|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
29 Mayıs 2024, 16:28 | #1 |
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir. |
İstanbul'un Fethedilmesi Süreci
İstanbul'un Fethedilmesi Süreci Kuşatma başlamadan önce 2. Mehmed’in emrinde olan Karaca Paşa komutasında olan 10.000 asker kentin etrafındaki bazı kasabaları ve kaleleri ele geçirdi. Bunun üzerine Bizans İmparatoru Konstantin Rum köylerine ve orada yaşayan masum sivil halka zarar vermemesini diplomatik olarak rica etti. 2. Mehmed tahta geçtiğinden beri sergilediği agresif kararlarına bir tanesini daha katarak Rum köylerinde hayvanların otlamasına izin vererek görülen köylülerin direkt olarak öldürülmesini emretti. Buna cevap olarak da İmparator Konstantin İstanbul’un kapılarını kapatıp içerideki Türkleri hapsettirir. Sonrasında ise 1460 yılında 2. Mehmed tarafından fethedilecek Mora Despotluğu’na karşı Osmanlı saldırıları başladı. forumlar, genel forum sitesi forumadasi.com Takvim 6 Nisan 1453’ü gösterdiğinde Osmanlı Ordusu Haliç’ten Marmara’ya surların önüne gelecek şekilde dizildi. Bunu gören Bizans İmparatorluğu yaklaşık bin askeri (zırhlı ve silahlı) Osmanlı ordusunun görebileceği bir şekilde surlarda yürüyüş yaptı. Bunun amacı ise halkın moralini ve askerin kendine olan güvenini arttırmaktı. Osmanlı Ordusu direkt olarak saldırmayarak önce şehrin etrafındaki şehir merkezine uzak kalmış yerleşim yerlerini yıkıp yağmaladı. Sonrasında ise Osmanlı topların konuşlanacağı yerleri seçmesi gerekiyordu. Bunun için de surların en zayıf noktalarını belirledi. Galata cephesine Zağanos Paşa’nın birlikleri, surların güneyine doğru Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa’nın askerleri, kuzey tarafına doğru ise Rumeli Beylerbeyi Karaca Paşa kuvvetleri konuşlandı. Bizzat savaşta bulunan Fatih Sultan Mehmed ise yeniçerileriyle birlikte St. Romanos ve Adrianopolis arasındaki kapıların merkez cephesine yerleşti. 2. Mehmed’in konuşlandığı bu kısım Bizans tarafındaki surların en zayıf kısımlarının bulunduğu noktaydı. Bu kısımları başarıyla bulan Osmanlı Devleti 11 Nisan günü o bölge ve yakınlarına toplarını konuşlandırdı. Topkapı isminin doğuş noktası da St. Romanos kapısının diğer kapılara göre daha hafif ve güçsüz oluşundan gelmektedir. 13 Nisan’da yani topların konuşlandırılmasından iki gün sonra Baltaoğlu Süleyman Paşa ve komutasındaki askerler Büyükada’yı, Burgaz Adası’nı ve Tarabya’da bulunan bir Bizans kalesini ele geçirdi. Kuşatmanın Başlaması Her ne kadar resmi kuşatma 6 Nisan 1453’de başlasa da, Osmanlı Ordusu o tarihe kadar bir hazırlık süreci içerisinde olmuştur. Boğazkesen Hisarı yaptırılmış ve şehir karadan abluka altına alınmış, fakat denizle bağlantı kesilememiştir. Bununla beraber şubat ayında dökülen topların İstanbul önüne naklini garanti altına almak için Karaca Paşa gönderilerek Misivri, Ahyolu ve Vize gibi kaleleri alması emredilmişti. Mart ayı başlarında ise Sultan Mehmed sancaktarlarını Bizans’a karşı yürütülecek bir kuşatma için bilgilendirdi. Ayrıca İstanbul’a Mora’dan gelecek bir yardımı önlemek adına Turahan Bey ve oğullarını Mora despotları Tomas ve Dimitriyos’u oyalamaları için gönderdi. Sultan Mehmed bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 23 Martta, Edirne’den hareket etti. Nisanın beşinde 150-160 bin kişilik bir orduyla İstanbul’a varan Sultan Mehmed 6 Nisan günü şehri resmen kuşattı. Bu noktada Osmanlı Donanması da denizde hazır bekliyordu. İşte tüm ayrıntılarıyla İstanbul’un fethi nasıl gerçekleşti? sorusunun yanıtı; 18 Mayıs Taarruzu 18 Mayıs akşamı Osmanlı Ordusu surlara sürpriz bir saldırı düzenledi. Ama bu saldırı büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı. İstanbul’u çevreleyen surların aşılamaması nedeniyle pek çok Türk askeri ölürken, Rumlar günü kayıpsız atlatmayı başardı. 20 Nisan Deniz Savaşları Batı’dan İstanbul’a yardım amacıyla gelen dört Cenova gemisinin İstanbul’a varamadan rüzgardan mahrum kalması sonucu bu fırsatı değerlendirmek isteyen Sultan Mehmed, Osmanlı Donanması’nı gemileri bozguna uğratmaları amacıyla gönderdi. Fakat bu girişim de başarısız oldu. 7 Mayıstaki Hücum Sultan Mehmed Eğrikapı’daki surun top ateşine karşı fazla güçlü olduğu ve Topkapı cephesinden yapılacak olan bir saldırının daha iyi sonuç vereceği düşüncesiyle Eğrikapı tarafındaki büyük toplardan birisi Topkapı cephesine getirilmesini emretti. Bu noktada top ateşi halihazırda sürekli devam etmekteydi. Sonunda 7 Mayıs’ta surlara yeterince zarar verildiği düşüncesiyle Bayrampaşa deresi yakınlarındaki surlara ikinci bir taarruza geçildi. Fakat üç Venedik gemisinin bölgeye yardıma gitmesi nedeniyle bu taarruzdan da bir sonuç alınamadı. 12 Mayıs Taarruzu Vlaherna Saray’ı ile Edirnekapu arasındaki surlarda açılan bir gediği değerlendirmek amacıyla 12 Mayısta yapılan bu taarruz, başta başarıya ulaşacak gibi gözükmesine rağmen yedek kuvvetlerinin gelmesi nedeniyle sonuçsuz kaldı. Bununla beraber tekrar eden taarruz, bu sefer de Edirnekapı’dan gelen 1000 kişilik takviye birliğince engellendi. Devam eden süreçte sayısız top muharebeleri, ok ve kurşun atışları, şehre giriş maksadıyla yapılan lağım açma çalışmaları- ki Bizans tarafından bulunup kapatılıyorlardı- ve hareketli harp kulelerinin surlara taarruzları ile geçti. 23-24 Mayıs Barış Görüşmeleri Sultan Mehmed’in nihai taarruz vakti geldiğine olan inancıyla- usulen ve insan kaybını en aza indirmek amacıyla- 23 veya 24 Mayısta İsfendiyaroğlu Kasım Bey Bizans İmparatoru’na barış teklifi yapmak için elçi olarak gönderildi. Barış teklifi genel olarak “Şehrin Osmanlı Devleti’ne terki, gitmek isteyen herkesin (İmparator, maiyeti ve halk) özgür olduğu ve bir savaş olması durumunda Osmanlı’nın eline düşecek olan herkesin ise esir olarak değerlendirileceği”ni bildiriyordu. Bizans İmparator’u buna karşılık vergi ödemeyi teklif etse de Sultan Mehmed bunu kabul etmedi. İstanbul’u ne olursa olsun ele geçireceğini bildirdi. 25-26 Mayıs Macar Kralı ile Görüşmeler 25-26 Mayıs tarihlerinde bir Macar Heyeti, Naip Jan Hunyand’ın tahtan çekildiğini dolayısıyla Osmanlı ile üç sene için imzaladıkları ateşkesin bertaraf edildiğini bildirmek ve iade etmek amacıyla Osmanlı üssüne ziyarette bulundu. Aynı zamanda bu heyet İstanbul kuşatmasının kaldırılmaması halinde Bizans’ı destekleyecekleri ve hatta Avrupa’dan bir filonun da Bizans’ın yardımına gelmekte olduğunu haber verdi. Macarların ve Avrupa’nın desteğini bildirmesi karargahda dedikoduların başlamasına ve askerlerin moralini bozmasına vesile oldu. Bu noktada Macar elçisinin Avrupa’dan gelen filoyla 26 Ocak’ta Bizans’la imzaladıkları ittifak neticesinde Venedik Cumhuriyetinin göndermeyi kabul ettiği fakat- birazcık- geç kalmış olan filosunu kastetmesi kuvvetle muhtemeldir. 27 Mayıs Ordu Müzakeresi Macarların Osmanlı Devleti’ne karşı tutumu ve Avrupa’dan bir filo geleceği haberi nedeniyle Ordu içerisinde bir tedirginlik baş göstermişti. Bu noktada Venedik veya Papa donanmasının Sakız’a ulaştığı haberi gelmişti. Bu nedenle 27 Mayıs akşamı varolan durumu tartışmak amacıyla bir meclis toplandı. Karşıt görüşler gözden geçirildi. Üç Haçlı Seferine tanık olmuş vezir-i âzam Halil Paşa, savaşın devam etmesi durumunda Batı Hristiyanlarının Türkleri Balkanlardan atmak için daha geniş kapsamlı bir harekette bulunacakları endişesi ile kuşatmadan vazgeçilmesi ve Bizans’ın ağır bir vergiye bağlanmasıyla yetinilmesini önerdi. Buna karşın Zağanos Mehmed Paşa ise İstanbul’a yardım yapılmayacağını ve yapılsa bile Osmanlı Ordusu’nun düşmanlarını alt edebileceğini savundu. Zağanos Paşa’ya bazı üstsubayların ve ulemanın destek vermesi ve Ak Şemseddin’in de konu lehine mektubu sayesinde nihai hücuma karar verildi. Taarruzun ayrıntıları kesinleşinceye kadar Macar elçisi esir alındı. Sultan Mehmed; deniz ve kara kuvvet kumandanlarını toplayarak surda açtıkları deliğin girilebilecek kadar genişlediğini dolayısıyla İstanbul’u ve tüm hazinelerini yakında elde edeceklerine emin olduğunu söyledi. Hepsine gayretleri ve fedakarlıklarından ötürü teşekkür ederek- yayılan dedikodulara karşın- askerlerin moralini düzeltmeye çabaladı. 27 Mayıs-29 Mayıs Bombardımanları Taarruz için müzakereler yapılırken bir yandan da top atışına devam edilmekteydi. Özellikle 27 Mayısta başlayan ve üç gün süren bir bombardımanla- Rumların gedikleri onarmasını engellemek amacıyla gece bile top atışına devam edilmişti- nihai taarruz için uygun şartların oluşturulması sağlandı. Bu süre zarfında Osmanlı Ordusu açılan deliklerden birkaç kez girmeye çabalasa da Bizans İmparatoru tarafından geri püskürtüldüler. 29 Mayıs 1453’te Neler Yaşandı? İmparator XI. Konstantin, çeşitli kaynaklardan- ki burada kasıt Galata Cenevizlileri ve Osmanlı karargahında bulunan Rumların ucuna kağıt taktıkları okları surlardan içeri atmalarıdır- 29 Mayıs Taarruzunu haber almıştı. Gerekli hazırlıkları yapmaya başlamıştı. 28 Mayıstan itibaren şehrin savunması sırasında kullanılacak malzemeler hazırlanmaya başlandı. Surlarda açılan gedikler olabildiğince onarılmaya çalışıldı. Buna karşın Topkapı’da Liküs vadisine inen sırt tarafındaki gedik Türk Ordusu tarafından büyütüldü. Aynı anlarda Osmanlı karargahında ise taarruzla ilgili plan yapılmaktaydı. Fikir alışverişleri sonucunda Tophane ve Fındıklı limanında yatan donanmanın Langa ve Samatya’ya uzanan kıyıda belirli bölgelerde karaya asker çıkarması ve bu askerlerin merdiven dayamak suretiyle surlara tırmanması kararlaştırıldı. Bu sırada donanmadaki ok ve mancınıklar da askerlere veya merdivenlere yapılacak müdahaleleri engelleyecekti. Haliç’teki donanma ise Tahtakapı’dan Unkapanı’na kadar olan bölgede aynı işlemi gerçekleştirecekti. Kara taarruzunda ise önceki taarruzlardakiyle aynı düzen uygulandı. Sağ kolda Mahmud Paşa, sol kolda Karaca Paşa ve Topkapı cephesinde de bizzat Sultan Mehmed. Asıl taarruzdan önce ise surları yıkmak amacıyla pek çok öncül saldırı gerçekleştirildi. Öncül taarruzlar sırasında surlardan içeri giren Murad Paşa, Jüstinyani’yi öldürmek için saldırdıysa da kaybetmiştir. Türk Ordusu öncül saldırılarda kesin bir başarı yakalayamasa da çatışmanın kızışması üzerine İmparator’a İstanbul’u terk etmesi teklif edilmiştir. O ise reddetmiştir. 28 Mayıs gecesinden 29 Mayıs günü sabaha yakın saatlere kadar- 29 Mayıs günü gerçekleştirilecek olan asıl taarruza hazırlık amacıyla- iki taarruz daha yapıldı. Nihai taarruzda ise Topkapı ve Edirnekapısı esas taarruz merkezleri olarak belirlenmiştir. Sultan Mehmed’in de bulunduğu bu koldaki gediğin İstanbul’un içine girmekte en önemli adım olduğu düşünülmüştür. Ne yazık ki yapılan iki taarruzdan da kayda değer bir sonuç elde edilememiştir. Türk askerlerin grejuva ateşi aracılığıyla Rumlar tarafından öldürülmüştür. Diğer cephelerde de sonuç aynıydı. 29 Mayıs Taarruzu İlk iki taarruzdan istenilen sonucunun alınamaması nedeniyle son koz olarak Sultan Mehmed önderliğindeki yeniçeriler ve yedek kuvvetler, İmparatorun da bulunduğu merkez bölgesinde çatışmaya girdi. Jüstanyani’nin de yaralanması ve aşırı kan kaybının onu geri çekilmeye zorlaması sayesinde taarruzun seyri Osmanlı Ordusu lehine değişti. Sultan Mehmed, Yeniçeri Ordusu’nu -surlardan atılan ok ve taş yağmuru devam etmesine rağmen- hücuma itti. Süreç ilerledikçe şehri çevreleyen hendeği aşıp sura dayanan yeniçeri sayısı artmaya başladı. Ulubatlı Hasan adında bir yeniçeri kalkanını ok yağmurundan korunmak amacıyla başının üstünde tutarak sura ilk çıkan asker oldu. Yaralanmasına rağmen diğer yeniçerilerin de sura tırmanmasına yardım etti. Ulubatlı Hasan savaş sırasında surdan düşüp ok ve taş yağmuru tarafından öldürülse de Türk Ordusu’nun İstanbul’u Fethinde büyük rol oynadı. Surda halihazırda var olan deliklerden de yeniçerilerin girmesi ile birinci sur ile ikinci sur arasında kalan bölge Osmanlı Ordusu tarafından zapt edildi. Savaş sırasında Konstantin de omzundan yaralanmıştı. İçlere doğru çekilmeye başlamıştı. İmparator’un geri çekildiğini gören askerlerin de paniklemesi sonucu dış sur tamamiyle düştü. Rum askerlerinin dış sura yoğunluklu olarak konuşlanmaları sonucunda müdafaasız kalan iç surlar da kolayca alındı. Böylece Topkapı müdafaası bastırıldı ve Türk kuvvetleri bu kapıdan şehre girdi. |
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
fethedilmesi, süreci, İstanbulun |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |