Anasayfa | Forum Duyuruları | Yönetim | İletişim |
- |
|
Kültür - Sanat - Tarih Kültür, sanat ve tarih hakkındaki bütün paylaşımları barındıran bölümdür. |
|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
25 Temmuz 2022, 14:52 | #1 |
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir. |
Yıkılışı İstanbul'un Fethiyle Başlayan Skolastik Düşünce Nedir?
Yıkılışı İstanbul'un Fethiyle Başlayan Skolastik Düşünce Nedir?
Yıkılışı İstanbul'un Fethiyle Başlayan Skolastik Düşünce Nedir? Temelini Kim Atmıştır ve Ne Zaman Yıkılmıştır?
Yüzlerce yıl boyunca dünyada hüküm süren teoloji temelli bir felsefi akım olan skolastik düşünce yıkılmış olsa bile bugün pek çok yerde örnekleri ile karşılaşmak mümkün. Peki skolastik düşünce nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, nasıl yayılmıştır ve sonunda nasıl yıkılmıştır gelin yakından bakalım. Skolastik düşünce nedir sorusu ile ilk kez lise tarih ve felsefe derslerinde karşılaşmış olabilirsiniz. Bu sorunun tarih alanına da girmesinin nedeni yüzlerce dünyada en yaygın olan felsefi düşüncelerden biri olmasıdır. Orta Çağ karanlığından tutun yeni çağın aydınlığına kadar her yerde skolastik düşünce ile karşılaşmak mümkün. Bunun en büyük nedeni yenilik aramak yerine var olanı ilahi olanla açıklamaya çalışmasıdır. Felsefe genel olarak kuşkucu ve sorgulayıcı bir alandır. Ancak skolastik düşünce sorgulamaz ve kuşku duymaz. Çünkü ona göre zaten ilahi bir doğru vardır ve insanın amacı da bu ilahi doğruyu anlayarak çözmeye çalışmaktır. 3 temel dönemden oluşan skolastik düşünce nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, nasıl yayılmıştır gibi merak edilen soruların yanıtlarını tüm detaylarıyla anlattık. Skolastik düşünce nedir, ne zaman ortaya çıkmıştır? Skolastik düşünce dönemleri: Skolastik düşünce nedir? Latince okul anlamına gelen schola kelimesinden türetilmiş scholasticus teriminden gelen skolastik düşünce, kelime anlamıyla okul felsefesi demektir. Bu anlama gelmesini nedeni, Orta Çağ’da doğrunun zaten var olduğuna inanılması ve bu doğrunun yalnızca okullarda verilen felsefe dersleriyle öğrenileceğinin düşünülmesidir. Skolastik düşünce teoloji tabanlı bir akımdır. Yani doğrunun göklerden gelen bir karar olduğuna ve felsefe ile bu doğruların anlaşılması gerektiğine inanılır. Bu bağlamda skolastik düşünce yeni bir düşünce yaratmaz. Kuşkucu ya da sorgulayıcı değildir. Aksine ilahi doğru ile gelen bilgiye kuşkuyla bakan herkese karşıdır. Skolastik düşüncenin en net tanımını Hristiyan Aziz Augustinus yapmıştır ve ‘Anlamak için inanıyorum.’ demiştir. Skolastik düşünce doğru olduğuna inandığı bilgiler ışığında var olan gerçekleri doğrulamayı ya da çürütmeyi amaçlar. Yani bir şey gerçek olsa bile ilahi doğruya uygun değilse çürütülmelidir. İnanç esastır. Skolastik düşünce ne zaman ortaya çıkmıştır? Skolastik düşüncenin temelleri, milattan sonra 2. ve 8. yüzyıllar arasında Hristiyan Babaları olarak bilinen ilk dönem Hristiyanları tarafından oluşturulan Patristik felsefe ile atılmıştır. Ancak bu düşüncenin tam olarak sistematize edilmesi ve adının konması ancak 9. yüzyılda gerçekleştirmiştir. Patristik felsefede Platon öne çıkarken, skolastik düşüncede Aristoteles ön plana çıkmaktadır. Bunun en büyük nedeni Aristo felsefesinin düşünürleri bilge olarak görmesidir. Zaten teoloji temelli olan bu felsefe akım elbette inanç üzerine düşünen kişileri bilge olarak adlandırmayı uygun bulmuştur. Skolastik düşüncenin ortaya çıkış amacı okullarda yedi özgür sanat olarak isimlendirilen gramer, mantık, retorik, aritmetik, geometri, müzik ve gökbilim ile birlikte teolojinin öğretilmesidir. Sonraki zamanlarda skolastik düşünce yalnızca bu amaçla kullanılmamış, genel bir okul öğretisine dönüşmüştür. Skolastik düşünce dönemleri: Erken dönem skolastik düşünce / 9. ve 13. yüzyıl Yükseliş dönemi skolastik düşünce / 13. ve 14. yüzyıl Son dönem skolastik düşünce / 14. ve 15. yüzyıl Erken dönem skolastik düşünce: 800’lü yıllarda Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile ortaya çıkan skolastik düşüncenin ilk düşünürü Johannes Scottus'tur. Scottus, Yeni-Platoncu bir düşünce biçimi oluşturarak Orta Çağ’da mistizmi yaymıştır. Tanrının bilinmez olduğunu ancak simgeler aracılığıyla anlaşılabileceğini savunmuştur. 1000’li yıllarda Anselmus, Tanrının en yetkin olduğunu ve çelişmezlik ilkesi gereğince var olmamasının mümkün olmadığını savunmuştur. Aynı dönem yaşamış olan Roscelinus, nominalizmi kurmuştur. Bu kavram realizme karşıdır ve insanların ortak bir düşünce doğrultusunda hareket ettiklerini savunur. Yani temel, ilahi bir güçten bahseder. Yükseliş dönemi skolastik düşünce: 12. yüzyılda Arap felsefesi yayılmaya başlamış ve İslam skolastiği ortaya çıkmıştır. Arap filozof İbn-i Sina bu yayılmada önemli bir rol oynamıştır. İbni-i Sina gibi Aristotelesçi diğer bir Arap düşünür de İbni Rüşt’tür. İbni Rüşt, inancı akıl bilgisinin bir başka formu olarak yorumlamıştır. Aynı dönemde Yahudi düşünür Moses Maimenides de Aristoteles'i yorumlamış ve bölgesinde yaygınlaştırmıştır. İtalyan mistik düşünür Bonaventura da Augutinus ve Aristotales'i yorumlamış ve bilginin, bilinecek olan doğru üzerinde birleşmek olduğunu savunmuştur. Orta Çağ’ın skolastik yıldızı Albertus Magnus olmuştur. Magnus; Aristoteles felsefesini, İslam felsefesini ve Yahudi felsefesini birleştirerek sistemli bir yapı ortaya koymuştur. Magnus’un öğrencisi Aquinolu Thomas, ‘İnanmak için bilmek.’ düşüncesini ortaya koymuş ve bu düşünce o dönem Katolik Kilisesi tarafından kabul edilmiştir. Son dönem skolastik düşünce: Skolastik düşüncenin son dönemine girmesinde dini tarikatlar arasında yaşanan tartışmalar ve Rönesansı hazırlayan aydınlanmacı çalışmalar etkili olmuştur. Son dönemin yıldızı Johannes Duns Scottus olmuş, nominalizmi sistemleştirmiş ve tikel nesnelerin gerçek olduğunu tümel nesnelerin ise tamamen uydurma olduğunu savunmuştur. Bu dönemde bilginin temeline deney konulmuştur. Tanrı kavramı asla deneyimlenmediği için bu bilgi inanç temellidir. Yani bu tür sonsuzluk ve Tanrı gibi kavramlar asla bilinemez. Bu noktada inanç ve bilgi birbirinden tamamen ayrılmıştır. Bu da skolastik düşüncenin sonu olmuştur. 16. yüzyılda Rönesans ile skolastik düşünce bitmiş gibi görünse de günümüzde bile hala bu düşünceyi savunan kişilerle karşılaşmak mümkündür. Skolastik düşünce neden yıkılmıştır? Skolastik düşüncenin Avrupa’da etkin olduğu Orta Çağ berbat bir dönemdi. İnsanlar açlıktan kırılıyor, sosyal adaletsizlik zirveyi görüyor, din adamları hiçbir dine uygun olmayan düşünceleri insanlara dayatarak onları kandırıyordu ve bir şekilde her gerçeğin dine uydurulması gerekiyordu. Rönesansın temelini atan bilimsel çalışmalar insanların gözünü açtı. Matbaanın icat edilmesiyle din kitapları insanların kendi diline çevrildi ve din, halk tarafından da anlaşılmaya başladı. İnsanlar artık sorgulamaları yasak olan şeyleri de sorgulamaya başladılar ve kasasını doldurmaya çalışan bir avuç din tüccarı tarafından kandırıldıklarını anladılar. Din, insanın Tanrı ile arasındaki bir ilişkidir. Bunu belirli çıkarlar doğrultusunda yaşamın her kesimine zorla yaymak ve sahte bilim, tek yanlı felsefe ile insanlara yalanlar söylemek yalnızca Orta Çağ karanlığına yakışır bir düşünce biçimidir. Neyse ki artık uzay çağındayız ve bu tür düşünce biçimleriyle çok fazla karşılaşmıyoruz değil mi? Skolastik düşünce nedir, nasıl ortaya çıkmıştır ve neden yıkılmıştır gibi merak edilen soruları yanıtladık. Felsefe ve felsefeden doğan bilim, gerçeği aramak için insanlar tarafından yaratılmıştır. Aklımızı doya doya sonuna kadar kullanalım. Webtekno |
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
başlayan, düşünce, fethiyle, nedir, skolastik, İstanbulun, yıkılışı |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |