ForumAdasi.Com

ForumAdasi.Com (https://www.forumadasi.com/)
-   Üye Günlüğü (https://www.forumadasi.com/uye-gunlugu/)
-   -   Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim (https://www.forumadasi.com/uye-gunlugu/626-karahindiba-masumlugunda-cocuksu-kalbim.html)

Zeze 18 Haziran 2024 00:59

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Bir acı var kördüğüm boğazımda
Tadım yok biraz bu aralarda
Dağıttım birazda son zamanlarda
Yüreğim artık beni yormasana

Gönül gözüm kapandı
Sesim çıkmaz artık bu odalarda
Heves ederdim ya eskiden
Artık gücüm yok bu hayata

Çekip gidesim var artık yalan dünyadan
Önüme çıkıp duran sahte yüzlerden
Hiç bir söz bir nefes kesmiyor beni
Nedense bikaç gündür gidesim geldi


;gül;

Şöyle uzun bir otobüs yolculuğu ve bu şarkı ne iyi giderdi şimdi... Yolun nereye gittiği o kadar önemli değil. Yol gitsin yeter.
Sanki o yollar alıyor tüm içimin yorgunluklarını.
Hafifliyorum...
Belki de iyi gelen tek başına olmak, uzaklaşmak, sadece yolu seyretmek öylece...

Zeze 18 Haziran 2024 20:55

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Bilmiyorum... Karar veremiyorum. Daha doğrusu cesaret edemiyorum. Bir kaç gün uzaklaşmak istiyorum, kafamı dinlemek, dinlenmek.
Turlara bakıyorum, tur olmadan günü birlik nereye gidebilirim bakınıyorum. Sonra çıkıyorum tüm sayfalardan. Hiçbir şey yapmak istemiyorum sonra.
Çünkü gücüm yok. Daha iki adım ötedeki markete gidip geldiğimde bile nefesim tıkanıyor, sesim kesiliyor.
Yatak döşek yatmıyorum diye, anlamıyor kimse.
40 derece ateşle yatarken bile, kendi başını kendi beklemiş biri korkmaz yalnızlıktan, korkmaz hasta olmaktan.
Hassas olan kalbim değil de, bedenim olsaydı. Bende başka kızlar gibi çıtkırıldım, nazlı olsaydım. Belki kıymetim bilinirdi.
Cahildir öğrenir gözüyle baksaydılar bana da.
Kendini geliştirmiş olmanın, her şeyi bilmenin, güçlü olmanın ne kadar yorucu bir şey olduğunu, zaman tokat ata ata öğretiyor size.
Yoruldum be günlük. Huzur istiyorum, yalnız kalmak, kafamı dinlemek istiyorum neden kimse anlamıyor beni :(

Zeze 06 Temmuz 2024 09:33

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Şu üzerimdeki yorgunluk bir süredir geçmiyor. Serin ve ferah bir havada, yağmur sesi eşliğinde, toprak kokusunun buram buram yayıldığı, bahçeli bir evde, yanan sobanın yanında kedi gibi kıvrılıp tatlı tatlı uyuma hayallerim var. İnsan şehirde ne uyuduğundan bir şey anlıyor, ne uyandığından. Ölmeden şehirlerin ölüleştirdiği insanlara dönüştük. İçinde her şeyi yapacak istek olup, onları yapacak enerjiyi kendinde bulamamak benimkisi.

Düşünüyorum, hani ölen kişiyi mezara koyduklarında oradaki herkese seslenip sesini duyuramazmış ya, kafasını tahtaya çarpınca fark edermiş öldüğünü.
Şimdi biz insanlarda bu dünyanın ölüleri değil miyiz? Aslında ölmediğimizin farkındayız fakat bir türlü hapsolduğumuz bu bizi her gün öldüren yaşamın içinden kendimizi çekip kurtaramıyoruz. Sıkışıp kaldığımızı fark etsek bile elimizden bir şey gelmiyor veya bıkmışlık ve yılgınlık ile kolumuzu kıpırdatacak mecali kendimizde bulamıyoruz. Sahi bizler ne zaman bu yaşamın, etrafımızdaki sahteliklerin bizi öldürdüğünü fark edeceğiz?

Kimbilir...

Zeze 31 Temmuz 2024 19:30

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Ah be günlük...
Çok yoruldum...
Öyle yoruldum ki anlatamam. Hem hangi birini anlatayım ki?
Zaten kimseyede bir şey anlatasım yok. Herkesin herkese sağır olduğu bir dünyada konuşmak manasız...
Umarım son günlerdeki bu çilem biran önce biterde.
O değil de iki hafta önce ben hangi akılla gittim kayıt oldum o kursa onuda bilmiyorum. Bir o eksikti.
Çünkü bu ara insan görmek istemiyorum ve yalnız kalmak istiyorum hep. Yürüsem ve müzik dinlesem sadece. Bu ara ruhuma tek iyi gelen bu.
Ama yinede bugünüme hamdolsun diyorum. Çünkü insanların hayatlarında öyle dertler var ki, senin derdin ne ki diyorum.
Şu cesaretimi kırıp bende tek tatile gidebilsem keşke. Ama alışık olmadığım bir şey. Gidebilsem doğada veya deniz kenarında tatil ne iyi gelirdi. Hayalide güzel be.
Neyse günlük bugünlük yeter bu kadar, başka zaman yine uğrar karalarım bir şeyler.

Zeze 04 Ağustos 2024 22:02

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Arada içime öyle bir sıkıntı çöküyor ki,
Nereye assam da havalandırsam şu kalbimi...
Sığamıyorum sanki bir yere...
Offf! Bilmiyorum...

Zeze 05 Ağustos 2024 01:04

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
İçimdeki bu duygusallığa çözüm bulamıyorum bu aralar.
Sanki ters giden bir şeyler var.
Öyle tuhaf bir his. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi.
İçimi kemiren, daraltan, nefes aldırmayan bir şey.
Anlattıklarımdan çok, sustuklarımı kimse anlamadığından belki.
Sanırım en çokta içimizi acıtan sustuklarımız...

Zeze 05 Ağustos 2024 02:21

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Uykuda tutmadı yine.
Ya çok uyuyorum, ya hiç uyuyamıyorum. Ortası yok.
Yarın iş var, gelmeyeceği tuttu.
Gitmesem işe dicem de, mecbur gitmem gerekiyor. Artık ölü gibi geçer tüm gün.
Bir de akşam kurs var, bir de onu çekmesi var. Yandık.
İçimdeki bu sıkıntıda geçmeyecek gibi.
Gece gece çığlık atsam ne olur?
Herkesin ödü patlar sanırım, birini boğazlıyorlar diye.
Böyle bir çılgınlık yapacak kadar deli olmayı isterdim.
Ne komik olurdu, millet çıldırır ben gülerdim.
Bir gün aklımı yitirip, tımarhaneye yatmadan önce son çıkışta bunu denerim belki.
O değil uykum gelmediğinde aşağı yukarı yapacağım instagramda yok.
Off off. İnstagram ile iki beynimizi uyuşturuyorduk oda yasaklandı.
Gece 25 derece hava sıcaklığımı olur, zaten bu hava uyutmaz insanı.
Neyse az uyumayı deneyeyim, gelirse iyi, gelmezse...

Zeze 16 Ağustos 2024 01:17

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Yoruldum çok. Üfleseler yıkıldım, yıkılıcam günlük.
Eski enerjim yok, çabuk bitkin düşüyorum.
Ama en çokta herkesin kulaklarını tıkaması, kalplerinin görmemesi yoruyor be günlük.
Ben kimseye istesem de kulaklarımı tıkayamıyorum. Herkesin nazı bana geçiyor. Ama ben "a" desem dert oluyor.
Yoktan yere kaç kere kırılıyorum sayamıyorum artık.
İki gündür kursta bayılmama ramak kalıyor. Neden bilmiyorum nefes alamıyorum, soğuk terler döküyorum, kalbimi sıkıyorlar gibi hissediyorum.
Tansiyonumda evden çıkarken düşüktü ama bir şey yapamadım kurs saati geçecekti.
Zaten nefes alamazken, kurstan çıkınca eve gelmedim az kendime gelirim açılırım diye, markete doğru yürüdüm, bir iki bir şey alırım hem hava alırım dedim.
Evi arıyorum bir şey lazım mı, şunu alayım mı, trip işitiyorum.
Benim kendimi kötü hissetme lüksüm yok mu?
Muhtemelen kan değerlerim de düşük, çünkü aşırı güçsüz ve tükenmiş hissediyorum.
Can havliyle derler ya, ha bir gayret diyerek ayakta durduğumun kimse farkında değil.
Keşke şu kursu sıkıştırmasaydım araya. Zaten evin enayisi benim.
Bende diyorum niye yarın değil de öbür gün gelecekler. Jetonum yeni düştü. Kurstan dolayı geciktiğim için, mutfaktaki işler de gecikiyor da ondan meğer...
Bugün o sıcağı çekmişim, işten kalkmış gelmiş, istediği işi halletmişim, emanetini aldıktan sonra bir de laf sokuyor.
Aslında cumartesi yemekleri erkenden halledip, akşam bir yere mi gitsem diye düşünmüyor değilim. Kendi kendilerine takılsınlar işte.
Moralim sıfır. Kalbim yorgun, ruhum yorgun, bedenim yorgun.
Artık insanlar birbirlerine içten bir şekilde nasılsın diye de sormuyor. Gerçi sorsalar sanırım ben anlatırken dağılırım hemen.
Zaten yine Kayahan'ın şarkısında ki gibiyim... "Atın beni denizlere, yalan dünya size kalsın" modundayım...
Tabi kendime tutunduğum cümlemde "Ha gayret"...
Yarın iş var ve enerjim yok. Beni de işten çıkarsalardı, bir süre yatardım, işsizlik maaşı alırdım, oh mis. O sürede yeni iş bakardım falan.
Çilem bitmiyordu :(

Zeze 28 Ağustos 2024 00:35

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Zeze 29 Ağustos 2024 22:29

Yanıt: Karahindiba Masumluğunda Çocuksu Kalbim
 
Şu sözü çok seviyorum günlüğüm;

"Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için en değilim. Daha değilim. Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım."

İnsanları anlayamıyorum, hiçbir zamanda anlayamadım. Her yerde o kadar çok varlar ki, iş hayatı, akrabalar, çevre... Herkes birbiriyle yarış halinde. Herkes bir kişiliği var sanıyor, oysa başkalarının kişilikleri altında ezildiklerinin farkında bile değiller.

Başkalarının kişilikleri altında diyorum, çünkü birilerinin varlığını kıskanırken, onun sahip olduklarına göz diktiklerinde, kendi kişilikleri olmuyor, o kişilerin varlığının altında eziliyorlar aslında. Oysa insanlar etrafındaki kişileri kıskanmak yerine, örnek alarak kendilerine bir şeyler katmayı, sadece kendilerini geliştirerek ilerlemeyi deneselerdi, gerçekten ülke beyin ölümü gerçekleşmiş insanlarla dolu olmazdı.

Bence bazı insanların çoktan beyin ölümü gerçekleşmiş gibi... Çünkü kendileri için yaşamıyorlar... Başkalarının varlığıyla yarış halindeler ve kendileri gibi olamadan, hep o kişilerden daha iyi, daha üstün, daha mükemmel olabilmek için uğraşıp, hayatlarını heba ediyorlar. Sonra ellerinde koca bir hüsran kalıyor.
Bunun örneklerini çok gördüm. Sonra ellerinde pişmanlık kalıyor.

Hayatım boyunca hep sahip olduklarımın kıymetini bilip, yetinmeyi bildim. Hayatta kırıldığım şeyler oldu muhakkak ama o da iyi niyetimden oldu. Yani bir şeye sahip olamadım diye veya her şeye sahip olmak istediğim için, mutsuzluklar inşaa etmedim kendime.
Yetinmeyi bilerek, emin adımlarla ilerledim. Belki bazen aldığım sorumluluklar beni zaman zaman yıpratma noktasına da getirdi. Ama hepsi bendim, emeğimin, çabamın, duygusal yansımalarıydı.

-mış gibi bir karakterde görünüp, hiçbir zaman başkasının özentisi olup, o kişiden üstün olma, yarışma çabasına girmedim. Yapabildiğim ve başarabildiğim kadardım.

Yeri geldi kendimi geride tutup, sevdiklerimi önde tuttum. Ve bundan hiçbir zaman gocunmadım.

Hayat aslında saniyelik...

Kimse bunun farkında değil. Saniyelik ömrümüzü, başkalarının gölgesi altında, boş boş işlerle doldurmak bana hiç akıllıca daha doğrusu akıl kârı gelmiyor.

Saniyelik ya, saniyelik...
Saniyelik yapılan kazalar,
Saniyelik çıkan kavgalar, cinayetler
Saniyelik gelen kalp krizi...

Her şey saniyelik aslında.

Ve biz daha ne kadar yaşayacağımızı bilmediğimiz bu ömrü, ne için, nasıl tükettiğimizi hiç sorgulamıyoruz.
Başkalarını sorgulamak, yargılamak daha kolay geliyor insanlara...
İnsan kendini yargılarsa, hayatını nasıl heba ettiği gerçeğiyle yüzleşmekten korkuyor. Ve bununla yüzleştiğinde baş edememe korkusu, bir şey başaramayacağı korkusu, ayağa kalkamama korkusunu, başkalarının gölgesi altına gizleyip, başkası gibi davranmaya çalışıyorlar.

Oysa insan nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın, herkesten uzak odasına çekildiğinde, savaştığı yine kendi beyninin içidir. Kaçtıklarını sansalarda kaçamıyorlar farkında değiller.

Ne kadar garip değil mi? Aslında başkalarının kötülüğünü isterken, kendilerine kötülük yaptıklarının farkında olamamaları...

Öyle işte günlüğüm...
Son günlerde çok yoruluyorum. İşler, kurs, eğitim derken, bir şekilde ayakta duracak gücü buluyorum şükür. Tabi bu gücü bulmamda payı olanların varlığına da şükürler olsun.
Sence 2025 güzel, gümbür gümbür gelir mi günlük?
Ama yavaş yavaş acele etmemeyi, telaş yapmamayı öğreniyorum günlük. Kendimin bu huyunu sevmiyorum. Napıcan yani sen acele edince her şey hallolmuyor, başkalarından kaynaklı oluşan sorunlar yüzünden, sen acele ettiğinle kalıyorsun. Değiyor mu, kendini yıprattığına? Değmiyor
Bu yüzden 2025 için umutlanmak istesem de, kendimi frenliyorum.
Yavaş yavaş sakin ve sabırlı adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. Biliyorum ve inanıyorum, her şey güzel olacak...

Bir de iş yerindeki şu belirsizlik erkenden netleşseydi...
Bunun içinde acele etmek istemiyorum ama bu durum ve belirsizlik artık yoruyor fazlasıyla. Yani yarınlar için değil, bugünümü etkilediği için artık kafa rahatlığı istediğimden, netliğe kavuşmasını çok istiyorum.
Bir de hayalimdeki her şeyin gerçekleştiği günleri görebilmeyi!

Hayırlısı artık...
Güzel günlere...


Saat: 17:50.

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.