Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Eğitim - Öğretim > Dersler > Felsefe - Sosyoloji


Antik Yunan'da Bilim


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 21 Haziran 2024, 23:47   #1
Çevrimdışı
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Ünlem Soru Antik Yunan'da Bilim

Antik Yunan'da Bilim



Antik Yunan uygarlığının en belirgin özelliği elde ettikleri verileri sorgulama, bunun üzer ine tartışmaları ve evreni açıklama çabalarıdır. Bununla birlikte toplum yapısındaki sınıfsal farklıklar azalsa bile kölelik hâlâ mevcuttur. Ancak daha önceki uygarlıklara kıyasla bu katmanların sayısı oldukça azalmıştır.
forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com
Antik Yunan derken MÖ 1000 yıllarından itibaren başlayan bir uygarlıktan bahsetmekteyiz. Coğrafi olarak Anadolu’nun batı kıyısı, şimdiki Yunanistan ve İtalya’nın güney kısımları içerisinde gelişen bu uygarlık, temel olarak dünyayı doğaüstü olaylarla (mitoloji) açıklamak yerine sorgulama ile anlamaya (akıl) ugraşmıştır.

Adı basılı kaynaklarda ilk geçen filozof Thales’tir (MÖ 6.-5. yy.). Daha sonra onun ekolü Milet Okulu olarak adlandırılacaktır. Bu düşünürler doğa filozofları olarak da anılmışlardır. Bu okulun iki önemli düşünürü Anaksimander (Anaksimandros) ve Anaksimenes’tir. Thales ile başlayan bu akımı birçok düşünür materyalist felsefenin başlangıcı sayarlar. Bu yaklaşım çok da yanlış olmaz çünkü o güne kadar her şeyi doğaüstü güce bağlayan bir düşün sisteminden “yaşam, ölüm, meydana gelme” gibi kavramlar sorgulanmaya başlanmıştır (Yıldırım, 2012). Dünya’yı evrenin merkezi olarak kâbul edilmesi de bu dönemle başlar.

Ardından gelen ekip ise Pythagoras ve arkadaşları idi. Bu grup materyalist olmaktan daha çok rasyonalist olarak adlandırılırlar. Bu akım kendi içinde özgün olmayıp dünyadaki her şeyi sayıya bağlayanların dışında Herakleitos gibi değişime bağlayanlar da bulunur: “Her şey bir şeyden gelir.” ifadesi sadece biyolojik evrim kavramına değil, tüm değişim sürecine vurgu yapması açısından önemlidir. Olayların mistik tanımlanmasının dışına çıkılmaya başlanması, bilim tarihi açından altı çizilmesi gereken bir noktadır. Aynı dönem içinde Parmenides ve başka düşün insanlarının da adlarını görebilirsiniz.

Materyalist ve rasyonalist düşüncelerin birbirinden etkilenmesi ile MÖ 450 yıllarından sonra kuram (teori) kavramı belirginleşmiştir. Bu gruptaki düşünürler atomcular olarak adlandırılır. Atom Teorisi’nin doğuşu ciddi anlamda bugünkü modern biliminin öncüsü olarak kabul edilir ve materyalisttir. Aynı dönem içinde tıbbın babası olarak anılan İyon hekim, Hipokrates’i de anmadan geçmeyelim. Ona göre tıbbın ilk kuralı “Önce zarar verme!” (Primum non nocere) ilkesidir ve bugün hâlâ saglık çalışanlarının mesleklerini icra etmeden önce ettikleri yeminin bir parçasıdır. Yalnız burada bütün düşünürlerin adlarının geçememesi konunun dar bir alana sıkıştırılmasını engellemek amacı içindir.

Bu dönemde, doğa felsefecilerine tepki olarak Sofistler ortaya çıkmıştır. Buradaki yönelim evrenin yapısından insanın yapısına doğrudur. Sofistler, dönemin demokratik Atina yönetimi sayesinde etkinlik göstermişlerdir. Bir başka deyişle yönetimin yeni türden bir pedagojiye duyduğu pratik gereksinim, Sofistler’in popüler olmasının gerçek belirleyici bir nedendir. Sofistler daha çok siyasal, toplumsal ve etik sorunlar üzerinde durmuşlardır. Dönem içinde tartışma sanatı gelişmiştir. Bununla birlikte bu gezgin filozofların para karşılığı ders verme özellikleri yerilmektedir. Bu noktada bilginin, para ile alınıp satılamayacağı etik anlayışının nasıl geliştiğine de vurgu yapmak da yarar vardır.

Bu dönemde Atina’da Sokrates (MÖ 5. yy) tartışmanın önemine inanırken amacın kazanmak değil doğruyu bulmak olduğunu savunmaktadır. Bu noktadan sonra felsefeciler iki farklı perspektiften bakan grup olup evren ve insan ile uğraşanlar olarak tanımlanabilirler. Daha kaba anlatımla, fiziki dünya ile daha soyut insana özgü konular olarak bölünmüşlük başlamıştır.

Sokrates’in ölümü sonrası öğrencisi Platon Atina’yı terk etmiştir. Döndüğünde Akademi’yi kurup ögretilerini, mistik evren düşüncesi ve olgu dünyası olmak üzere ikiye ayırdı. Ancak doğa olaylarını mistik evren düşünceleriyle onaylamaya yeltenmesi nedeni ile kendisinden sonraki 2000 yılı olumlu etkilediğini söylenemez. Bu Platon’a bir yergi olmamakla birlikte ardıl toplumların tercih yanılgısı olarak değerlendirilebilir.

Aristoteles (MÖ 4. yy) ise dünyayı algılamak için Platon’un aksine duyulara önem verirken bir yandan da olguların sayısal (niceliksel) değil nitel olarak da tanımlanabileceği noktasında Atomcular’dan ayrılmıştır. Kendisi Platon’un öğrencisiydi. Cisimlerin hareketini açıklama çabasından tutun, canlı organizmaların yapına kadar birçok alanda söz sahibidir. Fakat bu açıklamaları bir silsile içinde yapmasından dolayı diğer düşünürlerden daha farklı bir yere konulmakta ve tümdengelim’in babası olarak kabul edilmektedir.

Yukarıdaki dönem Helenistik Dönem adı ile anılan başka bir döneme bağlanmaktadır. Bu dönemin güçlü figürü Büyük İskender olup en önemli şehir merkezi İskenderiye’dir. Dönemin önemli düşün insanları Erastosthenes matematik-astronom, Öklit geometri, Arşimet mekanik, Ptolemy (Batlamyus) astromomi, Galenos tıp-fizyoloji alanındaki bazı önemli isimlerdir.

Batlamyus’un yer merkezli evren tanımı (geosantrik) 1200 yıldan fazla kâbul görmüştür. Yine şu noktanın altını çizmekte yarar vardır. Daha sonra dünyanın evrenin merkezi olmadığının ortaya çıkması onun Almagest adlı eserini asla önemsiz kılmamıştır.

Helenistik Dönem Roma İmparatorluğu’nun İskenderiye’yi alması ile sonlanır. Dilleri Latince olan Romalılar, Grekçe (Eski Yunan veya Antik Yunan dili) öğrendiler ancak bilimin günlük yaşamda getireceği yararlar onlar için daha önemli oldu. Karşımıza çıkan Grek ve Roma uygarlığı arasındaki temel fark ilk uygarlık yaratıcılık temelli olup ikincisi yönetme ve örgütleme üzerinden toplum yaşamını oluşturmuştur. Sonuçta, Roma yayılımcı bir güçtür. Ancak burada vurgu yapılması gereken nokta, Roma’nın resmî olarak MS 3. yüzyılda Hristiyanlığı kabulü ile dinin toplum üzerindeki etkisi kilise kanalı ile artmaya başlamasıdır.



Bu Gri Şehrin Tüm Yollarını Rengarenk Boyamak İster,
Bazen Kızar Dünyaya ama Sadece Kendini Üzer...
Göremezler, Kalbindeki Elmasa Erişemezler,
Kanatlarını Rüzgara Açmış, Dur Diyemezler...
Onun Bir Düşü Var ki Asla Bilemezler!

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
antik, bilim, yunanda, yunan’da


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 00:33.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.