Anasayfa | Forum Duyuruları | Yönetim | İletişim |
- |
|
Kişisel Gelişim Kişisel gelişim makaleleri, başarılı kişilerin yaşamlarından enstanteneler ve motive edici paylaşımlar bu bölümde. |
|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
07 Eylül 2023, 10:09 | #1 |
Forumdan Uzaklaştırıldı
|
Öz değerini bilerek yaşamak: Başkalarından önce siz kendi değerinizi fark edin
Öz değerini bilerek yaşamak: Başkalarından önce siz kendi değerinizi fark edin
“Son dönemde pek keyfim yok. Sıklıkla mutsuz hissediyorum. Aslına bakarsan geleceğe karşı umudum yok. Hangisi hangisinden daha çok ve diğerinin sebebi onu da bilmiyorum açıkçası. Sanki her şey zor. Hiçbir şey istediğim gibi ilerlemiyor. Dünyam ne zaman bu hale geldi, bak, inan onun da farkında değilim. Devam eden rutinlerim var. Kendimi işe götürüyorum ve çalıştırıyorum. Bir sevgilim var. Mutluyumdur herhalde. Aman ne bileyim işte yaşam sevincim düştü, gökyüzünde bir şeyler oluyordur, evet, evet, gezegenlerdendir kesin.”
Yukarıdaki paragrafta kendinizi bulduysanız, size ne yapmanız gerektiğini söyleyen, onlara göre hatalı olduğunuz yerleri sürekli işaret eden, içinizde asla doymayan bir canavar misali varlığını sürdüren, yetersizlik hissinizi besleyen insanlarla sevgili/eş ilişkinizi sürdürüyor, böyle insanlar için/insanlarla çalışıyorsanız öz değer konusunda biraz daha derinleşmeye hoş geldiniz. Dilimizde cennet vadeden bir kelime: Huzur. Onu istiyoruz, hem de çok istiyoruz. Sahibi olamadığımız diğer her şeyden daha fazla üzüyor yokluğu. Yaşam deneyimlerimizin çoğunun seçimlerimizin sonuçları olduğu bilgisinden yola çıkacak olursak eğer, bu denli huzur isterken neden bizi zorlayanları, üzenleri seçtiğimiz dikkate değer bir soru. Sizce sevilmemekten mi, yalnızlıktan mı daha çok korkuyoruz? Öz güvenin, yetişkinlerde öz güven veya ilişkilerde öz güven eksikliğinin tanımına dair hepimizin az çok bir fikri var. Peki ya öz değer desem? Öz değer daha çok kendimizi tanımakla ilgili. Yapısı dış dünya ile iletişimde olduğumuzda karşılaştığımız etki, tepkilere göre şekilleniyor. Öz değer, kişinin temelinde ihtiyacı olan sevgiyi alabilmiş, kendini kabul görmüş hissettiği, yaşamda kendi faydalarını gözetirken aynı anda dış dünya ile samimi ve gerçek ilişki kurabilmesi halini tanımlar. Hayatımızda kolay akan, bizleri yormayan şeylere ayırdığımız dikkat sınırlı, gösterdiğimiz özen azsa sorun bize zorluk çıkaranlardan çok, bizde olabilir. Hızlı bir öz değer hesaplaması yapmak istersek diyebiliriz ki yaşam sevinci eksikliği öz değer yetmezliğinin sonuçlarından en belirgin olanıdır. Uzaktan kumanda ile yönetilen yaşamlarımız varsa ruh halimizi yönetim becerilerimizde de zayıflama görürüz. Sonucunda öngörülemez zamanlı, zamansız ruhsal iniş çıkışlar ortaya çıkar. Gözyaşları öncesinde tatminsizlik, huzursuzluk tabanlı öfke nöbetleri vuku bulur. Kendinizi değerli hissedebilmek için aslında gerçekten orada olmayı hak etmeyen kaç kişiye kalenizin kapılarını açtınız? Yaptığınız işleri, yapamadığınızı düşündüğünüz işleri, bedeninizi, ruh durumunuzu, maddi durumunuzu, sizce sizi tanımlayan parametrelerin kaç tanesini başkaları ile kıyaslıyorsunuz. Kıyaslamalarınızın sayısında ve üzerinizdeki negatif etkilerinde artış oldu mu? “Onun için onca şey yaptım. Şundan şundan vazgeçtim. Ne emekler verdim, yine de kıymetimi bilmedi…” Kıymetini bilmeyen karşı taraf mı gerçekten? Uzaktan kumandaya gönüllü olan kişilersek eğer, duygu ve düşüncelerimizin üzerinde tepinilmesi hakkını çoktan vermişiz demektir. Neticesi de o eski ve acı atasözündeki gibi maalesef: El elin eşeğini türkü çağıra çağıra ararmış. Öz değer varsa denge vardır. Başkaları için bize ait olmayan görevleri üstlenmek, olmadığımız gibi davranmak, olması gerekenden çok daha fazla yük taşımak yoktur. Çok değerli bir antika burnunuzun dibinde olsa bile onu tanımıyor, bilmiyorsanız ona değer biçemez, hatta eskiliğinden dolayı hurda bile sanabilirsiniz. Değerimizin farkında olmak onu belirleyebilmekten, belirlemek ise kendimizi daha yakından tanımaktan geçer. Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Ne kadar enteresan bir soru değil mi? Kişinin kendini tanımaması mümkün mü? Evet, mümkün. Yaşamımız boyunca önce ailemizden gelen bilgilerle, sonra yaşamda karşılaştığımız tüm otorite figürlerinin doğru ve yanlış olana dair yargı ve öğretileriyle karşılaşırız. Bu öğretileri alıp kendi gerçeğimiz yapana kadar, sadece bir fikir olarak kalmalarına izin vermek sağlıklı olandır. Fikirleri filtreden geçirmek, kalıplarının üzerimize tam uyup uymadığını kontrol etmek, bize sunulan giysilerin içinde rahat hissedip hissetmediğimize bakmaktır kendini tanımak. Ancak bunlardan sonra bizim de gerçeğimiz olabilir veya olamazlar. Ancak bu şekilde kendi değerlerimizi ve değerimizi belirleyebiliriz. Ancak kalıcı olabilecek şeyler bizim için fayda sağlayacaktır. Kalıcı olabilecek olan ise sanılanın aksine, içinde rahat hissettiğimiz, kolay olan, kolay akan, hafif hissettirendir. Mevkilerin, malın, ilişkilerin geçiciliğini hatırlayacak olursak bunların değer belirleyici unsurlar olmadığını söylemek belki daha anlaşılabilir gözükecektir. Bedelli değil, gönüllü sevilmeyi kim istemez?
Dönemsel hedeflerimiz değişebilir ama yaşam amacı dendiğinde benim aklıma -şu an hangi noktada olursak olalım- kendimizin olabilecek en iyi halini ortaya çıkarmak geliyor. Bu hal göreceli kavramların çok ötesinde, beşer sınırlarla tanımlanamayacak derinlikte ve kıymette. Olumluya doğru ilerleyebilmenin tek yolu kendi doğamızla bağ kurmak, davranış, alışkanlık ve kalıplarımızı gözlemek ve sorgulamaktan geçiyor. Farkındalığın gerçek tanımı yılmadan, düşe kalka bu yolda yürümeye devam etmek. Buraya birkaç soru bırakmak istiyorum. Lütfen kendinize bu soruları sorun ve cevaplarını almadan bırakmayın.
|
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
başkalarından, bilerek, değerini, değerinizi, edin, fark, kendi, siz, yaşamak, önce |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |