![]() |
13 Şubat 1918 | Erzincan'ın Düşman İşgalinden Kurtuluş Tarihi
[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Kafkas cephesindeki Rus ordusunda bulunan askerler kitle halinde cepheyi terk ettiler. Bu yüzden Osmanlı, Doğu cephesinde ufak tefek çarpışmalar dışında bir ilerleme olmayınca 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi adıyla bilinen anlaşma imzalandı. Bu mütarekeye Osmanlı Devleti adına III. Ordu Kurmay Başkanı Miralay (Albay) Ömer Lütfi Bey, Rusya adına Mavera-i Kafkas Konfederasyonu Kurmay Başkanı General Majör Vişinsky katıldı. Böylece Osmanlı daha önce işgal edilen bir çok yeri alma imkânı kazanmıştı. Ancak Ermeni çetelerinin Erzincan üzerindeki kötü niyetleri henüz bitmemişti. Ermeniler bir fert bırakmamak üzere Erzincan, halkını imhaya kararlıydılar. forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com Erzincanlı bir Ermeni komitacısı olan Dikran Papazyan’ın "Üçbeş gün kadar daha geçmiş olsa idi komitecilerin almış oldukları tertibat sayesinde Erzincan’ı tamamen ateşler içinde bırakacaktık. Yakıp yıkacak bütün müslümanları ve askerleri öldürecektik. Fakat buna vakit bulamadık.” Şeklindeki itirafı dönemin koşulları hakkında bize epey bilgi vermektedir. Bu durumun farkında olan yetkililer, olası bir katilamı durdurmak için gerekli tedbirleri almaya başladı. Yerli milisler, Ermeni çeteleri ile mücadele ederek asıl kurtarma harekâtını gerçekleştirmek üzere vazifeyi üzerine alan 3.Ordu’da gerekli teçhizat ve iaşeyi temin ettikten sonra harekete geçmek üzere hazırlanmaya başladılar. Hazırlıklar mümkün mertebe ikmâl edildikten sonra Doğu cephesi komutanı Kâzım Karabekir ile aynı gün Batı Dersim (Elazığ ve Tunceli) komutanı Binbaşı Halit Bey’in emrindeki kuvvetler harekete geçirildi. Tam anlamıyla kuşatılan Albay Morel ve bağlı kuvvetler çekilmek zorunda kaldılar. Türk kuvvetleri Erzincan’a 13 Şubat 1918 Çarşamba günü öğleden sonra girdiler. O günleri bizzat yaşayan Kâzım Karabekir karşılaştığı manzarayı şöyle anlatacaktır: "Yirmi bin Türkü bağrında taşıyan Erzincan kasabasında bir avuç insan kalmıştı. Eğer askerî dairenin içinde ve yanı başındaki müşirlik konağında yakılmak üzere hapsedilen insanları kurtarmak nasip olmasaydı belki de kasabada tek bir kimse göremeyecektik. Bütün kuyular şehit edilmiş insan cesetleriyle doluydu. Bir hayli yerlerde de binalar içinde yakılmışlardı. Askerî daireyi de havaya uçurmak için tertibat alınmıştı. Büyük bir sepet içine doldurulmuş olan bombaları büyük salonun yanındaki ufak odada hazırlanmış bulduk. Garbi Dersim Müfrezesi Kumandanı Kaymakam Halid Bey ile odaları dolaşırken bunları gördük. Kasabadaki askeri daire ve müesseseler şehrin güney tarafında ve yakınındaki askerî dabakhane olduğu gibi elimize geçmişti. Baskın sayesinde büyük yangınlara da meydan verilmediğinden kasaba da sağlam olarak ele geçirilmişti. Fakat insan sayısı azdı.”O sırada 3.Ordu kumandanı olan Vehip Paşa’ın anlattıkları ise daha korkunçtur; "Bugün Erzincan’a geldim. Çardaklı boğazından Erzincan ‘a kadar olan bütün köyler hatta bir kulübe bile sağlam kalmamak şartıyla tahrip edilmiş gördüm. Bahçelerin ağaçları kesilmiş, köylülerden bir fert sağ kalmamıştır. Ermenilerin Erzincan’da yaptıkları fecâyii tarih-i âlem bugüne kadar kaydetmemiştir. Üç günden beri Ermeniler tarafından öldürülüp meydanda kalan İslam cenazeleri toplattırılmaktadır. Şehit edilen bu bigünah ve masum halk arasında memeden kesilmemiş çocuklar, doksan yaşını aşmış ihtiyarlar, parçalanmış kadınlar vardır."Erzincan, memâlik-i meşgule yani işgal edilmiş memleket statüsünde idi. Aralık 1917’de imzalanan Erzincan mütarekesi ile Rus işgali son bulmuştu. Şubat 1918’de Ermeni tasallutundan da kurtulan Erzincan’daki sosyal hayatı canlandırmak için Topçu Yüzbaşı olan ve Cumhuriyetin ilanından sonra Başbakan da olacak olan Recep Bey (Peker), Kâzım Karabekir tarafından görevlendirildi. Daha sonra Dahiliye Nezareti; kurtarılmış memleketlerden olan Erzincan’ın müstakil mutasarrıflık veya livâlık statüsünü devam ettirmiştir. 1919’da Erzincan mutasarrıflığının idare merkezi Erzincan olup kazaları ise Kemah, Refahiye, Kuruçay ve Pülümür’dü. Mondros Antlaşması’yla ortaya çıkan işgallere karşı koymak ve vatanı kurtarmak maksadıyla başlatılan Millî Mücadele, Erzincan’da da vücut buldu. Millî Mücadele’yi yürütme vasıtalarının başında gelen ve Redd-i İlhak veya Müdafaa-yı Hukuk cemiyetleri adını alan teşkilatlanma Erzincan’da da gerçekleşti. Bu dönemde Kazım Karabekir Erzincan’da Doğu Cephesi komutanlığını üslendi. Türk devletinin ve milletinin var olma mücadelesine Erzincan bu katkıları yaparken, bütün bu faaliyetlerin baş mimarı, sevk ve idarecisi Mustafa Kemal ile olan irtibatı da bu çerçevede şekillendi. 9.Ordu Müfettişi görevi ile Samsun’a çıkan ve Millî Mücadele’yi buradan başlatan Mustafa Kemal, üstlendiği vazife dolayısıyla, Erzincan’daki mülki idareciler ile çeşitli yazışmalar ve temaslar gerçekleştirmiştir. Erzincan Vilâyât-i Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin faaliyetleri ile ilgilenmiştir. Mustafa Kemal Erzurum ve Sivas Kongrelerinin hazırlık safhasında da iki kere Erzincan’a geldi. Bunlardan ilki Erzurum’a giderken 1 Temmuz 1919 tarihindeydi. Bu sırada Mustafa Kemal’in görevinden azledildiğine dair ulaşan bilgilere Erzincan mutasarrıfı Eşref Bey itibar etmemiştir. İkinci gelişi ise Erzurum’dan Sivas’a geçtiği esnadaki 30 Ağustos 1919 tarihinde oldu. Özellikle bu defasında gördüğü ilgi ve halkın kendisine vermiş olduğu destek karşısında son derece memnun kalmıştır. Dolayısıyla uğurlama merasimi çok daha gösterişli olmuştur. Ertesi gün Erzincan’dan ayrılan Mustafa Kemal, Erzurum’da Heyet-i Temsiliye üyesi seçilen Erzincan temsilcisi Şeyh Fevzi Efendi’nin de bulunduğu grupla Sivas’a hareket etmiştir. Şeyh Fevzi Efendi ise yol üzerinde bulunan Çardaklı Deresi’nde yollarının kesileceği ve kendilerine zarar verileceği haberinin ulaşması üzerine Kemah’lı Sağıroğlu Haled Bey ile irtibata geçerek yolun açık tutulmasını sağladı. Erzincan, daha sonra Mustafa Kemal’in 19 Mart 1920 tarihinde müstakil livalara ve kolordu kumandanlıklarına gönderdiği bir genelgeyle, kendisini 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil etmek üzere, Şeyh Ahmed Fevzi Efendi, Emin Bey, Hüseyin Bey, Osman Fevzi Efendi ve Tevfik Bey’den oluşan beş kişiyi seçerek gönderdi. Bu isimler TBMM’nin aynı zamanda ilk Erzincan Milletvekilleriydi. Kayıtlara göre Erzincan Kurtuluş Savaşımızda tam 195 şehit vermiştir. |
Saat: 23:10. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.