Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Eğitim - Öğretim > Kişisel Gelişim

Kişisel Gelişim Kişisel gelişim makaleleri, başarılı kişilerin yaşamlarından enstanteneler ve motive edici paylaşımlar bu bölümde.


Konuşmaktan korkmayın: Sağlıklı iletişimin sırrı duyguları dile getirmek

Kişisel gelişim makaleleri, başarılı kişilerin yaşamlarından enstanteneler ve motive edici paylaşımlar bu bölümde.


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 18 Nisan 2023, 02:13   #1
Çevrimdışı
Forumdan Uzaklaştırıldı
Avatarsız Forum Üyesi
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Konuşmaktan korkmayın: Sağlıklı iletişimin sırrı duyguları dile getirmek

Konuşmaktan korkmayın: Sağlıklı iletişimin sırrı duyguları dile getirmek

Biraz dağılmış, biraz kırgın, biraz kızgın mısın? Belki her şeyin tam ama eksik bir şeyler mi hissediyorsun hayatında? Belki yanlış anladığın birçok şey var. Belki kendi mutsuzluğunun farkında bile değilsin. “Hadi boş ver şimdi, kırgınlık olmasın, söylemeye değmez” dediğin ve içine attığın her ne varsa, işte her şeyin kilit noktası orası, yani iletişim…

Hepimiz bazen böyle yapmıyor muyuz? “Aman takılma canım, ne gerek var şimdi? Söylemeyeyim, gitsin bitsin” diye kolaya kaçıyoruz ya? Hani hem karşı tarafa hem de kendine iyilik yaptığını sanarak konuşmaktan kaçınıyoruz ya? En büyük problemimiz bu işte! Karşı taraf kırılacak diye sustuklarımız kar topu gibi büyüyerek bilinçaltımızda saklı durup büyüyor, büyüyor, sonra en ufak başka bir yanlış anlamada daha da büyüyerek durdurulamaz koca bir kar küresine dönüşüyor.

Sonrası önüne geleni ezip geçmek oluyor tabii. İşler o noktaya ulaşmadan küçük kar toplarını yok etmek gerekiyor.

Birbirimizi kırmaktan ya da bir şey söylediğimiz zaman karşı tarafın vereceği tepkiden neden bu kadar korkuyoruz? Bu denli kırılmaktan neden korkuyoruz? Geçmişe bir sünger çekip beynimizi sadece altında hiçbir şey aramadan yalın olana, söylenene odaklamak bu kadar zor olmamalı.

Aslında bunların hepsinin kaynağı çocukluğumuzdan itibaren bize bilinçaltı olarak kodlanmış yaşanmışlıklardan başka bir şey değil. Ama atalarımızdan bize geçen davranış bozuklukları zincirini bir yerde kırıp çocuğumuza da doğru olanı aşılamak en büyük görevimiz diye düşünüyorum. Burada en büyük görev kişinin sadece kendisine düşüyor. Zinciri kıracak olan halka bir yerde durup neden-sonuç ilişkisine varmalı ve tüm bu tepkileri vermem doğru mu diye düşünmeli. Başka türlü öğretilmiş ama yanlış olan davranış bozukluklarına doğru tepki vermeyi öğrenemeyiz.



Hiç kimseyi değiştirmemiz mümkün değildir. İnsan yalnızca kendisini değiştirir ve geliştirirse bu dünya güzelleşir ve iyileşir. Bunun için de en temel ihtiyacımız her ne olursa olsun ortada yanlış olduğunu düşündüğünüz bir olay ya da düşünce varsa boş vermeden ve korkmadan “Bunu neden bu şekilde yaptın? Bu yaptığın bana şu duyguyu hissettirdi ve üzüldüm” vs. şeklinde sorabilmeli ve iletişim kurabilmeliyiz.

Sonra ne oluyor biliyorsunuz zaten. Kırılan gidiyor, başka birine anlatıyor. Üçüncü bir kişinin olaya dahil olması ile farkında olmadan, bilmeden yanlış anlamaya sebep olmuş olan taraf kırılanın kırıldığını başka bir kişiden öğreniyor. Bu sefer kırılan tarafın samimiyetini sorgulamaya başlıyorsunuz ve bu da başka bir sorun olarak ortaya çıkmış oluyor.

Konuşabilmek samimiyettir. Altında hiçbir şey olmadan karşı tarafa yüreğini açabilmektir. Bu sizi zayıf göstermez. Aksine ne hissettiğinizi söyleyebilmek sizi güçlü kılar ve her ne yanlış anlama varsa hiç büyümeden düzelir, gider.

Bazen de her şey yanlış anlamadan ileri gelmeyebilir. Bazı insanlar maalesef ki kendi içlerindeki mutsuzlukların kurbanı olurlar. Ben bir uzman değilim. Fakat bana göre o da yine insanın durup şöyle bir kendi duygu ve düşüncelerini süzgeçten geçirip tartmamasından, o öğretilmiş kodlama ile zinciri bir yerde kendi içinde kırmamasından, kendini geliştirmeye çalışmamasından kaynaklanır.

Herkesin yaşanmışlıkları, eksik hissettiği tarafları, çocukluğundan kalma acıları olabilir. Ama bir yerde bir şeylere tepki verirken vereceğimiz tepkiyi düşünmeden veriyorsak bu da bizim kendimizi geliştirmeye çalışmamızdan kaynaklanıyor demektir. Bu sefer ne oluyor? Sen farkında bile olmadan -kendi içindeki mutsuzluktan dolayı- başkasının en ufak mutluluk ve sakinliği sana batmış oluyor. Böyle insanlara tüm kalbimle iyilik ve sonsuz mutluluk diliyorum. Ama her şeyden önce o mutluluğu fark edebilecek bir farkındalık diliyorum.

Çünkü bir yerde hepimizin mutsuzlukları var. Hepimizin acı tecrübeleri var. Ama sonuçta hayat nefes aldığın her saniye devam ediyor ve herkes kendinden sorumludur. Kimse kimsenin ne yaşadığını, sorumluluklarını, ihtiyaçlarını bilemez.

Başka bir duruma ya da kişiye kızıp en çok nazınızın geçtiği ya da sakin görüp ses çıkartmaz sandığınız insanlara verdiğiniz saçma tepkiler, laf sokmalar falan tamamen sizin mutsuzluğunuzdan kaynaklıdır. Hiç kimse kimsenin mutsuzluğunun ağır yükünü çekmek zorunda değil ve buna da hiç kimsenin hakkı yok.

Hayat zaten çok karmaşık bir denklem üzerine kurulmuşken, birbirimize daha çok ihtiyacımız varken her ne olursa olsun iletişim kurmaktan korkmamalıyız. Biz duygu ve düşünceden ibaretiz. Ama hiç kimse müneccim değil ve sizin sessizliğinizden bir şeyleri anlamak zorunda değil.

Daha çok iletişim, doğru kelimeler ve hoşgörü eşittir samimiyet ve sevgi. Bu böyledir! Kır zincirleri ve konuşmaktan korkma!
Sevgilerimle…

  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
dile, duyguları, getirmek, iletişimin, konuşmaktan, korkmayın, sağlıklı, sırrı


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 05:28.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.