına ve bilimin daha da ilerlemesine sahne olmuştur. Bu fizik, doğada mutlak bir determinizmin (gerekircilik) hüküm sürdüğü, evrende olup biten her şeyin neden-sonuç ilişkisine göre meydana geldiği düşüncesine dayanmaktadır. Buna göre doğa yasaları zorunlu olan yasalardır. Newton fiziği matematiğe ve özellikle Euklides (Öklid) geometrisine dayanmaktadır.

XIX. yüzyıl bilimin sanayi alanına uygulandığı ve “Sanayi Devrimi”nin gerçekleştiği bir dönemdir. Teknolojinin gelişmesi bilimsel araştırmalarda yeni ufuklar açmıştır. Fizikte, ışığın yayılması ve dalga kuramı; kimyada, atomla ilgili çalışmalar, enerjinin korunumu yasası ve termodinamik yasası gibi gelişmeler sayılabilir. XIX. yüzyıl aynı zamanda bilimlerin felsefeden ayrılma sürecinin tamamlandığı bir yüzyıl olmuştur. Bu dönemde Claud Bernard (Klod Bernar, 1813-1878)’ın çalışmalarıyla biyoloji, Aguste Comte (Ogüst Komt, 1798-1857)’un çalışmaları ile sosyoloji ve Wilhelm Wund (1832-1920)’un çalışmaları ile psikoloji, felsefeden koparak birer ayrı bilim ve bağımsız araştırma alanı haline gelmişlerdir.

XX. Yüzyıl Newton fiziğine büyük güvenin sarsıldığı bir dönem olmuştur. Newton fiziğine duyulan güveni sarsan üç önemli kuram ortaya konmuştur. Bunlardan birincisi, Albert Ainstein ( Albırt Aynştayn, 1879-1955)’ın görelilik kuramıdır. İkincisi, Max Planck (Maks Plank, 1848-1947)’ın kuantum kuramıdır. Üçüncüsü ise Werner Heisenberg (Verner Haysenberk, 1901-1977)’in doğa yasalarının kesin ve zorunlu yasalar olmayıp, olasılığa dayalı yasalar olduğunu dile getiren, olasılık ya da belirsizlik kuramıdır. Bu üç kuram Newton fiziğini aşmanın yanında geleneksel, klasik bilim anlayışını da sorgulanmasına neden olmuştur. Böylece kesin bilgiler olarak sunulan bilimsel bilgilerin güvenilir olduğu konusunda birtakım kuşkular ortaya çıkmıştır.


  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
bilimin, gelişimi, kronolojisi, tarih, İçindeki


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 20:59.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.