Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Kültür ve Sanat > Biyografiler > Siyasiler ve Bürokratlar

Siyasiler ve Bürokratlar Devlet adamlarının, milletvekillerin ve bakanların yaşamlarının yer aldığı bölüm.


George Washington Kimdir? | ABD'nin İlk Başkanı

Devlet adamlarının, milletvekillerin ve bakanların yaşamlarının yer aldığı bölüm.


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 04 Şubat 2024, 10:31   #1
Çevrimiçi
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart George Washington Kimdir? | ABD'nin İlk Başkanı

George Washington Kimdir? | ABD'nin İlk Başkanı



George Washington (22 Şubat 1732 Westmoreland bölgesi - 14 Aralık 1799 Mount Vernon, Virginia), subay, devlet adamı, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda Kıta Ordusu'nun başkomutanı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk başkanıdır.
genel forum sitesi forumadasi.com
ABD'nin bağımsızlık savaşında önemli rol oynadığı için, ülkesinde tarihinin en önemli şahıslarından biri olarak sayılır. Amerikan Başkanlığı kurumunu iki dönem, sekiz yıl sonra üçüncü dönem başkanlıktan vazgeçerek şekillendirerek buna ilişkin ülkesinde bir gelenek oluşturmuştur. Bu gelenek Franklin D. Roosevelt'e kadar devam ederek, sonrasında anayasalaştırıldı. George Washington, hakkında en çok eser yazılan ilk 100 kişi listesinde 16. sırada yer almaktadır.

Dört nesilden beri Virginia'da yaşayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Augustine Washington (1693-1743) ve annesi Mary Ball (1708-1789) İngiliz asıllıydılar. Henüz 11 yaşında tütün çiftçisi ve mesahacı olan babasını kaybetti.

Erken dönem (1732-1752)
Washington ailesi, arazi spekülasyonu ile servet kazanmış tütün ticareti ile uğraşan zengin bir Virginia ailesiydi. Washington'un büyük büyükbabası John Washington 1656 yılında Sulgrave, Northamptonshire, İngiltere'den, Virginia kolonisi'ne ​​göç etti ve burada Potomac Nehri üzerindeki Little Hunting Creek dahil olmak üzere 5.000 dönüm arazi satın aldı. George Washington, Augustine ve Mary Ball Washington 'un altı çocuğundan ilki olarak 22 Şubat 1732'de Westmoreland County, Virginia'nın, Popes Creek kentinde doğdu. Babası yerel bir yargı görevlisi ve Jane Butler ile olan ilk evliliğinden dört çocuğu daha olan tanınmış bir halk figürüdür. Washington ailesi 1735'te Little Hunting Creek 'e, ardından 1738'de Rappahannock River üzerindeki Fredericksburg, Virginia yakınlarındaki Ferry Çiftliği'ne taşındı. Augustine 1743'te öldüğünde, Washington çiftliği on adet köle ile birlikte miras olarak aldı. Büyük üvey kardeşi Lawrence ise Little Hunting Creek'i miras olarak aldı ve burayı Mount Vernon olarak yeniden adlandırdı.

Washington, ağabeylerinin İngiltere'deki Appleby Grammar School'da aldığı gibi resmi bir eğitime sahip değildi, ancak Hartfield'daki Kilise Okuluna giderek matematik, trigonometri ve arazi araştırmayı öğrendi. Washington yetenekli bir ressam ve harita yapımcısıydı. Erken yetişkinlik döneminde "hatırı sayılır bir güçle" ve "hassasiyetle" yazıyordu; ancak yazıları biraz espri ya da mizah sergiliyordu. Hayranlık, statü ve güç arayışında, eksikliklerini ve başarısızlıklarını bir başkasının etkisizliğine atfetme eğilimindeydi.

Washington sık sık üvey kardeşi Lawrence'ın yaşadığı Vernon'u ve onun kayınpederi William Fairfax ait bir yerleşim olan Belvoir'ı ziyaret etti. Fairfax, Washington'un patronu ve vekil babası oldu. Washington, Fairfax'ın Shenandoah Valley adlı mülkünü inceleyen bir ekiple 1748'de bir ay geçirdi. Ertesi yıl College of William & Mary 'den bir eksper lisansı aldı. Washington alışılmış çıraklık hizmetini vermemiş olsa da, 20 Temmuz 1749'da Fairfax onu görev yemini için Culpeper County'ye götürdü. Daha sonra sınır bölgesine aşina olmasına rağmen 1750'de işten istifa ederek Blue Ridge Dağları'nın batısında anketler yapmaya devam etti.

Washington, 1751'de, iklimin kardeşinin tüberkülozunu iyileştireceğini umarak Lawrence'a Barbados'a eşlik ettiğinde tek yurtdışı seyahatini yaptı. Washington, kardeşinin çiçek hastalığı sırasında çiçek hastalığına yakalandı. Lawrence 1752'de öldü ve Washington, Mount Vernon'u onun dul eşinden kiraladı; 1761'deki ölümünden sonra onu miras aldı.

Fransız-Kızılderili Savaşı
1754'ün yaz aylarında, Washington yakın ilişkilerinden faydalanarak Virginia Valisi tarafından eyalet milisinin komutanlığına getirildi. Milis, Fransızların ve İngilizlerin savaştığı batıdaki bölgelerde, rakibin Fransızların karakollarını ve keşif birliklerini aramakla görevliydi. Bu süreç içinde Washington, Virginia'nın batı sınırında bir dizi kale kurdu ve Ohio Vadisi’ne giren Fransızlarla müzakereleri yürüttü. Artan gerilim Fransızlarla ve onlarla müttefik yerli kabilelerle Fransız-Kızılderili Savaşı’na sebep oldu.

Washington’un liderliğindeki heterojen birlik, el değmemiş bölgelerde haftalarca süren yürüyüşlerin ardından nihayet bugünün Pittsburgh yakınlarında bir Fransız birliğiyle karşılaştı ve karşılaşmayı takip eden müsademede Fransız birliğini yendi. Çok şanlı bir çatışma olmasa da bu ilk savaş tecrübesi Washington’a askeri lider namını kazandırdı. Sonraları rakibin daha üstün silahlı kuvvetleri tarafından Fort Necessity'de kuşatıldı. Serbest geri çekilme karşılığı mütarekeye zorlandı.

Bir sonraki yıl, yarbay rütbesinde İngiliz ordusunun Braddock Seferi’ne katıldı. Altında 3 atı vurulduğu ve felaketle sonuçlanan Monongahela Muharebesi’nde oldukça basiretli davranıp geri çekilme kararı aldı. Sonra albay rütbesinde Virginia’nın ilk düzenli alayını kurarak savaşa katıldı ve eyaletindeki bütün birliklerin başkomutanlığına getirildi. Asıl savaş komşu bölgelerde gerçekleşse de, Virginia’nın batı sınırını Fransız birliklerine karşı başarıyla korudu. 1758 yılında, ‘Fort Duquesne’ adında Fransız kalesinin alınmasında belirleyici rol oynadı.

Savaş süreci içinde İngiliz subayların gerisine itilmesi ve milislerinin sadece sınır koruma olarak kullanılması ona anavatanına karşı bir daha atlatamayacağı kin duyguları beslemesine sebep oldu. 1759’da alayından ayrılarak Virginia meclisinde milletvekili oldu.

Amerikan Bağımsızlık Savaşı
Nisan 1775'te çatışmaların başlamasıyla, II. Kıta Kongresi’ne üniformayla gelen George Washington savaşa hazır olduğunu gösteriyordu. Massachusett delegesi John Adams’ın önerisi üzere Kıta Ordusu'nun başkomutanı seçildi. Adams’a göre, o aşamaya kadar kuzeylilerden oluşan Kıta Ordusu'nun liderliğine bir güneylinin atanması mücadelede bütün kolonileri birleştirecekti. Washington, bu görev için, masraflarının karşılanmasından öteye bir gelir istemediğini belirtti.

3 Temmuz 1775'te, İngilizlerin işgal ettiği Boston’u kuşatma altında tutan Kıta Ordusu'nun başına geçti. Mart 1776'da İngilizlerin Boston'u boşaltmalarından sonra, Washington ordusunu New York City’e çekti. 4 Temmuz 1776'te Birleşik Devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ağustos 1776’da Britanyalı General William Howe, New York'u işgal etmek için karadan ve denizden yoğun bir sefer başlattı. Washington’un New York’u tutamadığı, 22 Ağustos Long Island muharebesindeki yenilgiyi, diğer hüsranlar takip etti. 25 Aralık 1776'da, Washington karşı atağa geçti. Birlikleriyle Delaware River'i geçerek, İngilizlerin New Jersey'deki 1000 kişilik Hessen kökenli paralı askerlerini esir aldı. Daha sonra, Princeton’daki İngiliz birliklerini sürpriz saldırıyla bozguna uğrattı. Ardı ardına gelen yenilgilerden sonra, New Jersey’i yeniden kazandıran, İngilizleri New York şehrinin çevresine çekilmeye zorlayan bu beklenmedik başarılar, bağımsızlık isteyen Amerikalıların moralini yeniden güçlendirdi.

1777 yılında İngilizler birbirinden bağımsız iki saldırı başlattılar. Birincisinde General John Burgoyne, New York’a ulaşmak ve New England’ı diğer kolonilerden izole etmek için Kanada’dan Hudson Nehri boyunca yola çıktı. Aynı anda Howe, New York’u terk edip başkent Philadelphia’ya saldırdı. Burgoyne’yi karşılamaları için General Horatio Gates ve eyalet milislerini gönderen Washington, kendi komutasındaki Kıta Ordusu’nu Howe’un önünü kesmek için güneye çekti. Washington 11 Eylül 1777’de Brandywine Muharebesi’nde yenilgiye uğradı. Howe ise, Washington’u atlatarak, direnişle karşılaşmadan Philadelphia’ya girdi. Ancak, aynı anda Howe’un desteğinden uzak kalan Burgoyne, Saratoga’da yenilerek, bütün ordusuyla teslim oldu. İngilizler Philadelphia’yı kazanmak uğruna, anlamsız yere iki ordusundan birini kaybetmişti. Saratoga zaferi, Fransızları savaşa girmeye teşvik etti. İspanyollar ve Hollandalılar da, Fransızların müttefiki olarak peşlerinden takip ederek, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nı, İngilizlerin üstünlüklerini kaybettikleri bir dünya savaşı kapsamına dayattılar.

Washington, Aralık 1777’de İngiliz etki alanının dışında kalan Valley Forge'da kamp kurdu. Kış boyunca 10.000 kişilik ordudan 2500’ü açlık ve hastalık sonucu öldü.

Philadelphia’nın kaybedilişi, Kongre üyeleri arasında tartışma başlattı. Washington'un başkomutanlıktan alınmasını istediler. Washington’un destekçileri komploya dek varan gelişmeleri engellediler.

Fransa’nın Amerikalılara gösterdiği destek savaş dinamiklerini değiştirmişti. İngilizler denizlerdeki hakimiyetini kaybetmekle kalmayıp Fransa’nın İngiltere’yi istila etme tehlikesiyle de karşı karşıyaydılar. 1778’de Britanyalılar Philadelphia’yı boşaltıp New York City’ye dönerken, Washington yollarını kesip Monmouth Muharebesi’nde saldırıya geçti. Söz konusu saldırı kuzeyde gerçekleşen son büyük çarpışmaydı.

Washington 1781'de Marquis de La Fayette'in emrindeki Fransız birliklerin desteğiyle, Yorktown Muharebesi'nde 7000 İngiliz askerli Britanyalı General Cornwallis'i yenerek savaşın sonucunu belirledi. 25 Kasım 1783’te, Amerikan ordusunun başında İngilizler’in boşalttığı New York’a girdi. 1783'te Paris Antlaşması'nda, İngiltere Kraliyeti Birleşik Devletlerin bağımsızlığını tanıdı. Washington komutanlığı bırakırken Amerikan Devletlerine güçlü bir merkezi yönetim kurmaları çağrısında bulundu.

Washington başkomutan olarak, muharebeleri ayrıntılı planlarla kazanabilen dahi bir strateji uzmanı değil, Amerikan silahlı kuvvetlerinin titiz organizatörüydü. Mütevazı imkânlarının tamamen farkında olan Washington, asker sayısının büyütülmesini ve orduya maddi açıdan destek sağlanmasını, neredeyse cimri denebilecek Kongre'ye düzenli halde ayrıntılı ve tam belgeli bildirilerle talep ediyordu. Birliklere en azından giyecek, yiyecek, yakacak, barınak ve cephane temin edilebilmesi için en ince ayrıntılarla bile ilgileniyordu. Sayıca daha az olan Amerikan ordusunu ancak kaçınılmaz veya koşullar bakımından avantajlı durumlarda açık muharebe meydanına sürüyordu.

Washington’un başkomutan olarak en önemli etkisi ise, ordu üzerindeki son sözü siviller tarafından seçilmiş devlet görevlilerine bırakmasının ülkesinde örnek olarak gelenek yaratmasıydı. Savaş boyunca kongre üyelerine ve devlet temsilcilerine saygı gösterip savaş bittikten sonra da önemli ölçüde büyüklüğe ulaşmış askeri gücünü sivillere teslim etti. Mart 1783’de ordu içindeki nüfuzundan faydalanarak haklarını ödemeyen kongreyi isyanla tehdit eden ordu subaylarının görevden atılmasını sağladı. Washington ordusunu terhis ederek, 2 Kasım’da askerlerine anlamlı bir veda seslenişinde bulundu.

Kızılderililer ile mücadelesi
Washington Amerika’nın Kızılderililere karşı soykırımında önemli yer almıştır. Tümgeneral John Sullivan’a, 1779 yılında Iroquoilora saldırıp 'Yöredeki bütün yerleşim yerleri tamamen harabeye dönene kadar, barış amaçlı hiçbir görüşme önerisini dinlememe' emri verdi. Sullivan emredildiği gibi yaptı ve ilk raporunda açıkladığı gibi, yerlilerin 'geçimlerini sağlayan her şeyi yıkıp yok ettiğini, vahşi hayvanlar gibi avlandığını' bildirdi. Yapılan vahşet Washington tarafından da onaylanmıştır. Washington 1783’te şunları söylemiştir; 'Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır.'

Başkanlık dönemi
1787 yılında, Mayıs ayından Eylül'e kadar Philadelphia’da toplanan Kurucu Meclis'te, Amerikan Devrimi'nin liderleri yetersiz kalan Konfederasyon Maddeleri’ni değiştirmekle görevlendirilmişti. Diğer eyaletlerin 54 temsilcisiyle birlikte katılan Washington oybirliğiyle Kurucu Meclis'in başkanı seçildi. Tarafsız kalmaya çaba gösteriyor olmasına rağmen yürütme gücüne ağırlık veren bir anayasanın hazırlanmasında ve onaylanmasında büyük rol oynadı.

Anayasa tartışmalarında ilk defa ikili parti sisteminin özelliklerini içeren siyasi görüşler belirginleşmişti. Başkanlık kurumunun tasarımında, yürütmenin zayıf olmasını savunanlarla güçlü olmasını savunanlar çarpıştılar. Güçlü olmasını savunanlar, kuvvetler ayrımını gerçekleştirebilmek ve yasama gücüne karşı denge oluşturabilmek için başkanın bağımsız olmasını talep ediyorlardı. Kudretli yasama organları olan bazı eyaletlerdeki demokratların seçkin sınıfı korkuttuğu gelişmeler, caydırıcı örnek olarak gösterildi.

13 eyaletin 9'u anayasayı onaylamasından sonra, Konfederasyon Kongresi delegeleri yeni devlet başkanı olarak adı herkesin ağzında dolaşan George Washington'u 30 Nisan 1789’da, ABD tarihinde "oy birliğiyle seçilen tek başkan" olarak bu göreve seçti. Washington'un seçilmesinin başlıca sebepleri, siyasi ve askeri kazanımlarının yanı sıra partiler üstü tutumuydu.

Birinci ABD kongresi Washington’a yılda 25000 Dolar (1789’da büyük bir miktar) maaş ödemeyi kararlaştırdı. Maddi durumu iyi olan Washington, kamunun hizmetinde lider imajına sahip olmasına değer verdiği için, maaş almayı reddetti. Washington’un kendine önerilen maaşı reddetmesi ile tehlikeli bir durum ortaya çıkmıştı. Başkanlık görevi için, gelire ihtiyacı olmayan, sadece varlıklı kesimlerden adaylar çıkması gelenek olacaktı. Oysa, ABD’nin kurucu üyeleri, gelecekteki başkan adaylarının geniş bir kitleden çıkmalarını istiyorlardı. Bu yüzden, kongrenin ısrarı üzerine, Washington sonunda maaş almaya ikna oldu.

Washington, başkanlık görevini, Avrupa soylularının saray yaşantısına benzetmeden, törenlere ve ihtişama cumhuriyete uygun tarzda yaklaşarak yerine getirdi. Birçok daha haşmetli yakıştırmalar arasında, ’Mr. President’ (Sayın başkan gibi) olarak hitap edilmesini kendine en uygun olarak görüyordu. Yetenekli insanlardan oluşan kabinesini düzenli halde toplayarak, kabine üyeleriyle tartışarak, ancak son kararı kendi verip uygulayarak iyi bir yönetici olduğunu gösterdi.

ABD’nin siyasi geleceğinde partilerin kurulmamasını ümit eden Washington’un kendisi de partisizdi. Ancak, kendisine yakın bakan ve danışmanları, zamanla oluşacak siyasi partilerin iskeletini kuran iki gruba bölünmüşlerdi. Ülke ekonomisini güçlendirme amacıyla, o zamanın bakış açısıyla uçuk planları olan Maliye bakanı Alexander Hamilton, merkezci ve eliter Federalist Party’nin temel hatlarını atıyordu. Jeffersonian Republicans’ın (Jefferson’cu Cumhuriyetciler) kurucusu İçişleri Bakanı Thomas Jefferson, Hamilton’un planlarına kesinlikle karşıydı. Bu durumda, Washington kendisini Hamilton’a daha yakın görüyordu.

1791 yılında kongrenin, alkollü içeceklere tüketim vergisi uygulamaya başlaması, sınır bölgelerinde, özellikle Pensilvanya’da protestolara sebep oldu. 1794 yılında Washington’un, protestocuların eyalet mahkemesinin karşına çıkartılmaları için talimat vermesiyle, söz konusu protestolar, tarihe ’Whiskey isyanı’ (Whiskey rebellion) olarak geçerek geniş çapta ayaklanmalara dönüştü. Gelişmelere karşı önlem almak için Federal ordunun yeterli güce sahip olmaması sebebiyle Washington, 1792 yılında yürürlüğe girmiş bir yasaya dayanarak birçok eyaletten milisler topladı. Valilerin gönderdiği yaklaşık 13000 kişilik bir birliğin başına geçerek isyan halinde bölgelere doğru hareket etti. Olaylar şiddete dönüşmeden yatışmıştı. Federal hükûmet yeni anayasa altında, ülke ve vatandaşlar üzerinde otorite sağlamak için "ilk defa" askeri güç kullanmıştı.

Başkanlığın yeni bir kurum olduğunun, attığı her adımın sonraki başkanlar için örnek teşkil edeceğinin bilincindeydi Washington. Başkanlığı millî bütünlüğün sembolü ve halkın Amerikan özelliğini (karakterini) şekillendirmek için alet olarak görüyordu. Başkan iç siyasette denge için çaba gösterdi. Yönettiği kabinesinde her iki büyük parti, Federalistler ve Demokratik-Cumhuriyetçiler aynı oranda temsil edildi.

Fransız Devrimi'ne karşı pasif tutumundan dolayı eleştirilere rağmen, 1792'de üç çekimser oya karşın tekrar oy birliğiyle ikinci bir dönem için başkanlığa seçildi. 1792-97 yıllarında sürdürdüğü ikinci başkanlık döneminin 1797'de sona ermesinden sonra bir daha aday olmayacağını açıkladı. Yerine başkan yardımcısı John Adams seçildi. Washington bir süre sonra, 1799'da öldü.



Bu Gri Şehrin Tüm Yollarını Rengarenk Boyamak İster,
Bazen Kızar Dünyaya ama Sadece Kendini Üzer...
Göremezler, Kalbindeki Elmasa Erişemezler,
Kanatlarını Rüzgara Açmış, Dur Diyemezler...
Onun Bir Düşü Var ki Asla Bilemezler!

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
abdnin, başkanı, george, kimdir, washington, İlk


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 11:42.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.