24 Temmuz 2022, 09:59
|
#1
|
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Yusuf Hayaloğlu Sözleri
Yusuf Hayaloğlu Sözleri
- Bir intihar gibi puşt olmuş bu sevdalar!
- Yalanım vaɾsa kalkmayayım şuɾadan. Ben seni, biɾ tek gün bile unutmadım.
- 4 duvar arasinda bile heryerde halen sen varsin..
- Ölmek değildir bu dünyanın en feci işi , Güzel olan odur ki öldükten sonrada yaşar kişi .
- Deɾt etme, iyiyim ben Aɾa sıɾa mahşeɾ Aɾa sıɾa yaşama hıɾsı.
- Oy benim yaralım. Asıl sancı, uyandığında bütün odaları boş görünce koyarmış!
- Baba bugün üşüyorum Karda kaldım üşüyorum Anama deyin sıcak bir çorba koysun Üstümü ört baba üşüyorum
- Yağmur yağardı biz ağlaşırdık. Kaldırımlar boyunca. Bir hüzün vardı sanki aramızda. Susardık ay batınca.
- Dün gece düşümde can dostu gördüm .Ulu bir çınardan dal verdi bana. Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm. Ben zehir istedim bal verdi bana.
- Öglen kahvede söylediler, Riza öldü, dediler. Ne kolay söylediler!.. Sanki dev bir tas ocagini Kökünden dinamitleyip Üstüme devirdiler!.
- Demek şimdi gidiyorsun; Sonunda bizi de çökertiyor; Bu kancık zelzele!.. Demek şimdi gidiyorsun; Yıkılan bir duvar gibi; Ömrime devrile-devrile.
- Şu dağlarda kar olsaydım , Bir asi rüzgâr olsaydım , Arar bulur muydun beni , Sahipsiz mezar olsaydım
- Pencereden baktığımda görüyorum Senin yüzün incir yaprağında Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen Bir kedinin kıvraklığında
- Üstüm başım toz içinde. Önüm arkam pus içinde. Sakallarım pas içinde. Siz benim nasıl yandığımı, Nerden bileceksiniz.
- İşte gidiyorum, Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız. Ben başımı verdim, sizinse İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.
- Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun. Bu da benden sana, ayrılığın hediyesi olsun…
- Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri, duvarları yıktı, Camları kırdı. Fırtına gelip aramıza serildi. Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi, Bizi yaraladı.
- Cevap veriyorum: Eli böğründe analardan, Mahpuslardan ve acılardan Çokça bahsediyorum, çünkü; Başını kumda saklayanlardan Tiksindir, başkaldırıyorum!
- Veda gecesi ay serpilirken sulara, Dalgalara sor beni, kumlarda ara… Kırık kadehler gibi döküldük ayrılığa; Şarkılara sor beni ah kemanlarda..
- Ne verdin aşka Ne verdin ki sen? Islanan bir mendilden başka.. Bir anlık meşke, harcadın beni; Biraz vicdan, olsaydı keşke..
- Biliyorum, onunla olsaydım Böyle kavga edip durmazdım yüreğimle. Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım, Ben öldürdüm bu hoyrat ellerimle.!
- Ben sana bakınca donardım bulut gibi donardımda bir türlü yağmazdım sen bana bakınca bir ağlamak düğümlenir boğazında gurur yapar ve ağlamazdın.
- Rakı devrilmiş masalarda yokluğun Veya benden önce kalkıp gitmişliğin Gece boyu dolandığım barlarda Sarhoşlara tekrarladığım adın Balıkçı kahvesinde, çorbacıda, kenarlarda
- Sakin göllerin kuğusuyduk, Salınarak suyun yanağında. Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin. Sonumuzun adım-adım Yaklaştığını görürdük.
- Beni öldürüyorsun, git. Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim. Bakma git, kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim…
- Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim. Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.
- Seni sevmişem bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi seni sevmişem gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi.
- El tetikte, kulak kirişte, Ve sırtımız toprağa emanet… Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık.. Deniz çok uzaktaydı Ve dokunuyordu yalnızlık..
- Birazdan kudurur deniz Birazdan dalgaların sırtından, Üst-üste fışkıran rüzgarlar, Bir intikam gibi saldırınca üstüne; Yüzüne şarkılar çarpar, Yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın. Sen artık buralarda duramazsın!
- Dün sahilde karşılaştık… Biran gözüm ısırdı,sonra birden tanıdım Düşmemek için zor tuttum kendimi Bacaklarım titredi,bir ağaca yaslandım…
- Biri şarabımızı döktü, Soğanımızı çaldı. Biri, hiç yoktan vurdu, Kafeste garip kuşumuzu! Ciğerim yanıyor, Yüreğim kanıyor… Solmasaydı gülümüz böyle!.
- Kurtlardan arta kalmış yüreğimin can çekişen o son parçasını da, sana sakladığımı bil!
- Yağmurlar içinden ıslandım geldim. Bir kuru değneye yaslandım geldim. Sıcacık çorbana muhtacım inan. Ölümlerden geçtim uslandım geldim.
- Gelse balığa çıkacaktık, Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık. Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp, Enteresan hayallere dalacaktık.
- Sen beni yangınlarda, ateşte, harda ara.. Kahkahalarda değil, dertte, kahırda ara… Yüreğin sıkışırsa yine bir yaz gecesi; Şu mehtaplardan eğil, gel günahlarda ara…
- Aşiret çocuğuyam adım Küheylan Kızılca kıyamet yaylasında doğmuşam Koyaklarda kartal uçurmuşam, kurt kovalamışam, adam vurmuşam Onursuz yaşanmaz demişem Rezil rüsva etmemişem kendimi böceklere
- Seni sevmişem, bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi. Seni sevmişem, gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi.
- Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim. Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim. Can yağarsa canan küser mi dedim. Çağırdı yanına el verdi bana. Can dostum dostum kül verdi bana.
- Yağmurda kırılan gül yağmuru affeder mi?
- Yere dökülen yaprak dala geri döner mi? Kırılan gül kanar mı; kül yanar mı?..
- İstanbul ey İstanbul ey Ey acıların gözyaşlarının kraliçesi İstanbul ey İstanbul ey Ey bozgunların garip çiçeği Bu akşam yemin ettim Seni bir daha öpmemek için Benki bütün duvarlarını, afişlerle donatıp Yumruğumla kanatmıştım Rezil bir aşktı Bütün arkadaşları miting alanlarında Ve mezarlıklarda bırakmıştım.
- Dostlukmuş.. ölüme yürümekmiş..
- Üstüne titremekmiş.. Vefaymış!.. Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı, Duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış..
|
|
Alıntı
|