Ne-Nedir-Ne Değildir? En çok merak edilen konuların ve güncel bilgilerin harmanlandığı bölüm. |
|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
25 Temmuz 2024, 10:08 | #1 |
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir. |
Ötanazi Nedir?
Ötanazi Nedir? Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir. Ötanazinin farklı tipleri farklı yasal uygulamalara tabidir. Pasif ötanazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötanazi çoğu ülkede yasaktır. Genellikle ötanazi başlığı altında tartışılan hekim destekli intihar (physician assisted suicide) genel olarak yasa dışı olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermont eyaletlerinde yasaldır. Aktif ötanazi Türkiye'de yasal değildir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Bazı ülkelerde ötanazi yasal olmasa da, ötanazi faili cezaya çarptırılmaz. forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com Etimolojisi ve anlamları Fransızca euthanasie veya İngilizce euthanasia "bir kimseyi acı çekmemesi amacıyla öldürme" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca ευθανασία(euthanasía) "hayırlı ölüm" sözcüğünden alıntıdır. Yunanca sözcük Eski Yunanca eû εῦ "iyi, hayırlı" ve Eski Yunanca thánatos θάνατος "ölüm" sözcüklerinin bileşiğidir. Hekim tarafından uygulanan ötanazi tarihi Antik Yunan ve daha sonra Antik Roma’da ölümcül hastalığa yakalanmış hastaların tedavi edilmemesi sıkça karşılaşılan bir durumdu; bu tip bir hastayı tedavi etmeye çalışmanın hekime ancak utanç ve başarısızlık kazandıracağı ve bu tip bir uygulamanın genel olarak yanlış bir uygulama olduğu kanısı yaygındı. Bununla birlikte, Hipokrat Yemini’nde açıkça belirtildiği gibi, hekimin hastaya, hasta arzu etse dahi ölümcül bir ilaç vermesi veya tavsiye etmesi yasaktır; hoş karşılanmaz (Edelstein, s.6). Bununla birlikte Antik Çağ’ın ünlü filozoflarının birçoğu, örneğin Eflatun, Aristo ve Zeno, kentin (polisin) kaynaklarını tüketen, tedavisi olmayan hastalıklara sahip hasta yetişkinlerin gönüllü olmasalar dahi öldürülmelerinin veya bakımsızlıktan ölmelerine yol açmanın (yani pasif olarak ölmelerini sağlamanın) uygun olduğunu iddia etmişlerdir (Carrick; Anagnastopoulos). Bununla birlikte kişinin kendi yaşamına son vermesi hakkındaki görüşleri daha değişkendir. Örneğin Aristo intiharı kınarken, Seneca kişilerin yaşamlarını istedikleri zaman sonlandırmaya hakları olduğunu belirtmiştir. Hristiyanlığın yükselişiyle birlikte ötanazi konusundaki olumlu görüşler azınlığı oluşturmaya başlamıştır, zira Hristiyanlığın temel ilkelerine göre ötanazi büyük bir suç olarak nitelendirilmiştir . Bununla birlikte ötanaziyi veya kişinin ölümü seçme hakkı olduğunu savunan önemli isimler de olmamış değildir. Yazar Michel de Montaigne farklı bir perspektifle, “bizi yaşamın ölümden daha kötü bir duruma düşürmesiyle”, “Tanrı’nın bize (kendimizi öldürme) izni” verdiğini ve “en gönüllü (biçimde gerçekleşen) ölümün en iyisi” olduğunu belirtmiştir (Montaigne, 1946 [1580], s. 338). İngiliz filozof ve yazar Francis Bacon ise, hekimlerin hastaların ölümünü kolaylaştıracak bilgiye ve yeteneğe sahip olmaları gerektiğini yazmıştır. Bunların dışında İngiliz yazar John Dryden ve Charles Blount aşk acısı, onur veya sefalet gibi şeyler nedeniyle intihar etmeyi savunmuşturlar (Ferngren). Bu konuda en çarpıcı isimlerden birisi ünlü filozof David Hume olmuştur. “İntihar Üzerine” isimli denemesinde kişinin sefil bir hayatı sırf yaratıcısını mutlu etmek için sürdürmeye çalışmasını öngören dini görüşe karşı çıkar ve kişilerin otonomilerine ve özgürlüklerine vurgu yapar. Ayrıca, Antik Çağ filozoflarına benzer şekilde topluma katkısı olmamasına rağmen toplumsal kaynaklardan yararlanan bireylerin yaşamlarını devam ettirmeye zorunlu olmadıklarını savunur. Ünlü Alman filozof “Nietzsche de Hume’nin, otonomi sahibi kişilerin, toplumsal faydalılıklarını ve hazlarını yok eden bir hastalığa sahiplerse ölümlerine karar verebilme hakkına sahip oldukları, görüşünü benimsemiştir” (Encyclopedia of Bioethics, p. 1425). Destekleyenlerin dışında Hume’nin görüşünü benimsemeyen birçok ünlü filozof da olmuştur. Immanuel Kant için ihtiharın hiçbir çeşidi kabul edilemezdir. Çünkü onun ahlak teorisi ihtiharı her koşulda ve şartta reddeder. Bunların dışında Darwinizmin 19. yüzyıldaki yükselişiyle birlikte, “kutsal yaşam” kavramı büyük bir darbe almış, hekim tarafından uygulanan ötanazinin savunucularının sayısı yükselmiştir. Ayrıca doğal seçilimin, suni olarak insan türü üzerine uygulanması ve öjenik tartışmaları açısından, ötanazinin ‘istenmeyen, doğal olarak kurtuluş şansı az olan’ belirli hasta grupları ve toplumsal gruplar üzerine uygulanması tartışması da Darwinizmin yükselişiyle belirgin bir seviyeye ulaşmıştır. Alman Ernst Haeckel, 1868’de Almanya’daki, fiziksel ve zihinsel olarak tedavi edilemeyecek bozukluklara sahip kişilerin acısız bir şekilde öldürülmeleri gerektiğini savunmuştur. Nazi Almanya’sında bu tip görüşler büyük bir yükseliş göstermiş fakat 2. Dünya Savaşı sonrasında kaybolmuştur. Dünya çapında devlet politikası olarak veya akademik anlamda bu tip bir ötanazi tartışması bugün yer almamaktadır. Bugün ötanazi taraftarları ve ötanazi karşıtları farklı argümanlarla ötanazi tartışmasına katkıda bulunmaktadırlar. Ötanazi dünya çapında kabul edilmiş, yasal bir uygulama olmamakla birlikte, bazı ülke ve eyaletlerde yasaldır ve uygulanmaktadır; Hollanda, Belçika ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Teksas eyaleti örnek olarak verilebilir. Bununla birlikte, bu ülkelerde ötanazinin uygulanması için uyulması gereken belirli şartlar ve prosedürler vardır. Pasif ötanazi, aktif ötanaziye oranla, daha yaygın bir şekilde farklı ülkelerde uygulanmaktadır. Belçika'da 2014 ilkbaharında yürürlüğe giren yasa ile 18 yaş altındaki vatandaşlara ötanazi hakkı tanıyan ilk ülke Belçika oldu. Yasa, ilk kez 2016'da uygulandı. Aktif ve pasif ötanazi - Temelde aktif ve pasif ötanazi şeklinde uygulanmaktadır. - Aktif ötanazide, doğrudan (direkt) uygulama söz konusudur. Öldürücü madde, kurtarıcı tedavi uygulanması imkânsız olan hastaya doğrudan verilir. - Pasif ötanazide, dolaylı (indirekt) bir uygulama söz konusu olup, hastayı hayatta tutan makineler kapatılır ya da geçici - kısmi tedaviye yönelik ilaçların verilmesi kesilerek, ağrının giderilmesi dışında bir tedavi uygulanmaz. Aktif ve pasif ötanazi, amaç ve son açısından aynı olmakla birlikte uygulanan prosedürün farklılığı açısından, farklı yasal durumlara sahip olmuşturlar. Yine de bu iki ötanazi türü arasında gerçekten bir farklılığın olup olmadığı, eğer biri diğerinden daha iyiyse bunun pasif ötanazi mi yoksa aktif ötanazi mi olduğu etik ve felsefî bağlamda tartışılan önemli bir meseledir. Bugün yasal olarak pasif ötanazi aktif ötanaziye oranla daha iyi karşılanmaktadır ve aktif ötanaziye oranla daha çok ülkede ve bölgede yasal olarak uygulanmasına izin verilmektedir. Bununla birlikte özellikle felsefe çevrelerinde pasif ötanazinin aktif ötanaziden, belki ancak yasal olarak daha iyi olabileceğine, pratikte büyük ihtimalle daha kötü olabileceğine dair yorumlar mevcuttur. Pasif ötanazinin, karşılaştırıldığında, aktif ötanaziden daha kötü olduğunu iddia eden ünlü isimlerden James Rachels “Active and Passive Euthanasia” isimli eserinde çeşitli örnekler sunarak, niçin ötanazi uygulanacak kişinin pasif ötanazi sonucu uzun süre acı çekerek ölmesinin, aktif ötanazi sonucu kısa ve acısız bir ölümle ölmesinden daha iyi olabileceği sorusunu sormakta ve bu noktadan hareketle çeşitli örnekler sunmaktadır (Rachels). Bununla birlikte pasif ötanazinin aktif ötanaziden daha uygun ve iyi olduğunu savunan çevreler sıklıkla eylem ve eylemsizlik doktrini (acts and omissions doctrine) ve benzeri doktrin ve argümanları ortaya koymaktadırlar. Yasal açıdansa pasif ötanazide, ötanazi uygulanacak kişiye karşı aktif bir öldürme eyleminin uygulanmadığı fakat bunun aktif ötanazide söz konusu olmadığı fikri baskındır. Doktor destekli intihar Sık sık ötanazi başlığı altında işlenen bir başka konu da hekim destekli intihardır. Hekim destekli intiharda, ne tam olarak aktif ne de tam olarak pasif ötanazi mümkünken, durumun salt intihar olmadığı da ortaya atılmıştır. Kısaca, hekim destekli intiharda, kişinin isteği üzerine hekim kişinin kendisini öldürebilmesini mümkün kılacak ortamı hazırlar. Burada hekim kişiyi ne doğrudan öldürmekte ne de dolaylı olarak ölmesine sebep olmaktadır yani pasif ötanazideki gibi örneğin bakımsızlık veya yaşam destek ünitesinden ayrılması sonucu ölüm mevcut değildir. Hekim sadece kişinin intihar etmesi için uygun olacak koşulları ve durumu hazırlar ve sonuçta kişiyi öldüren yine kişinin kendisidir. Konuyla ilgili birçok kişi hekim destekli intiharın ötanaziden daha farklı bir biçimde, intihar kavramına daha yakın olarak incelenmesinin daha yararlı olacağını savunmaktadır. Hekim destekli intihar Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington, Oregon, Montana ve Vermont eyaletlerinde yasaldır. Bunun dışında hekim destekli intiharın savunucuları genel olarak ötanazi savunucularından daha azdır ve hekim destekli intihar genel olarak dünya çapında yasa dışıdır. |
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
nedir, Ötanazi |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |